'Senin kameran benim silahımdan daha tehlikeli!'

Cumhuriyet Haber Koordinatörü Ayşe Yıldırım Haber Nöbeti için gittiği Diyarbakır'dan izlenimlerini yazdı.

Google Haberlere Abone ol
'Senin kameran benim silahımdan daha tehlikeli!'

Türkiye'nin çatışmalı bölgelerinde görev yapan meslektaşlarıyla dayanışmak ve "haber alma hakkını savunmak" için bir grup gazeteci 'Haber Nöbeti adıyla' girişim başlattı.



Haber Nöbeti için Diyarbakır'a gelen ilk grupta yer alan Cumhuriyet Gazetesi Haber Koordinatörü Ayşe Yıldırım, Diyarbakır'daki ilk izlenimini kaleme aldı. 



İşte Ayşe Yıldırım'ın "Senin kameran benim silahımdan daha tehlikeli" başlıklı yazısından bir bölüm:



Özel tim çekim yapan gazeteciyi durdurdu. “Gel bakalım böyle” deyip bir duvarın dibine çekti. “Tedirgin görünüyorsun” dedi gazeteciye. “Nasıl tedirgin olmayayım” diye yanıt verdi gazeteci: “Üstün cephanelik gibi. Her tarafında el bombası, elinde de kocaman bir silah var.”



Polis sert sert baktı, gözlerini kameraya dikti ve “Senin kameran benim silahımdan daha tehlikeli” diye konuştu.



Diyarbakır’da yaşanan bu olay tek başına bölgedeki durumu tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Türkiye gerçeği görmesin, duymasın, bilmesin...



Yazanlar, gösterenler yok mu? Elbette var. İşte onların da başı beladan kurtulmuyor. Gözaltılar ve tehditler Diyarbakır’daki gazeteciler için olağan hale gelmiş. Ama anlattıkları öyle resmi gözaltılar değil. Yüzleri maskeli, sivil kıyafetli, anlatan gazetecilerin deyişiyle “sadece ellerindeki silahın resmi olduğu” kişiler tarafından yapılan “korsan gözaltı”lar. Boş bir binanın içinde atılan dayaklar ve ölüm tehditleri.



Yine de çok fazla anlatmak istemiyorlar. “İnsanlar öldürülürken bizim yaşadıklarımız önemsiz” duygusu hâkim.



Bölge halkı gibi gazeteciler de umutsuz ve kırgın. Onları en çok yaralayan şeyi bir cümlede özetliyorlar: Burada olan burada kalıyor.



Yandaş medyaya da bir mesajları var: Attığınız nefret başlığının faturasını burada biz ödüyoruz.



Haber Nöbeti’nin ikinci gününde meslektaşlarımızın sahada neler yaşadığını da gözlerimizle gördük. Azadi televizyonuyla önceki gün yasağın kalktığı 9 mahalleyi görmek için Sur’a girdik. Sur’un ortasından geçen Gazi Caddesi’ne sıkı bir üst araması yapılmadan girmek imkânsız tabii polislerin ahretlik sorularını da yanıtlayacaksınız. Cadde boyunca dizili zırhlı araçlar, meşhur siyah Rangerlar, adım başı ellerinde otomatik silahlarıyla tam teçhizatlı özel harekât polisleri, mahalle başlarındaki demir bariyerlerinin yanında üzerine Türk bayrağı konulmuş siperler tam bir savaş görüntüsü sergiliyor.



Yazının tamamı için TIKLAYINIZ


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin