Can Dündar, Cumhuriyet'teki ilk yazısıyla okura 'merhaba' dedi. Dündar, işsizlik sürecini böyle anlattı!

Gazeteci, 3 ay aradan sonra yeni gazetesindeki yazılarına başladı.

Google Haberlere Abone ol
Can Dündar, Cumhuriyet'teki ilk yazısıyla okura 'merhaba' dedi. Dündar, işsizlik sürecini böyle anlattı!

Ağustos ayında Milliyet gazetesindeki işine son verilen Can Dündar, Cumhuriyet gazetesiyle anlaştı. Dündar'ın gazetede bugün ilk yazısı yayınlandı. 'Çıkan kısmın özeti' başlıklı yazısında Dündar, işsiz kaldığı dönemi de anlattı. İşte, gazetecinin Cumhuriyet'teki ilk köşe yazısı:



Çıkan Kısmın Özeti



"İnsan yaşadığı yere benzer...” der, Edip Cansever;

“... o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer.”

Ben Ankaralıyım.

Suyuma, toprağıma, Başkent’in coşkun devirlerinin ıtrı karışmıştır.

Ülkenin gördüğü en özgürlükçü anayasayla aynı günlerde doğdum.

Memur bir ana babanın, istikbal ümidini bağladığı tek çocuğu olarak büyüdüm.

O kıraç bozkırda, bereketli bir vaha yeşerten Cumhuriyeti sevdim.

Rejimin gaddar yüzüyle tanıştığımda, üniversitedeydim.

Süngülerin parıldadığı bir eylül sabahı, arkadaşlarım işkenceye götürülürken öğrendim, demokrasi ve özgürlük olmadan Cumhuriyetin bize yetmeyeceğini...





***



Cumhuriyet okuyorduk üniversitede...

O günlerde eve “bir ekmek-bir Cumhuriyet” almak, ceket cebinde logosu görünecek şekilde Cumhuriyet taşımak, biraz “Ben aydınım” demekti, biraz da 12 Eylül baskısına efelenmek... 

Cebimde taşıdığım resti, Diyarbakır’da gördüler.

Staj yaptığım dönemde, “Cumhuriyet okumak suçu”yla içeri alındım. En berbat döneminde Diyarbakır Emniyeti’yle tanıştım.

Cumhuriyet’i sordular.

“Okurum” dedim. Bu cevaptan sonra biraz örselendim.

Sonraki yıllarımı, o gazeteye adını veren Cumhuriyetle ilgili belgesellere harcadım.





***



Ömrümün 32 senesi gazetecilikle geçti.

Şanslıydım; iyi hocaların eline düştüm. Kolay adam harcayan bir değirmende, onların öğütleriyle öğütüldüm.

Hep kalemimden kazandım ekmeğimi... 

Alkışlayan da oldu, kızan da...

Ödülü de gördüm, cezayı da... 

İtibarı da tattım, belayı da...

Yine de her daim, doğru bildiğimi söyledim."



Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin