MR PRESIDENT CEM UZAN?!

Gönlünde yatan siyasi modelin ´başkanlık sistemi´ olduğunu açıklayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a Engin Ardıç´tan destek geldi. Ama Ardıç´ın ´başkanlık´ için gönlünde yatan isim yalnızca Erdoğan değil...

Google Haberlere Abone ol
MR PRESIDENT CEM UZAN?!

Model model matitas


Başbakan, gönlünde yatan siyasi modelin Amerikan modeli, yani 'başkanlık sistemi' olduğunu açıklamış.
Bizim de öyle. Ancak, hep kendimiz söyledik kendimiz dinledik.



Korkarım sayın başbakan da boşa konuşmaktadır... Çünkü, 'iyi sıhhatte olsunlar' buna izin vermezler.



Süleyman Demirel bu öneriyi 'yarı-başkanlık sistemi' şeklinde sulandırmayı denemişti de, daha bir kabul ettirebilirim umuduyla, onu bile hoş karşılamamışlardı. Tartışma bıçakla kesilir gibi kesilmiş, tasarı rafa kalkmıştı.



Çünkü bu sistemde iktidara 'cahil halkın' yanılıp da seçeceği 'arzu edilmeyen' birisinin gelmesi tehlikesi vardır!



Aslına bakarsanız o tehlike parlamenter demokraside de vardır ya (!), arada korkulan başa da gelir ya, neyse...



Başkanlık sisteminde, devletin dayandığı üç erk, yasama, yürütme ve yargı kesinlikle birbirlerinden ayrılırlar. Başkan, halkın doğrudan seçtiği bir tür 'hem cumhurbaşkanı hem başbakandır'... ('Doğrudan' dedik, Amerikan seçimlerinin iki turlu olması bizi yanıltmasın, sonuç değişmiyor, orada 'oyunuzu bana verirseniz ben de şu adayı seçeceğim' deyip de ikinci turda fikrini değiştiren ikinci seçmenler, 'müntehib-i sani'ler yok!)...



Başkan, parlamenter değildir. Adaylığında öyleyse bile (ki genellikle eyalet senatörü olurlar) kazanınca bu niteliği düşer.



Bakanlar da parlamenter değildirler. Başkana karşı sorumludurlar, meclisin çalışmaları onları ilgilendirmez, onların icraatı da meclisi ırgalamaz. Yani, 'gensoru' diye, 'güvenoyu' falan diye bir kavram yoktur bu sistemde.



Meclis ancak bütçe vermek yöntemiyle hükümeti denetler, başka bir işe karışamaz (savaş ilanını onaylamak gibi can alıcı kararlar dışında). Meclis, kendi işine, kanun yapmaya bakar.



Bir milletvekilinin bir bakana 'hemşerimi devlet kapısında işe koy' şeklinde baskı yapma rezilliği de sözkonusu değildir ve olamaz bu durumda.



Yargı da kesinlikle bağımsızdır ve hakim ve savcıların terfileri, tayinleri bizdeki gibi adalet bakanının ve müsteşarının keyfine kalmamıştır.



Bu sistemde 'erken seçim, geç seçim' diye bir şey de sözkonusu değildir. Seçim, dört yılda bir, çift yılın kasım ayının ilk salı günü yapılır, ve kimse bunu değiştiremez, erteleyemez, öne çekemez, üzerinde oynayamaz.



'Başkan yardımcısı' makamı da bunun için vardır; başkan ölür ya da görevi bırakırsa yardımcısı 'otomatik' olarak yemin edip yerine geçiverir, eski başkanın süresini tamamlar. Bir erken seçim gene düşünülemez.



Ancak... Eli kolu bu kadar özgür bırakılmış bir başkanın da 'ben yapacaktım ama falanca bırakmadı' diye kıvırtması mümkün değildir. Başaramayan, bir daha kazanamaz. Hatalarının sorumluluğuna katlanacaktır.



'Bu sistem bize uymaz' deniyor. Niçin uymayacakmış?



Ünlü siyasal bilimler uzmanı, hocamız, Pofesör Maurice Duverger, Amerikan başkanlarının bir tür 'seçimle gelmiş kral' olduklarını söylemişti (Merkeze başkaldıran sömürgelerin, İngiliz kralının yerine koydukları kendi 'demokrat kralları'). Alın size de, sözüm meclisten dışarı, bir çeşit 'seçilmiş padişah' (!)... Pek sevdiğiniz otoriter yönetim!...



Azgelişmiş ülkelerde başkanlık sisteminin yozlaşacağından, başkanın diktaya yöneleceğinden çekiniliyor...



Sanki azgelişmiş ülkelerde parlamenter sistem daha az yozmuş gibi!



Sanki parlamenter sistemin tıkır tıkır işlediği 'tek parti' döneminde Milli Şef İnönü mis gibi dikta yapmamış da örneğin!



Açık konuşalım, bu sistemde Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'ya da onun gibi birisinin' başkan olmasından korkuluyor.



Peki, bunu önlediniz diyelim.



Ya bu adamlar gelecek seçimi de kazanırlar, o arada yasağı sona ermiş bulunan Necmettin Erbakan da meclise girer, ve bugün kendisiyle kanlı bıçaklı görünenler o gün 'hocamıza hoşluk yapalım, gönlünü alalım' diye onu cumhurbaşkanı seçerlerse ne yapacaksınız? Alın size pek övdüğünüz parlamenter sistem içinde her türlü kanuna uygun bir gelişme!



Hadi o olmasın da Bülent Arınç olsun...



Canım, düşünürüz bir şeyler biz de, ülkemize özgü, 'özel' sistem içinde!...



Unutuyordum, başkanlık sisteminde başkan ordunun da başkomutanıdır. Bizde 'kağıt üzerinde', orada fiilen.



Laf aramızda, bir 'Mr. President Cem Uzan' da benim hoşuma gitmez değil yani...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin