Akıllı saatler, birçok kişi için yalnızca zamanı göstermekten fazlasını yapıyor. Adım sayıyor, uyku izliyor, nabız ölçüyor, hatta stres düzeyini takip ediyor.
Ancak bu küçük cihazları sürekli bilekte tutmak, uzmanlara göre hem zihinsel yorgunluğa hem de fark edilmeden oluşan sosyal kopukluklara zemin hazırlıyor.
Dijital davranış araştırmacısı Serge Eliseeff, “Teknolojiyi fayda için kullanın ama hayatın merkezine koymayın,” uyarısında bulunuyor.
BU SAATLERDE SAKIN TAKMAYIN
1. Yemek Anları (12:00 / 18:00 civarı)
Yemek yerken bildirim almak ya da saatin titreşimini hissetmek, yemeğe ve sohbete odaklanmayı zorlaştırıyor. O anı yaşamak için bilek serbest bırakılmalı.
2. Akşam Dinlenmesi (19:00 – 21:00 arası)
Günün sonunda zihin gevşemeye çalışırken bilekteki cihazın hala aktif olması, dinlenme sürecini gölgeleyebiliyor. Bileğin boşta kalması, beyne 'rahatlama zamanı' sinyali veriyor.

3. Uyku Öncesi (En az 30 dakika önce)
EMF maruziyeti, mavi ışık, mikro titreşimlerin hepsi, derin uykuya geçişi geciktirebiliyor. Uyku takibi yapmak yerine uykuyu yaşamak öneriliyor.
4. Sosyal Anlarda
Aile masasında, arkadaş sohbetinde ya da partnerle geçirilen vakitte saate göz atmak bile, iletişimin doğal akışını kesebiliyor.
SAĞLIKLI AKILLI SAAT KULLANIMI İÇİN DİKKAT
Serge Eliseeff, akıllı saat kullanımında dengeyi tavsiye ediyor. Önerdiği modele göre:
* Sabah erken saatlerde egzersiz sırasında saat kullanılmalı,
* Uyandıktan sonra kısa süreyle veriler kontrol edilmeli,
* Gün içi çalışma saatlerinde ise hareket hatırlatıcılar açık tutulabilir. Ancak yemek, uyku ve sosyalleşme gibi anlar, “dijital molalar” için ayrılmalı.
Her tatlıya koyuluyor ama kalp krizine adım adım götürüyorYaşam