İşte Medyatava'nın dün duyurduğu konuşulan fotoğraf. Bu karede
Medyatava da vardı ve tarihi buluşmanın perde arkasında yaşananları
yazdı...
Bush'un Türkiye ziyareti çok konuşulacağa benziyor. Ancak medyatava'yı ilgilendiren kısım ise malum... Bush'u adım adım takip eden medyatava, gazetecilerin de katıldığı yemekte şahit olduklarını, hiçbir yerde bulamayacağınız ayrıntılarla yazıyor:
Gecenin en ilginç diyalogu, Gazeteci Nazlı Ilıcak ile, Başbakanlık Basın Danışmanı Ahmet Tezcan arasında geçti. Gazetecilerin Bush'la peş peşe fotoğraf çektirdiğini gören Ilıcak, hemen Ahmet Tezcan'a yöneldi ve sordu: "Biz neden fotoğraf çektirmiyoruz Ahmet?"
Bu soru karşısında bir ara şaşıran Tezcan, hemen ABD'li yetkililerle görüştü ve bir fotoğraf çektirme organizasyonu yaptırdı. Ardından da Ilıcak'a haber verdi. Ilıcak, bunun üzerine, Yeni Şafak, Kanal 7, Türkiye ve Vakit gibi kurumların temsilcilerini çağırdı, Bush'un bulunduğu masanın etrafına neredeyse zorla topladı. Hatta bir gazeteci bu tabloyu görünce, "Yahu bunun adı (Muhafazakar Zirve olmuş) dedi.
Nazlı Ilıcak ise, fotoğrafı çektirmeden önce yanındaki bir arkadaşına, "Bizim kız, ABD'de başkanı dinlemek ve fotoğraf çektirmek için, 3-5 bin dolar ödemiş. Ben şimdi fotoğraf çektirip ona gönderecek ve altına da (bak ben bedavaya çektirdim yazacağım) diyordu. Bu konuşmaya tanık olan gazeteciler ise, şaşkınlıklarını gizleyemiyordu.
Ilıcak "Muhafazakar Zirve" fotoğrafı için hazırlanırken, kareye son anda davet edilen Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nurcan Akad ile ATV Anchormani Ali Kırca, bu tanımı "istemeden" bozdu. Ilıcak'ın ısrarları üzerine kareye girmek zorunda kalan iki gazeteci, Vakit Yazarı Hasan Karakaya'nın "yer açma" çabalarına da yardımcı oldu. Masadakilere ayağa kaldıran ve Bush'un etrafına toplayan Ilıcak ise, amacına ulaşıyordu.
Buradaki en ilginç "girişm" ise, Ilıcak'tan sonra, Vakit Yazarı Hasan Karakaya'dan geldi. Karakaya, köşesinde hergün küfürler yağdırdığı Bush'la fotoğraf çektirmek için; epey ter döktü. Sonunda, Bush'un yanında kendine yer açtı ve kareye girmeyi "başardı." Karakaya'nın bu tablodan hayli memnun olduğu görüldü. Öyle ki; bu mutluluk fotoğrafa da yansıdı.
İKİ GAZETECİNİN ISRARI...
Yine Bush'un ardında bıraktığı bombalardan biri de Akşam Gazetesi Temsilcilerinin inadıydı. Bush'la röportaj yapmak için başvuran Genel Yayın Yönetmeni Nurcan Akad ile Ankara Temsilcisi Nuray Başaran'a ABD'li yetkililerden "olumlu" yanıt geldi. Ancak bir şartla: Bir kurumdan, sadece bir kişiye röportaj olanağı verebiliyoruz...
Nuray Başaran, Genel Yayın Yönetmeni Akad'ın röportaj için girişimde bulunduğunu öğrendiğinde, "Orada mutlaka ben de olmalıyım" dedi ABD'lilere... Bu sözler ABD'lileri şaşırttı.
Her iki gazeteci, röportaj yapma konusunda ısrarlı davransa da, ABD'lilerin yanıtı değişmedi: Sadece bir kişi için izin verebiliriz...
Başaran ve Akad, bu cevap karşısında dahi ısrarlarından vazgeçmedi. Dolayısıyla da ABD'lilere akredite ismi verilemedi. İki gazetecinin de ısrarlı olduğunu anlayan ABD'liler, bu kez tavırlarını değiştirdi ve "Ne yazık ki, süre geçti, ikiniz de yapamayacaksınız" cevabını verdi.
Böylece her iki gazeteci de röportaj yapamadı...
Bush'un katıldığı gecede ise, Nurcan Akad, bu tavra sinirlendiği için, Başaran'ın haber kaynağı olan AKP'lilerle daha çok ilgilenmeye başladı. Öyle ki; gördüğü birçok AKP'liye "çok samimi" davrandı. Tabii bu davranışın sebebinin Ankara Temsilcisi Başaran'a yönelik olduğunu söylemeye bile gerek yok...
Yeri ve zamanı geldikçe, ilginç diyaloglara yer vermeyi sürdüreceğiz...
