Yapay zeka maziye özlemi ortaya çıkardı

İnternetteki yapay zeka videoları etkileşim bayrağını, olimpiyat meşalesi taşır edasıyla aldı götürüyor. Yapay zekanın bu bayrak taşıma görevi ne kadar sürecek burası ayrı bir konu. Bunu başka bir yazımda konuşuruz. Ancak sürekli etkileşim alan bu yapay zeka videolarında öyle bir şey dikkat çekti ki farketmemek elde değil.

Modern dünyadaki insanın eski zamanları ne kadar özlediği bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Nasıl mı? Şöyle ki internet kullanıcılarının çoğu yapay zeka ile kendisinin ya da bir başkasının fotoğrafları, videoları ile “geçmişte yaşasaydı nasıl görünürdü” içerikli videolar oluşturuyor. Veyahut 1900’lü yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı ya da hareketli görüntüyü günümüze uyarlayarak o anlara daha net şekilde tanıklık etmek için adeta heyecanla hareket ediyor…

Son zamanlarda sıklıkla karşıma çıkan Örnek başlıklar;

⁃ 1700’lerde Yaşasaydın Nasıl Gözükürdün?
⁃ 1960’ların İstanbul’unu merak edenler için işte yeni görüntüler.
⁃ Cleopatra nasıl görünüyordu merak edenler için yapay zekada tasarlandı.
⁃ Atatürk’ün fotoğrafı kullanılarak yapay zeka ile canlandırılan Ata’nın Zeybek oynadığı video sevenlerini duygulandırdı.

İtiraf etmeliyim ki Atamızın Zeybek oynarken canlandırılan yapay zeka videosunu izlediğimde etkilenmemek elden bile değildi. İlk izlediğimde tüylerim diken diken oldu, çok duygulandım. Faydalı amaçlar için kullanıldığı sürece bu tarz yapay zeka içeriklerini destekliyorum.

‘Tarihteki önemli liderler’ ve ‘dünya eskiden nasıl görünüyordu’ adlı başlıklardan tutalım da, William Shakespeare gibi önemli yazarların hatta Firavun’un (Tutankhamun) görünümüne kadar her şey yapay zekaya büyük bir etkileşimle tasarlatılıyor.

Bu durumu yalnızca, insanın genetiğinde olan merak kavramıyla açıklarsak eksik kalır. Bu gidişat aynı zamanda modern insanın maziye olan özlemini yansıtıyor. Teknolojiyi hayatının merkezine almadan önce yani mekanikleşmeden önce, hisleriyle bir bütün olarak daha natürel yaşayan insanların penceresine yeni bir bakış açısı sunuyor. Kısaca yapay zekanın bu kullanımı, yapaylaşmamış bir insanlık ve doğa tarihine olan özlemin en somut yansıması…

Bir zamanlar 1990’lar hatta 1970, 1960’lar modaydı. İnsanlık düzenli olarak nostalji arayışına girmiştir. Bu durum yeni oluşacak çevrimin bir öncekiyle bağlantısını kurarak daha uyumlu hale getirmek için var olabilir.

Ancak kimi zaman da saf, sek anlamıyla doğal insan topluluklarına ve bozulmamış tabiata özlemden de ibaret olabilir.

Öyle arzu ediyorum ki, doğadan ve insan özümüzden, tam anlamıyla hiçbir zaman uzaklaşmayalım. Böylelikle özlemek zorunda kalmayız. Niyetinde insanı insan yapan ve tarihe iyi bir şekilde adını yazdırmasını sağlayan; anlam barındıran hisleri, iyi niyetli duygularıdır. Aksi taktirde bilgiyi yapay zeka da üretebilir, mekanik işleri makinalar da yapabilir. Teknoloji ve yapay zekayla müzik besteleri bile üretiliyor. Ancak ruha dokunuyor mu? Sanmam.

Van Gogh o ruh halini ve acılarla dolu hayatını resmetmeseydi, usta sanatçının eserlerinden yansıyan derin duygular yüzyıllar boyunca etkisini sürdürebilir miydi ?
Neşet Ertaş’ın kavuşamadığı aşkı olmasa o türküleri dinleyebilir miydik?
Hümeyra’nın yaşadıkları olmasa şarkıları içimizi kıpır kıpır yapar mıydı?
“Mihriban” ve “Karadır Kaşların” türkülerinin sözleri yaşanmamış olsaydı, bugün bile, kendisini dinlettirme başarısını yakalayamazdı. Ve daha saymakla bitmeyecek yüzbinlerce sanat eseri…

Üstelik günümüz dünyasında aşk, müzik ve sanatın bir çok dalının dönüşüm geçirerek çok fazla değişmesine rağmen, ben dahil bir çok yeni kuşak hala bu eserleri keyifle dinleyip takip etmezdi…

Etiketler: