Seni tanıyoruz ama yine de bilgin olsun Ekrem Bey; Kıbrıs satılık değil! Türkiye de Venezuela değil!

Başında bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde örgüt kurarak yolsuzluk, rüşvet ve irtikap yoluyla yüz milyarlarca lira çaldığı iddiasıyla tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, kontrolü altında ama nerede depolandığı bilinmeyen parasının gücüyle CHP’yi yönetmeye devam ederken, bir yandan da Batı’ya “Türkiye’ye müdahale edip beni kurtarırsanız sizin her dediğinizi yaparım” mesajları veriyor.

Geçen günkü paylaşımlarından birinde de Venezuela’da diktatörlükten(!) demokrasiye adil ve barışçı bir geçişi sağlamak için gösterdiği çabaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü verilen Vente Venezuela adlı muhalif partinin lideri Maria Corina Machado’yı “İçten duygularıyla” kutladı ve şöyle yazdı:

“Bugün Maria Corina Machado’nun ödülle taçlandırılan mücadelesi, yarının özgür ve demokratik toplumlarının teminatıdır. Türkiye’de de bizler aynı inanç ve kararlılıkla adalet, özgürlük ve demokrasi mücadelesini sürdürüyoruz. Bu ödül, her coğrafyada demokrasiye inananlara verilmiş bir cesaret ve dayanışma mesajıdır.”

SOYKIRIMCIYA “ÜLKEMİ İŞGAL ET” ÇAĞRISI YAPANA DESTEK

Oysa aynı Maria, ABD’yeVenezuela’yı bombalayın da Maduro’dan kurtulalım” diye yalvarıyor, Trump ve Netenyahu’yu ülkesini işgal etmeye davet ediyordu.

Evet, bununla da kalmayıp ABD’nin yaptırımlarını ve Trump’ın Venezuela açıklarındaki sivil botları vurup içindekileri katletmesini destekleyen Maria Corina Machado adlı bu siyasetçi görünümlü satılık kevaşe, Ekrem İmamoğlu’nun övgülerine mazhar oldu.

Obama’ya da Başkan olur olmaz Nobel Barış Ödülü veren komite onun dünyayı kan gölüne çevirmesinden dolayı epey zor durumda kalmıştı malum. Şimdi soykırımcı Netenyahu’yu ülkesini işgale davet eden bu paçoz ile ilgili olağanüstü toplanacakmış. Ödülü geri alırlarsa itibarlarını kurtarırlar belki.

Peki, İmamoğlu’nun bu paylaşımının ardından ne oldu dersiniz?

CHP BATI’YA “TÜRKİYE’Yİ İŞGAL EDİP BİZİ ERDOĞAN’DAN KURTARIN” DERSE…

Kendisinin sosyal medya ekibinden ve “Akademisyen” olarak adlandırılan CHP’li Emrah Gülsunar “Diktatörlüğü devirmek için yabancı ülkelerden yardım istemek meşru mudur” diye anket yaptı X hesabı üzerinden.

Ne tesadüf değil mi?

Emrah Gülsunar’ın bu anketine MEŞRUDUR diye yanıt verenlerin oranı YÜZDE 66…

Tahminimde yanılmadım. Çünkü bu cenahta sadece ülkesini değil, kendisini de satacak kadar şerefsiz mevcut.

Ekrem İmamoğlu ile Maria Corina Machado tam TENCERE-KAPAK misali birbirine benzemekte.

Önce ülkendeki demokratik rejimin adını “Diktatörlük” olarak koy, sonra da dışarıdan müdahale iste.

Sebep?

“Ben yıllardır seçim kazanamıyorum.”

Başka?

“Hırsızlık yaptım diye beni tutukladılar.”

Eee?

“Siz işgal edin, beni serbest bırakıp başa getirin sonra her istediğinizi yaparım. Ne isterseniz veririm.”

YPG mi?

“Hiç problem değil. Devlet kursunlar isterlerse, hiç karışmam. Afrin’den, Cerablus’tan da hemencecik çekilirim. Suriye de bölünebilir.”

Kıbrıs mı?

“Ben Kıbrıs’ta okudum. Hem de Amerikan Üniversitesi Southeastern’ün Girne’deki apartmanında. Orayı iyi bilirim. Çok futbol oynamışlığım vardır, hatta bir takım kurmuştuk. Arkadaşlarla aynı evde kalıp kuru fasulye yapıyorduk. Pastırmalı kuru fasulyeyi ilk kez orada yemiştim. Sonra babamla amcam beni İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin İngilizce İşletme şeyine yatay geçirttiler. Oradan mezun oldum ama diplomamı iptal ettiler. Meğer üniversite kütüğüne geldiğim okul olarak YÖK’ün tanımadığı Girne’deki apartmanı değil, Yakın Doğu Üniversitesi yazdırtılmış. Bir de puanlarım tutmuyormuş. Neyse Kıbrıs’ın bende müstesna bir yeri var kısaca. Federasyon mu olacak olsun. Zaten bizim Akdeniz’de ne işimiz var? İsrailli dostlarımız Hidrokarbon çıkarır Rum dostlarımızla, biz de onlardan satın alırız.”

KIBRIS TÜRK HALKININ KADERİ TÜRKİYE’NİN KADERİYLE ORTAK

Yukarıdaki sözler tabii ki Ekrem İmamoğlu tarafından yazılmadı ama bu satırları kendisinin önceki gün KKTC’deki seçimlerle ilgili yaptığı “Açıklama” sının ALT METNİ olarak okuyabilirsiniz.

Orada Rumların hakimiyetine girmeyi Avrupa Birliği’ne giriş yolu olarak görenlerin partisi olan CTP’yi (Cumhuriyetçi Türk Partisi) destekliyorlar malum kendileri. CTP’nin kazanma ihtimalini desteklemenin Batı’nın ne kadar hoşuna gideceğini biliyor bu yüzden aşağıdaki satırları yazarken:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti benim hayatımda özel bir yere sahip. Üniversite yıllarımda orada yaşadım. Bugün de aynı inançla söylüyorum: Kıbrıs Türkleri kendi kaderini tayin etme gücüne sahip. Kurulur kurulmaz egemenliğini tanıdığımız KKTC’nin halkının iradesine saygı duymak, sadece bir diplomatik gereklilik değil, kardeşlik borcumuz. Kıbrıs’taki tarafların yeniden barış görüşmeleri yaptığı bu kritik dönemde, KKTC’nin geleceğini belirleyecek seçim sürecinin huzur ve demokratik olgunluk içinde geçmesini diliyorum.”

Yemezler Ekrem İmamoğlu.

HEYKELİNİ DİKTİĞİN MAKARİOS VE FAŞİST ÇETELERİ UNUTMADIK SEN UNUTSAN DA

Senin kalibrenle yazamayacağın çok belli olan bu tarz diplomatik söylem ambalajıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için “Kendi kaderini tayin, geleceğini kendi belirlemesi, kardeşlik” benzeri gibi yaldızlı ve oynak laflarla ülkelerini Rumlara ve İsrail’e altın tepside sunacak şerefsizlere fırsat vermek, senin gibiler için normal olabilir.

Kıta sahanlığımız, Mavi Vatan, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarındaki haklarımız, Libya ve oradaki vatansever Kıbrıs Türklerinin varlığı senin için bir şey ifade etmeyebilir. Beylikdüzü’ne heykelini diktiğin Makarios’un göz yummasıyla Grivas’ın emrindeki faşist EOKA çetelerinin katlettiği Kıbrıslı kardeşlerimiz de. Onları bu zulümden kurtarmak için GARANTÖR DEVLET sıfatıyla yaptığımız BARIŞ HAREKÂTI sonrasında ABD’nin ve Batı’nın yaptırımlarına nasıl göğüs gerdiğimizin de senin sokma akıllı hafızanda yeri olmayabilir.

Ama yavru vatan ve anavatanın yılmaz bekçileri buna izin vermez.

Çünkü Kıbrıs Türk halkının kaderi Türkiye’nin kaderiyle ortak.

Kısaca Ekrem Bey, bilgin olsun diye söylüyorum:

Kıbrıs satılık değil.

Türkiye de Venezuela değil.

Sen bırak sana fazla büyük gelen bu işlerle ilgilenmeyi de savunmanı hazırla yavaştan.

Çünkü geliyor gelmekte olan.