Oval Ofis'te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ağırlarken konuşan ve bir ara sözü Joe Biden’a karşı kaybettiği 2020 seçimlerine getiren ABD Başkanı Donald Trump, bu seçimi "hileli seçim" olarak nitelendirerek Erdoğan’ı işaret etti ve "O bu hileli seçimi herkesten daha iyi bilir" dedi.
Sosyal medyadaki bazı troll hesaplar ve muhalif medya ise Trump'ın bu sözlerini çarpıtarak algı operasyonuna girişti.
“Trump Erdoğan’ın hileli seçim yaptığını ima etti” demeye getirdiler.
Trump’ın kastettiği kendi ülkesindeki seçimlerdi tabii ki. Her ülkenin devlet başkanının bu seçimleri izlediğini biliyordu ve bu yüzden “Erdoğan da bu yaşadıklarımızı bilir” anlamında bir söz söyledi.
Ama ben buna bir şey ilave edeyim.
Doğrudur.
ERDOĞAN HİLELİ SEÇİM NASIL YAPILIR YAŞAYARAK ÖĞRENDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim ülkemizde de hileli seçim nasıl yapılır, seçimler yargı eliyle nasıl dizayn edilir çok iyi biliyor. Bunu yaşayarak gördü, öğrendi. Bu kadar yıl iktidarda kaldıktan sonra FETÖ’cü şerefsizlerle iş birliği yapan çakalların, yargıdaki CHP’li unsurların ne haltlar karıştırabileceğini, hilenin ve sahtekârlığın karşısında nasıl eli kolu bağlı kaldığını 31 Mart 2019 yerel seçimlerini kaybederek idrak etti.
Nasıl olduğunu biraz hatırlayalım mı?
HER ŞEY SEÇİM ÖNCESİ EKONOMİK SABOTAJLA BAŞLADI
31 Mart 2019 yerel seçimlerine giderken, özellikle İstanbul merkezli müthiş bir ekonomik sabotaj yapıldı. Halciler, toptancılar, pazar mafyası ve marketlerin ortak organizasyonuyla müthiş bir algı operasyonu başlatıldı. Domates, patates ve soğan aniden piyasadan silindi.
Ekrem İmamoğlu’nun kazanması isteniyordu ve tüm merkezler, güç odakları, ihanet şebekeleri harekete geçmişti.
İktidarda ise bir rehavet vardı.
31 MART 2019 SEÇİM GECESİ İLK AÇIKLAMA
31 Mart 2019 seçim gecesi sandıklar açıldı ve görünen oydu ki AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım kazanmıştı. Nitekim Yıldırım da bu açıklamayı yaptı ve Kavacık’taki ofisine geçti.
Oysa durum söylendiği gibi değildi. Sonuçlar farklı çıktı ertesi sabah.
Ekrem İmamoğlu 4 milyon 171 bin 126 oy almış, Binali Yıldırım’ın oyu ise 4 milyon 149 bin 667 olmuştu.
Ancak aradaki fark 21 bin 459 gibi çok küçük bir rakamdı.
Üstelik inanılmaz şaibeler vardı. Pek çok yasa dışı işlem ve sahtekârlık tespit edilmişti.
BU ŞAİBELERLE SANDIKLARIN TAMAMEN YENİDEN SAYILMASI GEREKİRDİ AMA…
Hemen sıralayalım, neler olmuştu:
-Yasa gereği oy kullanamayacak 2 bin 308 kısıtlı kişiye oy kullandırtılmıştı.
-Seçmen kayıtlarındaki 1229 ölü adına birileri tarafından oy kullanılmıştı ve bu oyların tamamı Ekrem İmamoğlu’na verilmişti.
-Cezaevinde bulunan bazı seçmenlerin iki farklı yerde seçmen kaydının bulunması ve onlar adına oy kullanılması.
-Kayıp oy pusulaları.
-57 sandıktan oy sayım döküm cetveli çıkmadı. Dahası mühürsüz ve imzasız oy sayım döküm cetvelleri bulundu. Bu şekilde toplam 8 bin 848 oy sayım ve döküm cetvelinde usulsüzlük tespit edildi.
-CHP lehine geçerli sayılan ancak usulüne uygun bir sayımda geçersiz olması gereken 35 bin oy tespit edildi.
-Toplam 31 bin 280 sandık başkanının 6 bin 539’u kamu görevlisi olmayanların arasından seçildi yasa dışı olarak. Ve yine 31 bin 280 sandık kurulunun memur olması gereken 13 bin 84 üyesinin kamu görevlisi olmayanlar arasından belirlendiği anlaşıldı. Kısacası YSK açısından her şey bir rezalete işaret etmekteydi.
-Oy kullanan seçmen sayısıyla tutanaklara işlenen oy sayılarının eşit olması gerekiyordu ama ilginçtir 12 bin 410 sandıkta eşitliğin sağlanamamıştı.
-10 bin 418 sandıkta eksik oy pusulası, bin 992 sandıkta ise fazla oy pusulasının bulunduğu tespit edilmişti.
EKREM İMAMOĞLU’NUN BASIN TOPLANTISINDAKİ KORKUSU
Bu sebeplerle AK Parti İstanbul’daki tüm sandıklarda oyların tamamının yeniden sayılmasını istiyordu ve doğal olarak çok haklıydı. Bu kadar hile hurda ve şaibenin diğer sandıklarda olmayacağının hiçbir garantisi yoktu.
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’daki oyların tamamının sayılmasından ne kadar korktuğunu, yaptığı basın toplantısında gördük. İbretlik bir sahneydi. Elinde minicik kalan mendille basın toplantısı esnasında ter içinde kalan suratının her tarafını silen Ekrem İmamoğlu, bir hesap makinesiyle aklınca İstanbul’daki oyların tamamının sayılmasının haftalar, hatta aylar alabileceğini ileri sürerek kamuoyunu yanıltıp korkutmaya çalışmaktaydı.
Oysa 3 günden fazla sürmeyeceğini herkes çok iyi biliyordu.
Bu arada Şile, Ataşehir, Gaziosmanpaşa, Fatih, Bayrampaşa, Beykoz ve Çatalca ilçeleri seçim kurulları, oyların yeniden sayımına ve geçersiz oyların gözden geçirilmesine ilişkin karar vermişti. Bazı ilçelerde de sandıklar yeniden açılmış ve geçersiz oylar sayılmaya başlanmıştı. Bu durumun İstanbul’un tüm ilçelerine yayılacağı anlaşıldığında CHP panikledi ve yargı vesayetindeki gücünden istifade ederek farklı bir atak başlattı.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDE OLAĞAN BİR GÜNÜN OLAĞANÜSTÜ AKŞAMI
O gün, yani 2 Nisan günü, aralarında Hâkim Müberra Gürdal’ın olduğu İl Seçim Kurulu’ndaki üç hâkim, her zamanki gibi mesainin bitiminde Çağlayan Adliyesi’nden ayrıldılar ve evlerine gittiler. Sonrasında bu hâkimler kimler tarafından çağrıldıysa bilinmiyor, akşam karardıktan sonra; saat 20.10’da yeniden adliye binasındaki İl Seçim Bürosu’na geri döndüler. Ne tesadüftür, onlardan 5 dakika sonra CHP'li Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP milletvekilleri İbrahim Kaboğlu ve Bülent Tezcan adliyeden içeri girip doğruca İl Seçim Bürosu'na gittiler.
Ellerinde İstanbul’da yapılacak tüm seçimlerin durdurulmasına yönelik itiraz dilekçesi vardı.
CHP heyeti yaklaşık 15-20 dakika sonra dışarıya çıktıklarında basının önüne çıkarak Müberra Gürdal ve diğer iki hâkimin imzasıyla verilen kararı; OYLARIN SAYIMININ DURDURULMASI KARARINI açıkladılar.
HÂKİME HANIM VERDİ KARARI OLDU EMEKLİ
AK Parti iktidarını “Yargıya iktidarın gücüyle baskı kuruyorsunuz" ithamına maruz bırakan CHP heyeti, CHP’nin yargıdaki vesayeti sayesinde istedikleri kararı almayı başarmışlardı.
Hâkim Müberra Gürdal çok ilginçtir hemen ertesi gün emeklilik dilekçesini vererek emekli oldu. Herhalde İYİ BİR EMEKLİ İKRAMİYESİ eline geçmiştir değil mi?
Canan Kaftancıoğlu şimdi pişman mıdır acaba Ekrem İmamoğlu gibi bir figürü ülkenin ve CHP’nin başına bela ettiği için?
Sonuçta bir sürü karmaşık sürecin ardından toplam oyların sadece yüzde 10’una tekabül eden kısmında; yani geçersiz sayılan 321 bini için yeniden sayıma gidildi.
OYLARIN TAMAMI YENİDEN SAYILSAYDI BİNALİ YILDIRIM 213 BİN OY FARKIYLA KAZANACAKTI
Sonuçta fark 21 bin 459’dan 13 bin 729’a kadar geriledi.
Geçersiz oyların sayısı ise 321 binden 315 bine düştü.
AK Parti adayı Binali Yıldırım, sandıklarda CHP-FETÖ iş birliğiyle yapılan HIRSIZLIK ve HİLE yüzünden, oyların tamamı sayılmamış olsa bile sadece 13 bin 729 oy farkıyla seçimi kaybetmiş kabul edildi.
Düşünün 321 bin oyun yeniden sayımında Ekrem İmamoğlu’na verilen hileli oylar ve usulsüzlükler yüzünden oylar 7 bin 730 azalıyorsa toplam oy kullanan 8 milyon 866 bin 620 seçmenin oyundaki fark kimbilir ne çıkacaktı?
Kabaca bir hesap yapalım.
8 milyon 866 bini 321 bine böldüğümüzde 27,61 katsayısı çıkar. Bu rakamı 321 bin geçersiz oyda eksilen 7 bin 730 oy ile çarptığımızda karşımıza 213 bin 348 gibi bir rakam çıkıyor. İşte Ekrem İmamoğlu ve CHP’liler bu sonucun çıkacağını çok iyi biliyorlardı ve oyların tamamının sayılmasını engelleyerek böyle bir sonucu engellediler. Hileyle, yargıdaki CHP vesayetinin gücüyle, FETÖ’nün desteğiyle.
ERDOĞAN HİLELİ SEÇİMİ BU YÜZDEN İYİ BİLİR ÇÜNKÜ GÖZÜNÜN ÖNÜNDE SEÇİM KAYBETTİ
İşte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zamanında müdahil olamadığı, yargıya saygı gösterdiği için kaybettiği bu seçimin nasıl hileli ve sahtekarca olduğunu çok iyi öğrendi o sırada.
Trump 31 Mart 2019 yerel seçimini kastetmedi kuşkusuz ama Erdoğan bu anlamda Türkiye’deki HİLELİ SEÇİMLERİ de çok iyi bilir.
YÖK’ün tanımadığı bir merdiven altı Kıbrıs okulundan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme bölümüne sahte evraklarla, yasa dışı ve usulsüz olarak yatay geçiş yaptığı tespit edildiği için diploması iptal edilen Ekrem İmamoğlu ta o zaman kendisinde ne CEVHERLER bulunduğunun fragmanını oynatmıştı bize.
TÜM BUNLARDAN MAHKEME SALONUNDA STREPTEASE YAPARAK KURTULAMAZ
Şimdi cezaevinde ve İBB’de iç edilen milyarlarca doların hesabı soruluyor kendisine.
Tabii bir de CHP Kurultayı’ndaki delege satın almaları…
Tüm bunların altından mahkeme salonlarında ceket ve kravat çıkarıp streptease yaparak kurtulacağını sanıyorsa aldanıyor.