Cengiz Semercioğlu/ Hürriyet
Neşeli Hayat
Yılmaz Erdoğan’ın yeni filmi “Neşeli Hayat”ı iki gece üst üste iki
kez izledim, hem Berlin hem de Amsterdam galasında...
Benim için tam bir ‘neşeli bayram’ oldu yani...
Filmi iki kez izledikten sonra verdiğim karar şu; Yılmaz’ın
filmlerinin büyük bir handikabı var; izlendikçe güzelleşiyor.
Bu bir sinemacı için bir yandan büyük gurur, diğer yandan
handikap... Çünkü gişeye doğrudan etkisi olur bunun. Bugün izleyip
‘eli yüzü düzgün film’ dediğimiz filmin kıymetini yıllar sonra
anlarız.
Çok iyi hatırlıyorum, “Organize İşler” üzerine tek satır
yazmamıştım, yıllar sonra Türkmax’ta izleyince ne güzel film
olduğunu yazdım geçenlerde...
“Vizontele”lerde de öyle olmadı mı? ılk başta burun kıvrılan
filmler, bugün Türk sinemasının kült filmleri arasına girdi...
“Neşeli Hayat”ın da böyle olacağından şüphem yok.
Hoş şimdiden “Yılmaz’ın en iyi filmi” ilan edildi ama diğer
filmleri gibi gerçek değerini yıllar sonra bulacak. şarap gibi
yani...
“Neşeli Hayat”a Yılmaz’ın en iyi filmi demek, diğer filmlerine
haksızlık ama bu filmde senaryo açısından ustalığa eriştiği kesin.
Sıradan insanların hikâyesini hem komik hem de hüzünlü
anlatmış...
Hüzünlü ama ağlatmıyor, seyircinin boğazına bir şeyler takılıp
kalıyor sadece...
Çok komik ama kaba bir mizah yok...
Her espri çok normal bir cümleymiş gibi çıkıyor oyuncuların
ağzından, bu yüzden daha da komik oluyor.
Tek karikatürize tip Cezmi Baskın’ın oynadığı Ali Amca, o da
muhteşem zaten... “Ben Demreli Noel Baba’nın, Coca Cola’nın
yarattığı kırmızı elbiseli ve sakallı Santa Claus’dan çok Rıza gibi
bir adam olduğunu düşünüyorum” diyor Yılmaz Erdoğan. Gerçekten de
bizden bir Noel Baba bu...
Yılbaşı filmleri, Hollywood klişelerinden biridir. Her yılbaşında
yılbaşı temalı filmler salonları doldurur.
Türk sineması ise ilk kez “Neşeli Hayat”la bu konuya el
atıyor...
Yılmaz da bu klişe temadan bambaşka bir hikaye çıkarmış, onun da
filminin sonunda kar yağıyor ama içimize...
Yılmaz’ın en
sevdiği röportajı
Pazar günü Hürriyet’te yayınlanan röportaj, Yılmaz Erdoğan’ın en
beğendiği röportajı oldu...
Amsterdam’da durup durup kendiyle yaptığı röportajdan bölümler
okudu, röportajdaki esprilere güldük durduk...
“Herhalde en beğendiğim röportaj bu olacak! Bugüne kadar verdiğim
bütün röportajları ‘eyvah acaba ne çıkacak’ tedirginliğiyle okudum.
Bunu ise her şeyi ben yazdığım için huzur ve keyifle okudum” dedi
Erdoğan.
Aslında bu röportaj yıllar önce Yılmaz’ın yazıp dosyaladığı bir
çalışmasıymış. Kendisiyle sayfalar dolusu bir röportaj yapmış ve
kenara kaldırmış.
“Tesadüfe bak, yıllar sonra aynı fikir Ertuğrul Özkök’ün aklına
gelmiş. Bana kendimle röportaj yapmamı teklif ettiğinde bu yüzden
çok şaşırdım” dedi.
İşte o röportaj Yılmaz’ın yıllar önce yaptığı çalışmadan bir
bölümmüş. Üzerinde oynayıp, güncelleyerek Hürriyet’e vermiş
röportajını...