Nur Çintay/ Radikal
Ali Taran'ın iki devri
Yıllar önceydi. Ali Tara ile Ali Taran diye iki adam vardı. Bugünün
Serdar Erener ve Sinan Çetin’i gibi birlikte çalışırlardı. Biri
reklamcı, diğeri filmciydi. Ortak iş yaparlar, çok da yaratıcı,
konuşulan, sıkı mamuller çıkarırlardı. Yıldırım Memişoğlu’nun ‘Ali
Desidero’ olduğu Derby tıraş bıçağı reklamını yaşı tutan herkes
hatırlayacaktır.
Ali Tara ile Ali Taran’ın bir ortak özelliği daha vardı o yıllarda.
Asla medyaya çıkmazlardı. ‘Asla’ lafın gelişi değil. Ne bir
fotoğraf çekimi, ne bir ciddi söyleşi teklifi, ne de telefonda tek
cümlecik görüş alımı... O kadar çıkmazlardı ki ortaya, hangisinin
hangisi olduğunu karıştıran çok olurdu, tek kare resimleri
bulunmazdı arşivde.
Aradan seneler geçti. Ali Tara’yı bela bir hastalıktan kaybettik,
ama bu bize çok hoş bir şekilde eşi Lale Tara’yı kazandırdı; müthiş
bir fotoğraf sanatçısı olarak.
Ali Taran ise çok tartışılan Cem Uzan ve Genç Parti kampanyasıyla
konuşuldu önce, sonra absürd kıyafetler kuşanıp verdiği röpler ve
çektirdiği fotoğraflarla, sonra özel hayatıyla, sonra maddi olarak
zora düşmesiyle, sonra teknedeki home office’iyle...
Birkaç haftadır da Acun Ilıcalı’nın ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’sinde
jüri üyesi Ali Taran! Jürilik bir eşik biliyorsunuz. Kimler kimler
geçti o eşikten. Onların ardından oturuyorsanız jüri olaraktan bir
koltuğa, sorarlar: Ne için?
Muhtelif cevapları olabilir: Para için, şöhret için... Tekrar
konuşulabilmek, berelenmiş egoyu yara bantlamak için...
Olabilir...
Ama şunu da sormazlar mı?
On sene önceki onca afra tafra neydi o zaman? Onca cool yapma, bunu
karakterin gereğiymiş, sonucuymuş gibi sunma...
Ali Taran ‘No Ofsayt’ diye bir film çekmiş; Aralık’ta vizyona
girecek. Şimdi her yere doya doya konuşuyor Taran, üstünde ‘No
Ofsayt’ yazılı tişörtleriyle!