Dünyada kıyamet kopuyor…
Milyonlar sokaklarda.
Bir yanda soykırım kurbanı Yahudiler için kipa takarak konuşurken ağlayan Almanya Başbakanı Friedrich Merz, ahlaksızca ülkesindeki Gazze için yapılan gösterileri yasaklıyor. Diğer yanda İsrail’in 355 kurşunla katlettiği 6 yaşındaki Hind Rajab’ı anmak için düzenlenen The Voice of Hind Rajab gösterisinde katılımcılar gözyaşlarına boğuluyor.
Konserlerde Filistin bayrağı açıp “Free Palestine” diye bağırıp, konser dinleyicilerine bu sloganı attırmayan şarkıcı yok neredeyse.
Dünyayı yönetenler, Merz örneğinde olduğu gibi bir ahlaki ve vicdani çöküş içerisinde. Yönetimlerdeki bu çürümenin tersine Batı kamuoyu ayakta. Özellikle de müzik ve eğlence sektöründe, sanat dünyasında, akademi çevrelerinde artık Gazze için İsrail’i soykırımla suçlamayan kalmadı desek yeri.
İnsanlık için güneş sanki Batı’dan doğuyor.
Bizde ise müzik ve eğlence sektörüne, sanat ve akademi dünyasına egemen olan muhalif isimlerin çoğunluğu ile ünlüler rezilce bir suskunluk içinde. Daha arsız olanlar ise “Bize ne Gazze’den, onu Araplar düşünsün” diyebiliyorlar.
Gözlerimizin önünde gerçekleşen soykırımı Bazı Arap ülkelerinin liderleri kınamıyor diye gerekçelendiriyorlar bu vicdansızlıklarını. Gazze için yalnızca ülkemizin muhafazakârları ve az da olsa namuslu sol kesimleri sokaklara çıkıyorlar.
Bir ülkede katliam ve soykırım varsa, zulme uğrayanın kimliği, dini, mezhebi, etnisitesi ve siyasi fikri önemli midir? Kim olursanız olun. Hangi görüşten, hangi siyasi kimlikten ya da etnisiteden; farketmez. Tavrınızın insanlıktan, ezilenden yana olması gerekmez mi?
İşte bu yüzden yukarıda başlığa çıkardığım iki isim; Piyanist-Kompozitör Fazıl Say ile Sanatçı Cem Adrian, bataklığın içinde açan iki çiçek gibi parlıyorlar. Adeta korkunç ve ahlaksızca bir suskunluğa gömülen bu muhalif kesimler için umudun simgesi oluyorlar.
İki yıl önce, 2023 yılının Ekim ayında, soğuktan titreyerek Kuruçeşme Arena’da Cem Adrian’ı izlemeye gitmiş ve onun bir şarkısında sürekli Gazze ismini telaffuz ettiğini görmüştüm. Çekingendi, tepki alır mıyım endişesi taşıyordu ama izleyenlerden alkış gelince rahatladı. Daha sonra açıklamalar da yapmaya başladı.
Son yaptığı paylaşımlar ise insanlık için bir çığlıktı.
Acıyı tokat gibi suratımıza çarpan, bakılması zor görsellerin üstüne şu satırları yazmıştı:
“Şu vahşeti... Şu SOYKIRIMI durdurmayan her devlet, buna seyirci kalan her millet artık bu azabın bir parçasıdır. Medeniyet, uygarlık vs. hepsi yalan dolan... Gözümüzün önünde, canlı yayınlarda insanlık ve umut katlediliyor... Sessiz kalanlar, o büyük güçler, büyük insanlar... Geleceğe nasıl hesap verecekler. Verecekler mi. Sözlerin, seslerin, nefeslerin bittiği yerdeyiz. Gazze... Filistin. Artık koskocaman bir mezarlık.”
Fazıl Say’ı yine herkes tanıyor siyasi görüşleriyle. Üstelik bir hayli sert bir muhalif kimlikle.
O da iki yıl öncesinden başlamıştı paylaşımlarına:
“Gazze’deki yaşlı bir adamın elinde şunlar yazıyordu:
Suyuma el koy, evimi yık, işimi elimden al, toprağımı çal, babamı hapse at, annemi öldür, ülkemi bombala, hepimizi aç bırak, hepimizi aşağıla, ama yine de ben suçlu olayım, neden mi: Çünkü bir roketle karşılık verdim."
Ve önceki gün attığı tweetlerde müzik dünyasına çok kuvvetli sözlerle “Sessiz kalmayın” çağrısında bulunuyor ve onlara “Kendinize gelin…İnsan olun!!! Lütfen! Lütfen!” diye sesleniyor:
“Batı ülkelerindeki başlıca klasik müzik kurumları o derece İsrail yanlısı ki bu benim için utanılacak bir durumdur. Çok yalnız hissettiğim bir ortamdayım, müzik tayarken, duyguları paylaşırken bile... Öylesine ki, öyle manipüle ki, Filistin destekçilerini ‘antisemitizm’ ile suçlayan, çirkinleşmiş bir haldeler. Utanç duyacaklar. Huzurla uyuyamayacaklar. Gazze’de yapılan bir SOYKIRIMDIR. NOKTA! Biz bu cinayete sessiz kalmamalıyız meslektaşlarım! Kendinize gelin müzik dünyası! İnsan olun!!! Lütfen… Lütfen… Bu çaresizliğe, haksızlığın bu kadarına sessiz kalmayın! Şimdi istediğiniz kadar konserimi iptal edebilirsiniz. Ben onurumla yaşamak istiyorum kalan ömrümü, siz istediğiniz konseri çalın, içinize siniyorsa!”
Önceki gün yazmıştım, meslektaşı, kendisi de bir Yahudi olan ünlü orkestra şefi Ilan Volkov, Londra’daki konserinde İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısına isyan etmiş ve meydan okumuştu:
“Yüreğimde büyük bir acı yaşıyorum ve artık sessiz kalamam. Binlerce masum Filistinli öldürülüyor, hastanesiz, okulsuz, bir sonraki öğünün ne zaman olacağını bilmeden defalarca yerinden ediliyor. Artık İsrail’de sahne almayacağım.”
Evet, Fazıl Say ve Cem Adrian insanlık vicdanının yüz akıdır. Sanat, eğlence ve müzik dünyasındaki muhaliflerin o korkunç ve iki yüzlü omertasında geleceğe imza atan umudun simgesi iki isim.