Eyüp Can/Referans
Maksat ne İbrahim Bey?
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin “Bürokrasinin akıl almaz
tüccarlığı” başlıklı yazımdan dolayı epey alınmış. Hatta alınmakla
kalmamış önceki gün direkt bana bir açıklama iletmek yerine,
Anadolu Ajansı üzerinden kamuoyu duyurusu yayımlamış.
Olabilir, kendi tercihi, saygı duyarım.
Fakat duyuru tek kelimeyle “felaket”.
* * *
Felaket çünkü...
Bir, yazdığım yazıdaki inceliği anlamamış.
İki, kim kaleme almış bilmiyorum ama kurumu ve
kendi adına seviyesi düşük bir açıklama olmuş.
Dolayısıyla yineliyorum, hem Tepebaşı’nda TRT binasının olduğu
araziye yapılması düşünülen Suna Kıraç Sanat
Merkezi’ne karşı sergilenen tavır hem de bu duyuru, benim
Ulaştırma Bakanlığı döneminden bu yana tanıdığım vizyoner bürokrat
İbrahim Şahin’e hiç mi hiç yakışmıyor. Zaten
yakışacağını düşünsem baştan öyle bir yazı yazmazdım.
* * *
İbrahim Şahin merak ediyor olabilir, hemen
söyleyeyim, İnan Kıraç’ı şahsen tanımam, ne o yazıdan önce ne de
sonra görüştüm.
Yani meselem kişisel değil.
Benim derdim Frank Gehry gibi dünyaca ünlü bir
mimarın tasarladığı, İstanbul’a sınıf atlatacak bir projenin
bürokratik sebeplerle akamete uğraması.
Gerisi lafı güzaf...
Ama bakın TRT’nin terbiye sınırlarını zorlayan duyurusuna göre
derdim neymiş:
1- Eyüp Can isimli yazar; TRT yönetiminin, İstanbul
Tepebaşı’nda bulunan stüdyo binalarını İnan Kıraç isimli işadamına
vermeyerek; Türkiye’nin kültür yaşamına darbe vurduğunu
savunmaktadır.
2- Kamu malını korumakla görevli kamu görevlisine “İşadamına
neden bu binayı vermiyorsun?” sorusunu sorabilen gazetecinin hukuk
ve etik anlayışı sorgulanmalıdır.
3- Halkın malını korumak ve hukuk kurallarını uygulamak için
‘tüccar bürokrat’ olmak; ‘suçlu ya da hırsız bürokrat olmaktan’ çok
daha iyidir.
* * *
Akıl alır gibi değil ama duyuru bu.
Sanki İnan Kıraç TRT’nin yüzde 20 pay sahibi olduğu Tepebaşı’ndaki
araziyi beleşe getirip salça fabrikası kuracak, ya da Karsan Oto
Bayii yapacak, benim gibi “hukuk ve etik anlayışı sorunlu” bir
gazeteci de gazetedeki köşesinden aleni bu işe çanak tutuyor.
Vazgeçtim edebi, insaf yahu...
Bir kere “İnan Kıraç isimli işadamı” diyerek küçümsediğiniz insan
bu işe ticari kaygılarla girmiyor.
Öyle olsa salak mı bu devirde 200 milyon doları bir kültür-sanat
kompleksine gömsün. Yetmedi, şimdiden yapılacak kültür sanat
merkezinin operasyonel maliyetlerini karşılamak için 80 milyon
dolarlık fon ayırsın. Ve her defasında “Karım ve ben hayattayken bu
projeyi bitirmek istiyoruz çünkü biz ölürsek proje sahipsiz
kalabilir” diye kaygısını dile getirsin.
* * *
İkincisi, İnan Kıraç “TRT payı için makul bir bedel ödemeye
hazırız” açıklamasını defalarca yaptı. Hatta 2007 yılında
arazinin yüzde 80’ine sahip İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı
Kadir Topbaş ile ortak bir basın toplantısı bile düzenledi.
O toplantıda Topbaş, belediyenin yüzde 80’lik payını
yap-işlet-devret modeliyle 30 yıllığına Kıraç Vakfı’na ihale
edeceğini açıkladı.
Ve o gün TRT payı için 13 milyon TL’lik bir bedel konuşuldu.
Şimdi anlıyoruz ki bu bedel TRT’nin yaptırdığı değerlendirme raporu
sonucunda 25 milyon TL’ye çıkmış. Bu ve benzeri yaklaşımlar da
ciddi sağlık sorunu yaşayan Kıraç Ailesi’ni canından bezdirmiş ve
proje derin dondurucuya kaldırılmış.
* * *
TRT duyurusunda diyor ki: “Aradaki fark çok fazla değil,
madem İnan Kıraç bu işe 200 milyon dolar ayırdı, versin farkı
alsın.”
Elbette bu da bir yaklaşım, ama tam da bu sebeple ben
“tüccar” yaklaşım dedim.
İbrahim Şahin’den ricam araştırsın mesela Frank
Gehry’nin Bilboa’ya yaptığı Guggenheim Müzesi’nin arazisi vakfa
nasıl bedelsiz verilmiş ya da yine Gehry’nin Los Angeles’a yaptığı
The Walt Disney Konser Salonu, Disneycilerin sponsorluğunda nasıl
gerçekleşmiş.
Ha, yok bütün bunlardan bana ne diyorsa kendisine şu basit gerçeği
hatırlatırım.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Eczacıbaşı Ailesi’ne İstanbul’un medarı
iftiharı olan İstanbul Modern’in arazisini verirken suç mu işledi,
hırsızlık mı yaptı?
* * *
İbrahim Şahin’in “Hukuken TRT payını
ortaya çıkan bedelin altında devredemem” demesini her şeye
rağmen anlayabilirim. Peki ya bu hırsızlık neyin nesi?
Ne yani İnan Kıraç ticari emelleri için kamu
malını ucuza kapatmaya çalışan, yani TRT Genel Müdürü’ne suç
işleterek devleti soymaya çalışan bir hırsız mı?
İbrahim Şahin elini vicdanına koysun, bir benim
yazdığım yazıyı, bir de kurumu adına yapılan duyuruyu yan yana
koyup okusun.
Sonra isterse devamını konuşuruz.
Bu arada İnan Kıraç da bir zahmet buluşsun
İbrahim Şahin’le projenin önemini, çıkan bedeli,
teknik, ekonomik ve hukuki boyutu son kez tartışsın.
Çünkü ben hâlâ “Maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmek
değil” diyorum.