Kışın ilk soğuğu yüzünü gösterirken, yılın son günleri her zamanki gibi kültür-sanat ajandamızı hızlandırıyor. Yeni yıl heyecanı bu kez Zorlu PSM’de Dear New Year Festival ile yükseliyor. 30 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşacak festival; ücretsiz konserler, film gösterimleri, atölyeler ve “bir bakayım çıkayım” diye girilip saatler harcanan yeni yıl marketiyle, şehrin yıl sonu kaçamağına dönüşmüş durumda.
Bir yandan sahneler ve salonlar dolup taşarken, sinema cephesinde de ödül sezonunun nabzı tutuluyor. 98. Akademi Ödülleri için kısa listeler açıklandı. Uluslararası filmden belgesellere, görsel efektlerden özgün müziğe kadar pek çok kategoride finale giden yol yavaş yavaş şekilleniyor. Bu yıl ilk kez görüntü yönetmenliği ve kasting dallarının da kısa liste sürecine dahil edilmesi, Akademi’nin bakış açısındaki değişimin küçük ama önemli bir işareti.

Türkiye cephesinde ise tablo tanıdık. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, En İyi Uluslararası Film kategorisinde kısa listeye kalamadı. Türkiye’nin Oscar serüveni hâlâ 2008–2009 sezonunda Üç Maymun ile ulaşılan eşikte duruyor. Buna karşın kısa listelerde bazı filmlerin tekrar tekrar karşımıza çıkması, Akademi üyelerinin favorilerini şimdiden ele verdi. Özellikle İspanya yapımı Sirat’ın gördüğü ilgi, bu filmin beklentilerin ötesinde bir karşılık bulduğunu düşündürüyor.

Gelelim gişe cephesine. Avatar üçüncü filmiyle yine “rekor gelir mi?” sorusunu ortaya attı. Hikâye tarafında seyirciye büyük bir sürpriz vaat etmese de, James Cameron’ın kurduğu evren hâlâ sinema salonu için güçlü bir çağrı. İlk iki filmin dünya genelinde yaklaşık 5,5 milyar dolarlık hasılat yapması ve Türkiye’de 5 milyon izleyiciye ulaşması, bu sorunun hiç de yersiz olmadığını gösteriyor. Belki yeni bir şey söylemiyor ama belli ki mirasını yemeye devam ediyor.

Bu noktada sinemada “neden bazı filmler çalışıyor, bazıları çalışmıyor?” sorusu kaçınılmaz. Son dönemde bu tartışmanın merkezindeki filmlerden biri de Adile ve Yan Yana.
Beyazperde’deki yazımdan da yola çıkarak söyleyeyim: Yan Yana’nın gücü, süslü fikirlerden değil, samimiyetinden ve sağlam oyunculuklardan geliyor. Özellikle Haluk Bilginer, filmin duygusal ağırlığını sırtlayan en önemli unsur. Adile ise niyet olarak başka bir yerde durmasına rağmen, bu bağı kurmakta zorlanıyor. Yan yana gelince fark daha net görülüyor.
Ve tabii ki müzik…
2026 konserleri için şimdiden takvimler karalanmaya başlandı. The Offspring ve Alice Cooper gibi dev isimler, önümüzdeki yılın konser ajandasının hiç de sakin geçmeyeceğinin sinyalini veriyor. Yaz aylarına doğru ise nostalji dozu yüksek bir buluşma var:
80’lerin synth-pop ikonlarından Alphaville, “Forever Young”, “Big in Japan” ve “Sounds Like a Melody” gibi zamansız hit’leriyle 12 Temmuz’da Harbiye Açıkhava’da sahnede olacak.

Kısacası; yılın son günleri hem geçmişle vedalaşıp hem de gelecek için iştah kabartan bir kültür-sanat tablosu sunuyor. Soğuk havaya aldırmadan salonlara, sahnelere ve konser takvimlerine göz atmakta fayda var. Çünkü belli ki 2026, şimdiden “boş geçmeyecek” diyor.