HINCAL ULUÇ: ANİDEN FECİ BİR SANCI GİRDİ OMZUMA

Hastalığı ile okuyucularını ve basın camiasını meraklandıran Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu, Nebil Özgentürk ve Sunay Akın ile birlikte sunduğu "Yaşamdan Dakikalar"ın programının çekimine, ara verdiği 15 gün sonrasında yeniden katıldı. Usta gazeteci, önümüzdeki günlerde geçirmesi muhtemel olan boyun fıtığı ameliyatıyla ilgili ayrıntıları da programda anlattı. Uluç, "Merak etmeyin, yakında iyileşeceğim" mesajı verdi.

Google Haberlere Abone ol
HINCAL ULUÇ: ANİDEN FECİ BİR SANCI GİRDİ OMZUMA

Hastalığı boyunca, ağrılarından uzaklaşmak ve kafasını dağıtmak için bol bol televizyon seyretmek zorunda kalan Hıncal Uluç, Türk televizyonlarında yayınlanan reklam filmleri ve sigara sahnelerinin sansürlenmesi ile ilgili ilginç yorumlarda da bulundu.


 


İşte Pazar günü, saat 10.20’de atv ekranlarında olacak “Yaşamdan Dakikalar” programında Hıncal Uluç'un anlattıkları:


 


Aniden feci bir sancı girdi omzuma...


 


“Şimdi ben bir bilgi vereyim. Çünkü Yasemin'e yığınla mail geliyor. Herkes kendi kafasına göre tahminler yürütmeye başlamış. Çünkü ben abbas yolcu diye yazardım, gideceğim zaman, üç gün beş gün boyunca. Bu sefer uzayınca son gelen e-mailler şu noktaya gelmiş; “Hıncal ayrılmaya karar verdi, hatta gitti, müessese de onu ikna etmeye çalışıyor, bu arada Yasemin vakit kazandırıyor, biz bunları yemeyiz.”


Efendim bir salı günü, bundan üç salı evvel sabahleyin aniden bir feci sancı girdi omzuma, hemen gazeteye geldim. Orada bir ağrı kesici iğne yaptılar bana mısın demedi, bir ağrı daha eklendi otururken... Ondan sonra sinir sıkışması şikayetiyle fizik tedaviye başladık ama kesiksiz bir ağrı var. Ağrı kesici veriyorlar ama ben şeker ve yüksek tansiyon hastası olduğum için belli bir dozajı aşamıyorlar, o dozajı aşamayınca da ağrı hiçbir türlü kesilmiyor, gece uyuyamıyorum... Gece uyuyamayınca tansiyonum yükseliyor, tansiyonum yükselince ağrı artıyor, ağrı artınca tansiyonum yükseliyor... Bir yandan da aramalar devam ediyor, “nedir bu işin gerçeği” diye... En son sağolsun Azmi Hamzaoğlu hocamız işte emarlar, bilgisayarlı tomografiler, bmc, adele zayıflamasını ölçen birsürü yöntem... Yani öyle yerler gezdim gördüm ki, günümüzden elli sene evvel insanlar acaba nasıl yaşatılıyormuş... Bu aletlerin hepsi şimdi uzay teknolojisinin getirdiği aletler ve hakikaten insan aklının beyninin ulaşamayacağı yerlere ulaşmışlar. Sık sık düşündüm, “nasıl oluyordu elli sene evvel”.


Bizim doktorlardan biri işin kalbimle ilgili yanıyla meşgul. Filiz hocam, kalp vakfında, iki senedir bana anjiyo yapmaya çalışıyor. Ben kaçıyorum, o kovalıyor. Ona da söyledim nasıl oluyordu bu diye. “Valla Hıncal elli sene evveli bilmiyorum ama yüzlerce sene evvelkini biliyorum. Babil'de, eski antik Babil'de, biri hasta olunca şehrin bütün adamları önünden geçermiş, anlat ne oldu sana diye. Adam anlatırmış. Onlardan biri ben de bundan olmuştum deyip nasıl tedavi olduğunu anlatırmış. O onun doktoru olurmuş. Tam Nasrettin Hoca'nın “damdan düşen halden bilir” lafını birebir Babil'de uygularlarmış. Yani kulağı ağrıyan adamlar sol omzu ağrıyan adamlar gelip Hıncal'a “bizim de sol omzumuz ağrıyordu biz şurda suya girdik ki o zaman en büyük tedavinin adı kaplıca, öyle iyileştik.” Hadi aynen o da o kaplıcaya gidermiş. Ya da işte kumda, sıcaktan güneşin altında yattık neyse. O günlerden bugünlere yani teknoloji insan ömrüne neler eklemiş öyle anlıyoruz.


 

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin