Kronik yorgunluğun sebeplerini açıklıyorum!

“Pilim bitti” ya da “sosyal pilim bitti” cümlelerini sıklıkla duymaya başladık. Son zamanlarda hemen hemen herkes enerji düşüklüğünden şikayetçi. Önemli bir iş gününde veya çok değer verdiğimiz birinin doğum gününde ya da özel bir kutlama için hazırlanırken enerjinizin düşük olduğu muhakkak olmuştur. Araştırmalar son zamanlarda bu durumun yaygınlaştığını söylüyor. Peki bu yorgunluk neden oluyor, biraz bundan bahsedeceğim.

Öncelikle doğal yaşam biçiminden uzaklaşmak biyolojik yapımızı her geçen gün yıpratıyor. Sağlıklı biyolojik bir çevrede ve sağlıklı beslenme ortamında, normal bir insan güne %100 enerjiyle başlar. Ancak sağlıksız çevresel etmenler ve beslenme sebebiyle, modern insan güne çok düşük enerjilerle başlıyor.

Kronik yorgunluğun sebeplerini açıklıyorum!

Yorgun uyanılmasına sebep olan yaşam biçimleri;

1. Güneşle uyanmamak, alarmla uyanmak

2. Yetersiz ve sağlıksız beslenme

3. Her şeyden haberdar olabilmek için durmaksızın gündemi takip etmek ve huzur hissiyatının azalması

4. Elektronik ürünlerin organlanmış olması. Onlarsız hareket edilmemesi, radyasyonun sürekli bedenle temas halinde olması.

5. Görünmez mücadeleler (herkesin hayatında kendine özgü bir mücadelesi, dramatik hikayeleri olması. Ve yalnızlaşan modern insanın bunlarla tek başına mücadele vermesi)

6. Yanlış saatlerde uyumak.

7. Uyumaya çalışırken telefon veya diğer elektronik ekranlara bakılması.

8. Çok fazla uyaranı işlemekten dolayı beynin beyin sisi yaşaması.

9. Aşırı kahve tüketiminden dolayı adeonesin hormonunun baskılanması. Kafein etkisinin anlık verdiği uyanıklık hissi geçince de bir anda yorgunluğun gelmesi.

…Vb.…

Madde madde saydıklarım gibi bir sürü sağlıksız davranışlar ve yaşam biçimleri, kişilerde kronik yorgunluğun sebepleri arasında.

Tabii kronik yorgunluk hem tıbbi hem de sosyolojik açıdan çok boyutlu bir durum olarak incelenmekte. Araştırmalar, sadece fizyolojik sebeplerle değil, aynı zamanda modern yaşamın sosyokültürel dinamikleriyle de bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Kronik yorgunluğun sebeplerini açıklıyorum! - Resim : 2

KRONİK YORGUNLUĞUN PSİKOLOJİK NEDENLERİ;

• Depresyon ve anksiyete: Beyinde serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmiter dengesizlikleri.

• Stres: Uzun süreli stres,

• Travmalar: Geçmiş psikolojik travmalar, bedensel yorgunluk algısını artırabiliyor.

KRONİK YORGUNLUĞUN DİĞER ÖNEMLİ SEBEPLERİ

1. Modern yaşam tarzı

• Aşırı iş yükü: “24/7 çalışma kültürü” ve sürekli ulaşılabilir olma baskısı.

• Dijital yorgunluk: Sosyal medya ve ekran bağımlılığı, dikkat dağınıklığı ve zihinsel tükenmeye yol açıyor.

• Uykusuzluk kültürü: Başarı ve üretkenliği uykusuzlukla özdeşleştirilmesi.

2. Toplumsal beklentiler

• Kadınlar açısından: Ev, iş ve bakım emeğini aynı anda yürütme baskısı.

• Erkekler açısından: Güçlü, üretken ve yorulmaz olma beklentisi.

3. Ekonomik faktörler

• güvencesiz çalışma: Belirsiz iş koşulları, düşük maaşlar ve sürekli rekabet

• Kapitalist üretim modeli: “Daha çok üret, daha az dinlen” mottosu, dinlenmenin değersiz görülmesine yol açıyor.

4. Sosyokültürel dönüşümler

• Yalnızlaşma: Toplumsal destek ağlarının zayıflaması, bireylerin yükünü arttırıyor.

• Performans toplumu (Byung-Chul Han): İnsanların kendilerini sürekli geliştirme, gösterme ve “başarılı olma” zorunluluğu hissetmesi, bireylerde tükenmişliği yaygınlaştırıyor.

Araştırmalardan elde ettiğim diğer bulgulara göre

Dünya Sağlık Örgütü, yorgunluğu 21. yüzyılın en yaygın sağlık sorunlarından biri olarak görüyor.

⁃ 2022’de yapılan bir meta-analiz, kronik yorgunluk sendromu olan kişilerin %80’inde uyku bozukluğu, %70’inde depresyon/anksiyete öyküsü bulunduğunu gösterdi.

⁃ Sosyolojik araştırmalar, iş ve özel yaşam sınırlarının bulanıklaştığı toplumlarda (ör. uzaktan çalışma kültürü) kronik yorgunluğun çok daha yaygın olduğunu ortaya koyuyor.

Sevgili okurlar, durumu toparlayacak olursam. Kronik yorgunluk tek başına bir hastalık değildir. Biyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkenlerin iç içe geçtiği bir durumun sonucudur. Hem hücresel enerji üretimindeki bozukluklar hem de modern toplumun insanı sürekli performansa zorlayan yapısı, kronik yorgunluğun temelini oluşturuyor.

Önceliğimiz sağlıklı beslenmek! Ne yersek oyuz!

Ve ardından da “Önce can sonra canan…”

Önemli bulduğum bir diğer öğe ise sağlıklı sosyal ilişkiler. Sosyal ilişkiler ruhumuzu besleyen önemli değerler arasında yerini alıyor. Diğer insanların özel hayatlarında nelerle mücadele ettiklerini dışarıdan bakarak anlamak imkansızdır. O yüzden burada her insana düşen en önemli görevlerden birisi de anlayabilme kabiliyetidir. Bir başkasının yorgunluğunun ve tükenmişliğinin altında yatan sebepleri anlamaya çalışmak, yargılamadan ona yardım edebilmek… Çünkü insan insana lazım. En çok da insanlaşabilmek için lazım…

Etiketler: