Ey erkekler! Size bir haller oluyor, ama sonu iyi değil!

Daha önceki bir yazımda özellikle kadın arkadaşlarımızın date sırlarını ortaya dökmüştüm. Ancak sanmayın ki bu erkeklere hiç laf etmeyeceğim anlamına gelsin. Kesinlikle hayır. Bu kez sözüm erkeklere…

Gerçekten bu erkeklere ne doluyor? Allah aşkına biri bana bunu desin. Etrafımdaki birçok kadın arkadaşımdan öyle şeyler duyuyorum ki; inanmak mümkün değil. 

Nerede bizim o kara yağız delikanlı Anadolu erkekleri? Ne oldu onlara? Hayırdır! 

Sert bir giriş yaptığımız farkındayım ama haklıyım da. Neden derseniz; inanın bana duyduklarımı anlatınca hakkı teslim edeceksiniz. İlginç gerçekten de ve anlamak neredeyse imkânsız halde. 

İnsan iletişim sektöründe çalışınca etrafınızdakilerin önemli bir kısmı kadınlardan oluşuyor. Bu durumu bir şans olarak görenler oldukça fazla ve ben de aynı fikirdeyim. Eğer hayatınızda bir kalite varsa işte bunu sağlayan kadın emeğinin yoğun olduğu bir sektörde çalışıyor olmanızdır.  Ancak gel gör ki; bunun kıymetini bilmeyen erkeklerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Maalesef gerçek bu. Gayet basit değil mi aslında; 

İstemiyorsan bunu kibarca söyle! Sürekli takla atmanın bir anlamı yok… 

Ne demek ‘cüzdanımı evde unutmuşum’… Ne demek ya! Hesap geldiği an şekilden şekile girmeler, anlamsız gökyüzüne bakmalar, dünyaya sanki o an gelmiş gibi acayip acayip tripler.  Yakışıyor mu size? Ayıp denen bir şey var yahu. 

Klasik bir çıkarım vardır. Buluşmalarda kim davet ettiyse bu onun zarafetidir ve genellikle hesabı davet eden taraf öder. Davet eden de ağırlıklı olarak erkekler olduğu için, hesap da haliyle onun neticesidir. 

Bakın, şunu bir yere kadar anlayabilirim; yakın bir arkadaşınızla kahve içmeye çıkarsınız ya da öğlen arasında bir şeyler atıştırmaya, birer bire tokuşturmaya… Bunda arada hissel bir yakınlık olmadığı için karşılıklı göz teması ile, herkes kendi hesabını ödeyebilir. Bu tamam. Ancak uzun zamandır sosyal medya hesabından sessizce takip ettiğin, gülüşüne hasta olduğun, uğruna güller döktüğün biriyle buluşuyorsan, hele ki bu ilk buluşmanız ise; konu ne olursa olsun hesabı kadına yıkamaz, onu hiçbir şekilde mağdur edemezsin. İşte bu erkekliğe sığmaz bir harekettir. 

Ola ki; ilk buluşmanız ve birbirinizi beğenmediniz, elektrik alamadınız ya da koşullarınız birbirinize uymadı, beklentileriniz bambaşka! Olabilir, gayet doğal. Bakın bunda bile erkek mertliğini gösterir ve netice ne olursa olsun hesabı ödeme nezaketinde bulunur. 

- Ne yapalım kardeşim. Hayat çok pahalı. Bir buluşmanın kaç paraya mal olduğunu biliyor musun sen? 

Evet. Ebette biliyorum. Hayatımız paha biçilmez durumda. İşte o yüzden de diyorum ki, abartmayın. Sırf güzel yürekli kadınlarımıza hava atacaksınız diye Nişantaşı’ndan çıkmıyorsunuz. Adresiniz hep paranın pul olduğu marka mekanlar. 

Hem neyin havasını atıyorsunuz ki! Davet ederken iyi, hesap gelince yandan yandan Dilber’e bağlıyorsunuz. Yakışıyor mu size? 

Daha klasik bir buluşma planlayabilirsiniz halbuki. Güzel bir kafede mis kokulu bir kahve mesela. Bunun için illa Nişantaşı’nda lüks bir mekana gitmenize de gerek yok. Taksim’de, Beşiktaş’ta gayet güzel ve uygun buluşma noktaları var. 

Ey erkekler ya da erkek gibi görünen güzel insanlar! İşin ciddiyetini anladığınızda çok geç kalmış olacaksınız. İyisi mi bırakın hayat kendini şekillendirsin. Öbür türlü her buluşmanız ayrı bir hüsrana muhtaç hale gelir. İşin içinden çıkamazsınız.