Model model matitas
Başbakan, gönlünde yatan siyasi modelin Amerikan modeli, yani
'başkanlık sistemi' olduğunu açıklamış.
Bizim de öyle. Ancak, hep kendimiz söyledik kendimiz dinledik.
Korkarım sayın başbakan da boşa konuşmaktadır... Çünkü, 'iyi
sıhhatte olsunlar' buna izin vermezler.
Süleyman Demirel bu öneriyi 'yarı-başkanlık sistemi' şeklinde
sulandırmayı denemişti de, daha bir kabul ettirebilirim umuduyla,
onu bile hoş karşılamamışlardı. Tartışma bıçakla kesilir gibi
kesilmiş, tasarı rafa kalkmıştı.
Çünkü bu sistemde iktidara 'cahil halkın' yanılıp da seçeceği 'arzu
edilmeyen' birisinin gelmesi tehlikesi vardır!
Aslına bakarsanız o tehlike parlamenter demokraside de vardır ya
(!), arada korkulan başa da gelir ya, neyse...
Başkanlık sisteminde, devletin dayandığı üç erk, yasama, yürütme ve
yargı kesinlikle birbirlerinden ayrılırlar. Başkan, halkın doğrudan
seçtiği bir tür 'hem cumhurbaşkanı hem başbakandır'... ('Doğrudan'
dedik, Amerikan seçimlerinin iki turlu olması bizi yanıltmasın,
sonuç değişmiyor, orada 'oyunuzu bana verirseniz ben de şu adayı
seçeceğim' deyip de ikinci turda fikrini değiştiren ikinci
seçmenler, 'müntehib-i sani'ler yok!)...
Başkan, parlamenter değildir. Adaylığında öyleyse bile (ki
genellikle eyalet senatörü olurlar) kazanınca bu niteliği
düşer.
Bakanlar da parlamenter değildirler. Başkana karşı sorumludurlar,
meclisin çalışmaları onları ilgilendirmez, onların icraatı da
meclisi ırgalamaz. Yani, 'gensoru' diye, 'güvenoyu' falan diye bir
kavram yoktur bu sistemde.
Meclis ancak bütçe vermek yöntemiyle hükümeti denetler, başka bir
işe karışamaz (savaş ilanını onaylamak gibi can alıcı kararlar
dışında). Meclis, kendi işine, kanun yapmaya bakar.
Bir milletvekilinin bir bakana 'hemşerimi devlet kapısında işe koy'
şeklinde baskı yapma rezilliği de sözkonusu değildir ve olamaz bu
durumda.
Yargı da kesinlikle bağımsızdır ve hakim ve savcıların terfileri,
tayinleri bizdeki gibi adalet bakanının ve müsteşarının keyfine
kalmamıştır.
Bu sistemde 'erken seçim, geç seçim' diye bir şey de sözkonusu
değildir. Seçim, dört yılda bir, çift yılın kasım ayının ilk salı
günü yapılır, ve kimse bunu değiştiremez, erteleyemez, öne çekemez,
üzerinde oynayamaz.
'Başkan yardımcısı' makamı da bunun için vardır; başkan ölür ya da
görevi bırakırsa yardımcısı 'otomatik' olarak yemin edip yerine
geçiverir, eski başkanın süresini tamamlar. Bir erken seçim gene
düşünülemez.
Ancak... Eli kolu bu kadar özgür bırakılmış bir başkanın da 'ben
yapacaktım ama falanca bırakmadı' diye kıvırtması mümkün değildir.
Başaramayan, bir daha kazanamaz. Hatalarının sorumluluğuna
katlanacaktır.
'Bu sistem bize uymaz' deniyor. Niçin uymayacakmış?
Ünlü siyasal bilimler uzmanı, hocamız, Pofesör Maurice Duverger,
Amerikan başkanlarının bir tür 'seçimle gelmiş kral' olduklarını
söylemişti (Merkeze başkaldıran sömürgelerin, İngiliz kralının
yerine koydukları kendi 'demokrat kralları'). Alın size de, sözüm
meclisten dışarı, bir çeşit 'seçilmiş padişah' (!)... Pek
sevdiğiniz otoriter yönetim!...
Azgelişmiş ülkelerde başkanlık sisteminin yozlaşacağından, başkanın
diktaya yöneleceğinden çekiniliyor...
Sanki azgelişmiş ülkelerde parlamenter sistem daha az yozmuş
gibi!
Sanki parlamenter sistemin tıkır tıkır işlediği 'tek parti'
döneminde Milli Şef İnönü mis gibi dikta yapmamış da örneğin!
Açık konuşalım, bu sistemde Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'ya da onun
gibi birisinin' başkan olmasından korkuluyor.
Peki, bunu önlediniz diyelim.
Ya bu adamlar gelecek seçimi de kazanırlar, o arada yasağı sona
ermiş bulunan Necmettin Erbakan da meclise girer, ve bugün
kendisiyle kanlı bıçaklı görünenler o gün 'hocamıza hoşluk yapalım,
gönlünü alalım' diye onu cumhurbaşkanı seçerlerse ne yapacaksınız?
Alın size pek övdüğünüz parlamenter sistem içinde her türlü kanuna
uygun bir gelişme!
Hadi o olmasın da Bülent Arınç olsun...
Canım, düşünürüz bir şeyler biz de, ülkemize özgü, 'özel' sistem
içinde!...
Unutuyordum, başkanlık sisteminde başkan ordunun da başkomutanıdır.
Bizde 'kağıt üzerinde', orada fiilen.
Laf aramızda, bir 'Mr. President Cem Uzan' da benim hoşuma gitmez
değil yani...
MR PRESIDENT CEM UZAN?!
Gönlünde yatan siyasi modelin ´başkanlık sistemi´ olduğunu açıklayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a Engin Ardıç´tan destek geldi. Ama Ardıç´ın ´başkanlık´ için gönlünde yatan isim yalnızca Erdoğan değil...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin