Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, "Basın bayramı olarak kutlanması gereken bugünün sansürle uğraşılması gereken bir güne dönüşmesi, Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu zor dönemin net ifadesidir" dedi.
Sansürün kaldırılışının 106'ncı yıl dönümü nedeniyle yazılı bir
açıklama yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, 24 Temmuz
1908'de Meşrutiyetin ilanıyla Türk basınından sansürün
kaldırılmasının 106'ncı yıl dönümünde hala sansür ve daha da kötüsü
oto sansür ile uğraşmanın üzüntü kaynağı olduğunu kaydetti. 106 yıl
sonra da sansürün Türk basınında hala temel sorun olmasının kaygı
verici olduğunu belirten Bilgin, "Basın bayramı olarak kutlanması
gereken bu günün sansürle uğraşılması gereken bir güne dönüşmesi,
Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu zor dönemin net ifadesidir.
Siyasetteki gergin ortam, gazete sahipleri üzerindeki çeşitli
yollardan uygulanan baskılar, özellikle yerel basın için yaşam
kaynağı olan ilan gelirlerinden yoksun bırakılarak
cezalandırılmaları, bırakın basın bayramını kutlamayı, yaklaşan
mübarek Ramazan bayramını bile buruklaştırmaktadır" dedi.
-"ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL TEKELLEŞME VE SİYASİ
İKTİDARIN BASKISI"-
Son altı ayda işine son verilen gazeteci sayısının 980'lerle ifade
edilmesinin durumun aldığı vahim boyutu gösterdiğini kaydeden
Bilgin, "Maalesef ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğünün önündeki
en büyük engellerden biri tekelleşme, diğeri ise siyasi iktidarın
gazetecilere ve medya gruplarına baskı ve müdahaleleridir. İş
güvenliğinden yoksun, sendikasızlaştırılmış ve adeta ya işverene ya
da siyasete boyun eğme zorunda bırakılmış meslektaşlarımızın durumu
içler acısıdır. İktidarın hoşuna gitmeyen yazı ve haberleri
yüzünden gazeteci ve yazarların işlerine son verdirilmesi; medya
gruplarının dünyada benzeri görülmemiş büyüklükte vergi cezalarıyla
sindirilmesi de sansür uygulamalarının bir başka türüdür.
Yıldırılmış gazetecilerin "oto-sansür'e yönelmesine yol açan bu
uygulamalara, 1908 öncesinde ve darbe dönemlerinde bile
rastlanmamıştır" ifadelerini kullandı.
Mesleğin "yandaş" veya "karşıt" diye yaftalanmasının kabul edilemez
olduğunun altını çizen Bilgin şu ifadeleri kullandı:
"Karşıt veya yandaş değil diye yaftalanan gazetecilerin
akreditasyon adı altında siyasilerin, resmi kurum, kuruluş
etkinliklerinin ve hatta yakın günlerde bir Karadeniz ilimizde
üzüntüyle yaşanılan spor etkinliklerine katılmalarının engellenmesi
şüphesiz anlayışla karşılanamaz. Geçen yıla oranla Anayasa
Mahkemesi kişisel başvuru kararları sayesinde hapisteki gazeteci,
yazar, düşünce adamı sayısı azalmış ise de ülkemizde görüşü ne
olursa olsun halen parmaklıklar arasında gazeteci bulunması üzüntü
vericidir. Umudumuz; önümüzdeki dönemde sansür veya oto sansür gibi
kaygılardan uzak, iş güvenliğinin sağlandığı ve tekrar sendikal
hareketin yeşerdiği bir Türk basın dünyasına kavuşabilmek, sansürün
kaldırılışını gönül rahatlığıyla ve gerçekten bayram havasında
kutlayabilmektir." (ANKA)