Savaşı saklamak suç ortaklığı mıdır?
SAVAŞ görüntülerinin ekrana yansımasının çocukların ve hatta tüm
izleyicilerin ruh sağlığı üzerinde tahribat yaptığı söyleniyor.
Büyük bir çoğunluk, bu görüntülerin ekrana yansımasını
istemiyor.
Kimbilir belki de haklılar.
Ben ise bir miktar farklı düşünüyorum.
Ruhlarımız sıkılsa bile, ben bu görüntülerin ekranlardan evlerimize
gelmesinin daha doğru olduğu inancındayım.
Bir yerlerde çocuklar, kadınlar, siviller ölürken ‘‘ruh sağlığımız
bozulmasın’’ diye bunu görmezden mi geleceğiz?..
Sonra da bunu ‘‘sorumlu gazetecilik’’ diye mi sunacağız?..
Ülkemizi karamsarlığa sokmaya sonuna kadar karşıyız, ama başka
insanların ıstıraplarına karşı kafamızı kuma sokarak ruh sağlımızı
koruyabileceğimize inanmıyorum. Bunu geçtiğimiz hafta Kanal D
Haber'in toplantısında tartıştık. Amerikan ordusunun sivillere
karşı yaptığı saldırılarda özellikle çocukların içine düştüğü
durumu gösteren ‘‘müthiş’’ görüntüler vardı.
Bunu yayınlayıp yayınlamamayı tartıştık. Görüntüler rahatsız
ediciydi, ama ortada bir insanlık suçu vardı. Bu suçu saklayarak
suça ortak mı olmalıydık?
Bu görüntüleri yayınlamamayı öneren arkadaşlarıma şu soruyu
sordum:
‘‘Arkadaşlar, bunlar sizin çocuklarınıza yapılsaydı dünyanın bunu
bilmesini mi isterdiniz, yoksa gizli kalmasını mı?’’
Görüntüleri yayınladık.
Bekir Coşkun bu yayını ‘‘cesaret örneği’’ olarak yorumladı.
‘‘İğrençti’’ diyenler de...
Evet iğrençti.
Ama savaşın nasıl bir iğrençlik olduğunu gelecek nesillere ancak
böyle aktarabiliriz.
Uydu görüntüleriyle, uzaktan çekilmiş bombalamalarla değil.
O bombaların düştüğü yerde insanlar var.
Haber insanın olduğu yerdedir...
HANGİSİ SORUMLU GAZETECİLİK: SAVAŞ GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLAMAK MI... YOKSA?
Fatih Altaylı bir soru attı ortaya: Savaşı saklamak suç ortaklığı mı? Savaşta yaralanan insanları özelllikle çocukların içinde bulunduğu durumu göz önüne sermek bir gazetecinin görevi mi değil mi?
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin