Kısa filmleriyle tanıdığımız genç yönetmen Doğuş Algün'ün ilk uzun metrajlı filmi Ölü Mevsim, 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kapsamında seyirciyle buluştu.
Funda Eryiğit, Ece Yaşar, Erdem Şenocak, Serkan Ercan'ın başrolleri paylaştığı film düşük yapan genç bir kadının yaşadığı bunalımlı süreç ve etrafında gelişen olayları konu alıyor.
Ölü Mevsim'i değerlendirirken Algün'ün ilk filmi olduğunu sıklıkla hatırlamakta fayda var. Yönetmenin belirttiğine göre ilk kurgusu 3 saatten fazla olan film ancak 2 saate düşürülebilmiş.
Algün, her ilk filmini çeken genç yönetmenin düştüğü her şeyi anlatma, tüm mesajları verme tuzağına çekildiği için odak noktasını yer yer kaybetse de özellikle oyuncu yönetimi ile gelecek için umut veren bir sinemacı olduğunu sinyallerini veriyor.
Gösterim için yönetmen bir şeyin altını çizmiş, gösterimden sonra sorular ve sorunlarınız için burada olacağım demişti. İşte bunları tartışabilmek gerçekten çok kıymetli.
Özellikle sinema sektöründe çok yüksek egoların hakim olduğu insanlardan oluşan bir topluluk var. Çoğu zaman en küçük bir eleştiriye dahi kapalılar. Zaten toplum olarak da en büyük sorunlarımızdan biri bu. Umarım Algün de kariyerine bu özgüven ve açıklıkla devam eder. Gelecekte kendisinden çok daha güçlü filmler izleyeceğimizi düşünüyorum.
"BÖYLE İLAHİYATÇILARA HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR"
Ölü Mevsim'in bir sahnesi ve karakteri vardı ki filmin tüm eksiklerini alıp götürdü. İlki çok nadir gördüğümüz yeni nesil din hocasının çocuğu olmayan çifte muska yapmak yerine verdiği muhteşem nasihatlerdi. Çocuğunuz olmuyorsa yaradanın bir bildiği vardır onun yerine bir çiçeği, kediyi, köpeği sevip sahiplenenin demesi toplumsal olarak da büyük çöküş yaşadığımız bu günlerde verilebilecek en güzel mesajlardan biriydi diye düşünüyorum.
"AFGAN SIĞINMACININ İNSANLIK DERSİ"
Filmin en iyi performanslarından bir tanesi, Yardımcı Erkek Oyuncu adaylığında da çok güçlü olduğunu ve yüksek ihtimalle ödüle kavuşacağını düşündüğüm Haydar Şahin Afgan mülteci "Ali" rolünde harikalar yaratıyor. Küçücük anlarına yüklediği büyük ve güçlü duygularla kendisine hayran bırakan Şahin, toplumumuzda giderek artan yabancı düşmanlığına da tokat gibi bir yanıt veriyor. En büyük hayali Fransa'da garsonluk yapmak olan Ali filmin gizli kahramanı. Büyük bir alkışı hak ediyor.
İstanbul Tiyatro Festivali'nin basın toplantısında Mehmet Birikiye önemli bir konuya değinmişti. Tiyatronun hala güncel sorunlara değinme konusunda çok gerilerde olduğunun altını çizmişti. Neyse ki Türk sineması bu konuda üzerine düşüneni yapıyor. Çoğu zaman aile girdabının içine çok gömülse de birilerinin bu sorunlara değinmesi çok kıymetli. Daha dinamik senaryolarla işlendiği zaman etki alanı da genişleyecektir diye düşünüyorum.
Ölü Mevsim'e yarınki ödül töreni başarılar dilerken Funda Eryiğit'i bunalımlı kadın rollerinin dışında gerçek potansiyelini gösterebileceği farklı rollerde izlemeyi iple çekiyorum.