ERTUĞRUL ÖZKÖK: YUH OLSUN GÜCÜ SADECE NAMUSLU VE YETENEKLİ SANATÇISINA İŞLEYEN BU SİSTEME

Ertuğrul Özkök, iki gün önce The Ritz Carlton Otel'de Cem Yılmaz ve Abdüllatif Şener'in "GORA" filmiyle ilgili yaptığı basın toplantısını yazdı ve sadece sanatçıdan hesap soran bir devlet olmaz dedi.

Google Haberlere Abone ol
ERTUĞRUL ÖZKÖK: YUH OLSUN GÜCÜ SADECE NAMUSLU VE YETENEKLİ SANATÇISINA İŞLEYEN BU SİSTEME

Ertuğrul ÖZKÖK
Yüz karasının fotoğrafı

ÖNCEKİ gün Cem Yılmaz’la Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’i yan yana gösteren fotoğraf size bir şey dedi mi?

Bana dedi. O, bir ülkenin, bir devletin yüz karasının fotoğrafıdır.

Yanlış anlamayın.

Yüz karası olan Cem Yılmaz ile Abdüllatif Şener değil.

Tam aksine onlar kendi açılarından ’yüz akı’ bir iş yapıyorlar.

Ama fotoğraf yüz karası.

Onlar için değil. Bizler, bu ülke, bu devlet için yüz karası.

* * *

İzlemeyenler için olayı hatırlatayım.

Cem Yılmaz, Uzan Grubu adına ‘G.O.R.A’ adlı bir film yaptı.

Ancak Uzanlar’ın şirketlerine el konunca, bu filmin hakları da TMSF’ye geçti.

Film aylardır vizyona çıkamıyor.

Sonunda Cem Yılmaz ve Beşiktaş Kültür Merkezi bu filmin haklarını almak için TMSF ile bir anlaşma yaptı.

Yılmaz ve BKM, TMSF’ye 2 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Üstelik filmin televizyon hakları da TMSF’de kaldı.

* * *

Gelin şimdi bu fotoğrafa bir daha bakalım.

Bir ülke, bir devlet düşünün.

Beş on bankacısı devletin 20-30 milyar dolarının üzerine oturmuş.

Parayı ödemiyorlar. Anlaşma yapmıyorlar.

Yapanı da güya para ödüyor.

Komik birtakım meblağlarla, 15 yıllık sürelerle güya anlaşıyorlar.

Sözde TMSF ve BDDK’nın elinde bulunan malları herkesin gözüne baka baka kaçırıyorlar.

Bu paraları ödemedikleri gibi, inanılmaz bir arsızlıkla 40 metrelik teknelerinde hálá partiler vermeye devam ediyorlar.

* * *

Villalar, köşkler, yatlar, katlar hálá yerinde. Hálá işlerinin başındalar.

Hálá gittikleri restoranlarda, VIP salonlarında devlet büyüğü muamelesi görüyorlar.

Üstelik çoğunun elinde bir medya kuruluşu var ve Uzanlar’la birlikte bittiğini sandığımız şantajcılığı yeniden hortlatıyorlar.

Öte yanda ise bir sanatçı, batan bankanın şirketindeki filmini kurtarmak için TMSF ile 2 milyon dolarlık anlaşma yapıyor.

Kameraların karşısına geçiyor.

Yanına başbakan yardımcısı oturuyor.

Sanatçı mutlu. Filmini kurtarmış.

Başbakan yardımcısı mutlu. Devletin, milletin iki milyon dolarını kurtarmış.

Bu, TMSF’nin göğsünü gere gere halka duyurduğu ilk anlaşma.

* * *

Ben, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bir Cem Yılmaz fanatiğiyim.

Ona sevgim bir kat daha arttı.

Sanatçılar topluma kötü örnek mi oluyor diyordunuz? İşte size iyi, hem de çok iyi bir örnek.

Bir vatandaşlık bilgisi dersi. Hal ve gidiş dersinden yıldızlı pekiyi.

Başbakan yardımcısına da helal olsun.

Milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza atan bir başbakan yardımcısı 2 milyon dolarlık bir anlaşma için ülkesinin sanatçısıyla masaya oturuyor.

Bu fotoğraf sanatçı için, onun yanındaki başbakan yardımcısı için, BKM için, çocuklarına miras bırakacakları bir ’yüz akı belgesi’dir.

Bir vatandaşlık bonservisidir.

Onlar öyle. Ama ya biz? Bu hepimizin yüz karası değil mi?

Yüzsüz hortumcudan beş kuruşunu tahsil edemeyen bu ülke, bu sistem, alnının teriyle, zekásının gücüyle, esprisinin gücüyle çalışan bir insandan 2 milyon dolarını tahsil ediyor.

* * *

Bir kere daha helal olsun Cem Yılmaz’a...

Bir kere daha helal olsun Sayın Bakan’a.

Ama yuh olsun bu devlete.

Yuh olsun bunun hesabını sonuna kadar soramayan bu basına.

Yuh olsun, gücü sadece namuslu ve yetenekli sanatçısına işleyebilen bu sisteme.

Hepimize yuh olsun...

* * *

Názım, ‘Sen mutluluğun resmini çizebilir misin’ diyordu.

Hayır çizemeyiz.

Ya ‘yüz karasının fotoğrafı’...

Çekmeye bile gerek yok. Alın işte önünüzde...


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin