Yavuz Baydar New York Tımes'a yazdı: "Türkiye'de medya patronları demokrasinin altını oyuyor"

Gazeteci Yavuz Baydar'ın New York Tımes'ın yorum köşesinde türkçe olarak yayınlandı

Google Haberlere Abone ol
Yavuz Baydar New York Tımes'a yazdı: "Türkiye'de medya patronları demokrasinin altını oyuyor"

Türkiye'deki medya patronlarının banka ve inşat gibi sektörlerde de yatırımları olduğunu belirten Yavuz Baydar yazısında, bazı haberleri sansürleyerek ihale kazandığını ifade etti. 



Bu kadar kirlenmiş bir sistemde gazetecilik yapmanın mümkün olmadığını vurgulayan Baydar'ın yazısı şu şekilde:



"Geçtigimiz ay boyunca İstanbul’u ve diğer kentleri sarsan eylemler, bir dizi gelişmenin yanı sıra, Türkiye’deki büyük medya holdinglerinin basın özgürlüğünü ayaklar altına almadaki utanç verici rollerini gözler önüne serdi.



Sosyal huzursuzluk 31 Mayıs günü biber gazına eli fazlasıyla kolay giden polisler ile genç eylemciler arasındaki çatışmaların kent merkezine yayılmasıyla birlikte zirveye çıkarken, bu olayların görünürde pek profesyonel olan özel haber kanallarında düşük düzeyde bile haber yapılmaması, Taksim meydanı civarındaki varlıklı semt sakinlerini gerçeklerle yüz yüze getirdi. Gerçekleri pencerelerinden görebiliyor, duyabiliyor ve koklayabiliyorlardı, ve hızla kendi televizyon kanallarının nasıl onlardan gerçekleri sakladığını, yalan söylediğini anladılar.



Şehir merkezi bir muharebe alanına dönmüşken, 24 saat yayın yapan haber kanalları penguen belgeselleri yayınlamayı ya da tartışma programlarına devam etmeyi tercih ettiler. Gezi Parkına sadece 200 metre uzakta olan HaberTurk kanalında üç tıp uzmanı, Türkiye’de şizofreni konusunu tartıştı — Turkiye’de gazeteciliğin durumuna çok da uygun bir metafor.



Aslında bunlar yeni değil. Yıllardır bütün ciddi konularda, ve bilhassa Kürt sorununda, gerçekleri örtbas etmek ve haber karartmak büyük haber kuruluşlarının siyaseten işine geliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile büyük medya sahiplerinin katılımıyla Ekim 2011’de yapılan “terör haberlerinin nasıl işlenmesi gerektiği” konulu toplantıdan sonra sindirilen “ana-akım” televizyon kanalları habercilikte aşırı ihtiyatlı davranmaya başladı. İki ay sonra, Irak sınırı yakınlarındaki Uludere köyünde 34 Kürt köylü Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğünde, bu kanallar haberi çok etkin bir şekilde sansürlemişti.



Medyanın haber filtreleme-ayıklama musibeti Türkiye ötesinde de büyük bir sorun.



Dünyanın birçok yerinde, ve özellikle Arjantin, Venezuela, Brezilya, Filipinler, Güney Afrika, Macaristan ve Arnavutluk gibi genç ya da çalkantılı demokrasilerde, medyanın bağımsız olmayışı önemli hasarlara yol açıyor. Kendi başka ticari çıkarlarını korumak için hükümetlere yaltaklanırken gazetecileri sansürleyen veya korkutan medya patronları, demokratik siyasi kültürün yerleşmesi ve kök salması için hayati olan medya özgürlüğünü ve bağımsızlığını baltalıyorlar"



Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin