Meral Akşener'den o gece için ilk açıklama! Suratı neden asıktı?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklandığı sırada yüzünün asık olduğu kameralara yansımıştı. Akşener ilk defa açıklama yaptı. "Masa kalktı, ben masada oturmaya devam ettim" diyen Akşener, Belediye Başkanları İmamoğlu ve Yavaş ile yapılan görüşmeyi de anlattı. "6 lider milletvekili adayı olmayacağız, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağız" diyen Akşener, bakanlık paylaşımını da anlattı.

Google Haberlere Abone ol
Meral Akşener'den o gece için ilk açıklama! Suratı neden asıktı?

Millet İttifakı üyesi İYİ Parti'nin lideri Akşener, HaberTürk TV'de Fatih Altaylı'nın sorularına cevap vererek gündemi değerlendirdi.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

(Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığının açıklandığı anda verdiği görüntü hakkında) "O görüntüleri incelettim, arkadaşlara baktırdım. Tuhaf bir ışık gelmiş, bir tarafım yok gibi görünüyor. Ama sonra diğer fotoğrafta bir sorun yok. Ben aslında mutsuz değildim, öyle bir durum yok. İmza koymuşum ben, öyle bir şey olur mu. Eşim dahil oğlum hariç bana hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz.

Bir gece evvel ben hiç uyumadım. İnsanlar geldi gitti evime. Mansur ve Ekrem Bey evime geldi, gece 2:15 gibi. Sıfır uykuylaydım. Hareketleriniz ağırlaşıyor uykusuzluktan. Başka bir şey yoktu. Uzlaşı, mutabakat sağlandı. İki metnin altına biz imza attık. Bununla ilgili mutsuzluk söz konusu değil. Doğru bulmadığımız kararın altına niye imza atasınız. Yemek yiyecektik, Temel Bey'e  'beni affedin, eve gideyim dinleneyim' dedim.

MASA KALKTI, MASADA OTURMAYA DEVAM ETTİM

Müzakereye kapalı bir ortam olmuştu. Siz bir teklif ortaya koyuyorsunuz, diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış ve geri gitmiyor. Siz de bunun tartışmasını arz ediyorsunuz. Dolayısıyla, bana herkes masadan kalktı diyor ama, masa kalktı, masada oturmaya devam ettim.

Her birimizin hayata bakışı, gördüğümüz problemlere çözüm arayışımız, beğendiğimiz, temsil ettiğimiz kitle farklı. Türkiye'nin büyük bir sosyal ve siyasal alanını temsil etmesi en önemlisi o masanın. Öncelikle farklılıklara saygı duymayı öğreniyorsunuz.  

HİÇ SOLCU BİR AİLE OLMADIK

Hiç solcu bir aile olmadık ama CHP'nin kurucu idaresinin belki kenarında payı olan ailenin çocuğuyum ben. Annemin dayısı Menderes'in İstanbul'un il başkanı. Bu alanın çatışmasını en iyi bilen benim. Bu ülkedeki ucube sistemden kurtulmak için oturup birbirini anlamaya çalışması çok kıymetli. Biz farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik.  

ERSAN HOCA'YI ÇOK SEVERİM

Biz dedik ki, 'seçim tarihini açıkla, adayımızı açıklayacağız' ve öyle de oldu. Erdoğan tarihi ilan etti, biz de adayımızı açıkladık. Kemal Bey'in aday olacağı partisinden gelenlerden dolayı belli oluyordu. Herkesin aday olma hakkı var. Ben 2018'de  bazı olaylar yaşadım dersler çıkardım. Aday olmadığımı ilan ettim, hiç pişman olmadım. 

Perşembe'den Pazartesi'ye taş yağmuruna tutulduysam da 'kendine bir şey yontuyor' duygusunun olmamasını sağlamaya çalıştım, o bir feregâttı.

Ersan Hoca'yı çok severim, değerli bulurum. Kendisinin fikirlerinden yararlanmayı çok istiyorum, ağırlamak istiyorum.

Kendimi şeytan taşlamasında hissettim. O gün Ersan Hoca, bizimle ilgili çok kolay değildi o sözleri söyleyebilmek, çok değerliydi benim için. Fikirlerini alacaktım, konuşacaktım. Daha müzakere sona ermedi. Ersan Hoca aynısını söyledi. 'Ciddi misiniz sözlerinizde' dedim. Herkesin taşladığı bir dönemde, eğri doğru, ipin ucu da kaçarak, evimde yemekte ağırlayıp fikirlerinden faydalanacağım. 

METNİ KENDİM YAZDIM, EVET SERTTİ, SERT OLMALIYDI

(Basın toplantısındaki sert cümleleri hakkında) Evet sertti, sert olmalıydı. O metni kendim yazdım. Sert olarak algılanabilir ama net olmasına dikkat ettim. Aşırı netlikler sinir bozar. Oradan çıkan sonuç şu: Böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil gibi bir tutum alınırsa, o zaman net olursunuz. Çünkü ben, kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim. Adaylıktan vazgeçmemiş olsaydım, 5 erkeğin arasında tek kadınım. Bugünkü sistemi oluşturabilmek için bir gayretim oldu.

13. CUMHURBAŞKANI SAYIN KILIÇDAROĞLU OLACAK 

Şu anda Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı. Başından beri destekleyeceğiz orada sorunumuz yok. Ama milletin 'hadi hadi' dediği iki büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi masa. Bugün itibariyle çok net söylüyorum: 13. Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu olacak. Koşu partneri, üçü birden en önde Kılıçdaroğlu seçtirmek için.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ İLE NE GÖRÜŞÜLDÜ?

22:30 gibi Ekrem Bey beni aradı, yola çıktım gelebilir miyim, Mansur Bey'i de alacağım dedi. Hay hay dedim. Kemal Bey'in haberi var mı dedim evet dediler. Sonra bir haber çıktı beni değil, iki başkanı rencide eden bir haber. Arkadaş iş çeviriyorlarmış haline getiren. Kendileri talep etti, kendileri iptal etti. Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz, ben size bir arkadaşımı göndereyim, onun arabasıyla gelin, en azından görünmeyin. 

Geldiler, sonra bazı seçenekler ileri sürdüler. Şu an izin almadığım için söyleyemem. Bu iki arkadaşımızın popülüterliği benden fazla. Bu süreçte aktif olmaları gerekiyor ama belediye başkanı görevi üzerinden yardım etmek başka bir şey, bu kampanyada ve sonrasında taşın altına ellerini ve gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. 

Biz önce üçümüz uzlaştık. Konuşurken ortaya çıkan bir şeydi yardımcılık görevi. Sonra gittiler. Saat 9:30'du Kemal Bey beni aradı. 2 arkadaşımız sizi ziyaret edecekler bilginiz olsun diye. Bunun üzerine ben de dedim ki, dün iki başkan sizin bilginiz dahilinde geldiler ve konuşma yaptık. Ben yazıya döküyorum bazı şeyleri. Size iletilmek üzere yazı haline döktüm, bunları gönderdim dedim. Bu bilgiler size geldi mi dedim, evet dedi, benim görüşlerimi getirecekler dedi. 9:30'da onlar geldi eve tekrar, yeniden el sıkıştık, sonra ben partiye gittim. Perşembe günü GİK'ten şu kişileri şöyle götür dendi, oyladık.

Önerimizin arkasında durma kararı çıktı. 9:30'daki toplantı sonrası tekrar yetki almam gerekiyordu. Jet hızıyla giyinip, genel merkeze gittim. Bütün arkadaşlar milletvekilleri, GİK üyeleri, divan üyelerini topladık. GİK'le zoom üzerinden kayda alınmak kaydıyla genel sekreterimiz görevlendirildi. Bu yetkiyi bana aldı. Bunu nasıl kamuoyuyla paylaşacağız. İki belediye başkanımız geldiler, son durum oldu. Sonra ben masaya katılacağımı ilan ettim Kürşad Zorlu Beyefendi üzerinden. Amma uzun şeyler yaşamışız, kalbim yoruldu anlatırken. Hakkını helal etsin herkes, iyi bir şey oldu.

TAYYİP BEY'E DE AYIP! EN UFAK BİR GÖRÜŞMEM YOK

Para işine dönersek... Eğer ben Tayyip Erdoğan'ın çevresinden ve veya başka bir şekilde bir Allah'ın kulundan bu tarz bir konuyla ilgili 1 lira, 5 lira adını ne koyarsanız, almışsam, ispat etmesi çok zor ama, dünyanın en şerefsiz insanıyım. İstanbul'da oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yapmışım. Eşimin babası, İzmit'in ekonomik durumu iyi bir aileydi. Biz onun üstüne bir şey koyamamışız. Maaşımın dışında hiçbir gelirim olmadı benim. Koray Bey iş adamı. Bunu iddia eden ispatlayamazsa şerefsizdir dedi. Koray Bey evini satar koyar partiye. Trabzonlu, burnu düşse yerden almaz.

Her şeyim açıktır. Bugüne kadar Tayyip Bey benimle konuşmak için hiçbir şey yapmadı. Benim de Tayyip Bey'le gizli saklı hiçbir görüşmem olmadı. Hatta deprem zamanında nasıl görüşme yaptığımı televizyondan anlattım. Bugünün dijital dünyasında gizli bir şey olabilir mi? Olsa söylerim. Böyle bir karar verdim derim, peşimden gelen olur, gelmeyen olur. Tayyip Bey'e de ayıp! En ufak bir görüşme inanın yok. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor, böyle bir durum yok. Hatta en sert kavgayı ikimiz yapıyoruz. 

ÇOK İYİ ÇALIŞACAĞIM 

Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyetin fırsat eşitliğinden eğitim yoluyla yararlanmış bir insanım. Bugün benim şehrimin dağ köylerindeki kızlar bu şansa sahip değiller. Allah nasip eder ödeyebilirim, nasip etmez ölürüm. Herhangi bir insanoğlundan korkmuyorum, büküleceğim kimse yoktur. Yapmaya çalıştığım bu ülkeye hizmet. 'Ben önde olayım, hizmet ederim' diye durumumuz yok. Bugün itibariyle kendimi iyi hissediyorum. Biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçmiş gibi hissediyorum. Çok iyi çalışacağım.

Kendimle ilgili bir teklif gelse reddedeceğimi söyledim. Bizim yol haritası metninde, hepimizin Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağımız var. Her birimiz siyasi parti genel başkanıyız. Sayın Erdoğan parmağını salladığında o oluyor. Öyle bir şey yok. Duruma vaziyet etmek üzere biz varız, hassasiyetlere dikkat edilecek. Her birimiz, kendi partimizin milletvekili sayısını çok tutabilmek için de çalışacağız. Kılıçdaroğlu ve belediye başkanları aynı kantarda koşu partneri olarak onların önceliği Cumhurbaşkanlığı olacak.

MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMACAĞIZ, CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI OLACAĞIZ

Milletvekili adayı olmayacağız. Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız dedik. Aday olsam bu işe inanmıyorum demektir. Sayın Yavaş ile İmamoğlu'nun yaptığı iş bizden farklı. Başkan Yardımcılığını Kılıçdaroğlu atayacak. Hepimiz atanacağız aslında. Buradaki iddialı olmamızın nedeni milletvekili adayı olmayacağızdır. Birçok arkadaşımız milletvekili seçilecek, CHP'den bizden, diğerlerinden. Bazı yerlerde iş birliği yapılacak.

Bakanlık konuşmadık, ben hiç itiraz etmedim. O kadar insan bir arada, sen büyüksün ben küçüğüm denemez, ayıptır. Kader birliği yapılmış, hepimizin sosyal çevresi var. Ben başka türlü diğerleri başka türlü eleştiri alır, kader birliği önemli. Her siyasi partiye seçim öncesi söz, şu bakanlık değil ama birer bakanlık... Altı siyasi partinin birer bakanlığı var şu anda...

HDP AÇIKLAMASI

(HDP'nin desteği hakkında) Her parti, diğer partilerin ikili ilişkilerine saygı duymak zorundadır, biz bu güne kadar saygı duyduk. Ekmeleddin İhsanoğlu, Selahattin Demirtaş'a kampanya ücreti yatırmıştı.

İnsan olmaktan dolayı saygı, hukuğa saygı, vatanın birliğine, milletin birliğine, anayasanın ilk dört maddesine saygı, birlik beraberliğe yapılan vurguya saygı. İnsanların Atatürk ile derdi olmayacak. HDP'nin de diğer partilerin de düşünmesi gereken o.

2014'te MHP'nin adayı Demirtaş'ın kampanyasına para yardımı yapmışsa, buna Sayın Bahçeli saygı duymuşsa, Sayın İhsanoğlu milletvekili yapılmışsa, bugün neden böyle?  Türkiye'de siyasi partiler üzerinden ayrıştırma yerine etnik aidiyetler üzerinden ayrıştırılan bir dil oluşturuldu. Bu dilin sahibi Türk milliyetçileri değil. 

CHP, HDP'Yİ MASAYA GETİREMEZ

Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir, CHP diyebilir, anlayışla karşılardım. 'Sizin oy oranınızla HDP'nin oyu farklı hadi size güle güle' deselerdi o masadan kalkardık. Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir bu net. Ama bize asla getiremez.

KİMSE AYAĞA KALKMADI
(Masada yaşanan gerginlik hakkında) Temel Bey öyle bir şey demedi. O yaş grubu sabır konusunda uzman, geldiği gelenek var. Kemal Bey'i de sabırlı insan olarak tanıyorum. Erkekler birbirine karşı inanılmaz saygılı. Sizin bam diye söylediğiniz söz. Kadınlar daha açık. Kimse ayağa kalkmadı. Ben açık net fikirlerimi söyledim. Bir gerginlik yaşandı. Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan devreye girip usulet ve suhuletle pazartesiye bırakılma nedeni öyle oldu. 5 kişi imzaladı, ilan edilsine de gidilebilirdi, sonra hep beraber nefes alalım oldu. Sonra geldim arkadaşlarımla konuştuk. Sonra mutlaka kazanma konusunda sonuç çıktı. Aynı yerde kalabilirlerdi. Orada da ben o vebali alamazdım. Dolayısıyla çok iyi oldu. Meral Akşener adına değil bu, herkes adına çok iyi oldu.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin