YAVUZ SEMERCİ, BENİ ELEŞTİREN ARKADAŞLARIM BİR ZAHMET GAZETELERİNİN FİNANS YETKİLİSİYLE TEMAS KURSUN

Gazeteport'ta basının yakın geleceği hakkında öngörülerde bulunan Yavuz Semerci, gazetecilerden çok tepki almış. Semerci, kendisini karamsarlıkla eleştiren gazetecilere "Sizin finans bölümünüzdeki raporlar eminim benim önümdeki tablodan daha karamsar" dedi.

Google Haberlere Abone ol
YAVUZ SEMERCİ, BENİ ELEŞTİREN ARKADAŞLARIM BİR ZAHMET GAZETELERİNİN FİNANS YETKİLİSİYLE TEMAS KURSUN

GAZETECİ ARKADAŞLARI ÜZDÜM


YAVUZ SEMERCİ/GAZETEPORT


Diziyi bitirmenin zamanı geldi.

Beni en çok üzen tepkinin gazeteci dostlarımdan geldiğini söyleyebilirim.

Reklam pastasının daralacağı yolundaki güçlü sinyaller, YTL değerindeki nereye koşacağı belli olmayan iniş çıkışlar, gazete satış fiyatlarının maliyetlerin çok altında olması gibi pek çok faktör sektörümüzün artık ciddi bir daralma ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. 
Benim bu köşeden yaptığım analizlerin çok daha detaylı ve isabetli olanlarını gruplarının finans departmanları yapıyor. Patronların ve yöneticilerin önüne konan önlem paketleri çok daha acımasız olduğunu da biliyorum. Bunu yüksek sesle dile getirmek ve kamuoyu ile paylaşmak dışında başka bir gizli ajandam olmadığını hatırlatırım.

Özellikle yazılı basında çalışan arkadaşlara küçük bir verinin analizini aktarmak istiyorum.

Doğan Grubu tiraj pastasından yüzde 33 pay alıyor. Ancak satışa çıkan tüm gazetelerin sayfalarını tek tek saydığınızda karşınıza şu manzara çıkıyor. Türkiye'de okunan her yüz gazete sayfasının yaklaşık 50'si Doğan Grubu tarafından basılıyor. Yani en çok kağıt kullanan grup hiç kuşkusuz Doğan...

Doğan'ın bilançoları açık. Bu grup yılda 171 milyon dolarlık kağıt ithal ediyor. Elimizde resmi bir veri olmamasına rağmen sektörün yıllık kağıt ithalinin 350 milyon doları aştığını söyleyebiliriz. Döviz kurları ne olur, nereye gider, nereye geri döner bilinmez... Yani son iki yıldır, YTL bazında (yıllık) kağıt ithalatına 423 milyon YTL ödeyen sektör, (Döviz kurlarında yüzde 30 artış öngörüsüyle) 2009 yılında 550 milyon YTL'lik kağıt satın almak zorunda kalacak. Yani YTL bazında gelir elde ettiğiniz bir ürünün ana hammaddesinde 137 milyon YTL'lik ek bir yük biniyor. Başka bir deyişle sektör bu yükü kaldıramayacağı için (mucizevi bir iyileşme olmaz ise) küçülecek...

Maliyet kalemlerindeki bu artış yetmezmiş gibi 950 milyon YTL'lik reklam pastasının (YTL bazında) yüzde 20 ile yüzde 25 daralacağını da hesaba katın. (Aslında beklenti olmaktan çıktı. Tüm basın kuruluşlarında hissedilir hale geldi) "En iyi kötü senaryonun" gerçekleşmesi durumunda sektörün yaklaşık 100 milyon YTL'lik de gelir kaybı olacak. 

Ben diyeyim 250 siz deyin 200 milyon YTL... Ne fark eder?
Yazılı basın kuruluşları bu yıl ciddi ve bilançolarını alt üst edecek yıkıcı bir dalganın etkisinde kalacak. Türkiye'de hiç bir basın kuruluşunun bu kritik süreçten karlı çıkabileceğine inanmıyorum. Ve önlem almayan kuruluşların ayakta kalacağını da düşünmüyorum. 

Bunları dile getirdiğim için beni eleştiren arkadaşların, bir zahmet çalıştıkları kurumun finans yetkilisiyle temas kurmasını tavsiye ediyorum.
Kendilerine aktarılan gerçekleri elbette okurlarıyla paylaşmayacaklar ama hiç değilse beni eleştirmekten vazgeçeceklerine eminim...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin