Yıllarca eskimeyen ve her dönemde yeri olacağına inandığım bu şarkıdan biraz bahsetmek istiyorum. Yazımın devamında ise, bu muhteşem İtalyanca parçayı bizlere tekrar anımsatan, 2023 yapımı "Kitap Kulübü: Yeni Bölüm" adlı sinema filmini yorumlayacağım.
Bazı eserler vardır hiç eskimez. Daha o gün ilk defa dinlemişsiniz, ilk defa çıkış yapmış kadar canlı hissettirir. Şarap gibidir, yıllandıkça güzelleşebilir. Üzerinden seneler geçmesi o esere hiçbir şey kaybettirmez. Hatta ve hatta yıllar esere anlam ve hissiyat kazandırır. Çünkü o sanat eserinin yaşanmışlığı artarak, içimize dokunan yerleri derin anlamlar edinir.
Al Bano ve Romina Power, 1975 yılında çıkmış İtalyan-Amerikalı pop müzik ikilisidir. Altmış yılda 150 milyon kopya satan 22'den fazla albüm kaydetmişlerdir. Kaydettikleri onlarca güzel eser arasında birisi var ki, dünyaya nam salmış, dinleyen milyonlarca insanın kalbinde güzel hisler uyandırmıştır. "Felicita". İşte bu muhteşem duygu yüklü eser, her dinlediğimde beni alır, mutluluğun ve anı yaşamanın kanatlarına bırakır.
Çok severek dinlediğim bu İtalyanca parçayı, sahnelerindeki muhteşem mizansenin içerisinde bizlere tekrar anımsatan, "Kitap Kulübü: Yeni Bölüm" filmine teşekkürlerimi sunuyorum.
Romantik, komedi ve dram türlerini barındıran bu güzel film, 70'lerinin üzerinde 4 yakın arkadaşın, İtalya seyahatindeki macerasını ve bu yolculukta yaşadıkları eğlenceli olayları anlatıyor. Konu eğer ânı yaşamak ve eğlenmekse, yaş konusunun hiçbir zaman mevzu bahis olmayacağını, izleyiciye çok tatlı bir hikaye üzerinden anlatmışlar. Ayrıca İtalya'nın büyüleyici sokakları, doğal güzellikleri, yerli insanının sıcaklığı ve zengin mutfağını muhteşem kamera açıları ve yumuşak kurgu geçişleriyle sinematografik olarak işlemişler. Filmi izlerken İtalya'ya gitmişçesine gözleriniz doyacak diyebilirim. Ama tabii ki bizzat seyahat ederek tanık olmak bambaşka olacaktır. Filmde de sıklıkla bahsedilen, bizzat tanık olduğumuz tutkulu, eğlenceli anların hayatımızda sayılı kez yaşanacağını, bu yüzden de bu anların kıymetini bilmemiz gerektiğiydi. Hele ki konu sevdiğimiz kişilerse...
Bu dört arkadaş İtalya'daki maceraların birinde, geceyi 1 gün nezarathanede geçirirler. O sahnede birbirlerine, kendilerini kısıtladıkları noktaları dile getirirler. Hiçbir şekilde tartışma unsuru barındırmayan bu yüzleşme sahnesinde, Diane karakteri eleştirilir. Sürekli bir şeyleri yapmaktan korktuğu için, pek de geçerli olmayan sebepler öne sürerek, Diane'ın yapmaktan kaçtığını dile getirirler. Bu yüzden güzel olan bir çok ânı kaçırdığını ve yaşamını fazla kontrolcü, kalıplara sıkışmış şekilde yaşadığını anlatmaya çalışırlar. Hayatta bir çok kişi zaman zaman Diane'dır aslında. Toplumsal yargılar ve mantığı olmayan temelsiz nedenler yüzünden, yaşamamız gereken bir çok güzel ânı yaşamaktan korkarız. Böylelikle o anların büyüsünü tecrübe etmekten mahrum kalırız. Oysa ki hayatın önemli bir bölümü yeni deneyimlerden oluşur.
AŞKIN YAŞI YOKTUR OLGUSU BİR KLİŞE DEĞİL!
Filmin büyük bir çoğunluğunda anlatılmak istenen temel konulardan birisi de, aşkın ve severek evlenmenin yaşı olamayacağıydı. Öyle ki filmde Jane Fonda'nın hayat verdiği Vivian karakteri bu konuyu yaşayarak izleyiciye aksettiriyordu. Vivian 70'li yaşlarına kadar hiç evlenmemiş çünkü evlenmeyi istememiştir. Ancak iş hayatında çok başarılı olmuştur. Kendisi gibi 70'li yaşlarında olan, sevgilisi Arthur'la beraberlerdir. İlk kez 20'li yaşlarında tanışan bu ikilinin yolları daha sonra ayrılmıştır. Üstelik Arthur o zaman da Vivian'a evlilik teklifi etmiştir. 70'lerinden sonra birbirlerini tekrar bulan bu iki aşığın, sevgiyle ilgili bize anlatacakları var. Vivian, Arthur'un ona hiç beklemediği bir anda, çok doğal ve bir o kadar da tatlı bir şekilde evlilik teklifi etmesi üzerine, duvarlarını yıkar.
Tam şeytanın bacağını kırdı, artık mutlu bir evliliğe hazır dediğimiz anda, karakterimiz bu sefer de evrenin verdiği mesajları yanlış algılar. Aldığı evlilik teklifinden sonra, yakın dostlarıyla İtalya'ya seyahat ettikleri yolculukta, Vivian'a sürpriz olacak düğünün öncesinde bazı aksilikler yaşanır. Böylece evrenin, "bu evliliğin olmaması gerektiği" mesajını verdiğini düşünür. Ve bazı mesajlar onlara nereden baktığınıza göre değişir. Anlamlı, derin ve gerçekliğe dayanan bir birlikteliğin yolcuğunda yaşanan talihsizliklerin, aslında bir macera tozu olduğunu anlamak gerekir. Bunu anlayabilmek içinse samimi, bilinçli dostlara ihtiyaç vardır. Yaşanan aksilikler(şayet altında kötü niyet yok ise) ilişkiye tutku, büyü ve değer katacaktır. Kader kavramını yanlış yorumlayarak umutsuzluğa kapılan Vivian'a arkadaşı Sharon yol gösterir...
Bu dörtlü arkadaş grubunun en despotu gibi görünen Sharon emekli bir yargıçtır. Candice Bergen'in hayat verdiği Sharon karakteri, yargılaması gereken yeri iyi bilir. Eğer bir şeylerin yargılanarak sonuca çıkarılması mevzu bahis ise iyi bir yargıç bu işi çözecektir. Filmde kader kavramına karşı keskin açıklamaları olaran Sharon karakteri, izleyen bir çok kişide kıvılcım yakacaktır. Aslında doğru zannederek anlam yüklediğimiz bir çok kavrama, ne kadar da ön yargılı bir perspektiften baktığımızı, film bizlere anlatır. Mesleki anlamda da yargıç olan Sharon üzerinden, bu konuyu bizlere anlatmaları ise çok manidar olmuş. Çünkü Federal Yargıç olan karakterimiz, mevzu bahis olan insanı duygular ve aşksa, yargıyı bir köşeye bırakıp anı yaşamamız gerektiğini bizlere anlatır...
Kader, aşk, dostluk, anı yaşamak gibi hassas konulara çok samimi bir telden dokunan bu eğlencelik filmi izlemenizi tavsiye ederim...Felicità...