UMUR TALU: Wall Street Journal’da açıkça
“Yahudi düşmanı” olarak anılmadım. Adım da geçmedi. Ama kastedilen
yazı benimdi. Yazar, nüansa dikkat etmeye çalışmış, “Yahudi”
demediğimi fark etmiş, “Guess what?” diyerek o sözcüğü kendisi
koymuştu. Aslında “etnik köken” bile dememiş, sadece “köken”
yazmıştım. Bugünkü yazımda bu ayrıntılar mevcut.
Büyükelçi Edelman’la bunun için niye görüşeceğim ki. Ben onun
zihniyet dünyası hakkındaki bilgilerimi yazdım, o ise “istismar”a
başvurarak ve “anti-semitizm”le bağlantı kurdurarak böyle yazdırdı.
Ben de ne düşündüğümü yazmaya devam ediyorum. Zaten, eminim, benim
anti-semit olmadığımı anlayacak kadar zekidir. Sanırım, umarım. Ama
bu kötü kavramın arkasına sığınıp herkesi o torbaya doldurarak
kurnazlık ve kara propaganda yapıyor.
Wall Street journal’a tekzip göndermeme gerek yok. Onlar okumasa bile, yazabiliyorum zaten. Eminim Büyükelçi de çevirttiriyor, Pollock’a bile ulaşıyordur.
Kötü bir tepki almadım. Pollock ve Elçi’nin dostları dahil, zaten benim anti-semit olmadığımı, kendi zihin dünyamda olamayacağımı bilir. Okur tepkileri ise, zaten ne yazdığımı, niçin yazdığımı bilerek, anlayarak düşüncelerini paylaşanlar. Benim asıl şaşırdığım, hiç bir Amerikalının burnunun kanamadığı Türkiye’yi “zehirli, Nazi gibi, Goebbels bile bu kadarını kaba, ham bulurdu” diye aşağılayan ve tehdit eden birine, hak ettiği tepkinin Türkiye medyasında pek verilmemiş olması.