SELAHATTİN DUMAN OKAY GÖNENSİN´E TAKILDI: YENİ YÜZYIL EMİN ELLERDE

Vatan yazarı Selahattin Duman bugünkü yazısında, Yeni Yüzyıl´ın isim hakkını satın alan Okay Gönensin için, "Taze gazete patronu ya çok hevesleniyor bu işlere" diye yazdı. Peki ama neden....

Google Haberlere Abone ol
SELAHATTİN DUMAN OKAY GÖNENSİN´E TAKILDI: YENİ YÜZYIL EMİN ELLERDE

Yeni Yüzyıl gazetesi artık emin ellerde..



Geçen gün Yeni Yüzyıl gazetesinin sahibi Sayın Okay Gönensin ile oturuyorduk.. Ona, Vatan Gazetesinin Yönetim Kurulu Başkanı olarak medyanın içinde bulunduğu sıkıntıları anlatıyordum.. İyice dolmuşum.. "Hükümet neden bize bedava kâğıt vermiyor? Niye işletme masraflarını karşılamıyor? Bu kafada giderlerse basın özgürlüğü diye bir şey kalmayacak.." diye biraz serzenişte bulundum.. Sayın Okay Gönensin de hak verdi.. "Gazete sahipleri olarak bir şeyler yapmamız lazım.. Bir ara toplanalım.. Aydın Doğan da gelsin.. Cem Uzan da Karamehmet de.. Şu gidişatı aramızda bir konuşalım.." dedim..
Anlaştık..



Toplanacağız.. Gerekirse hükümete de haber vereceğiz.. Toplantıya iyilerinden bir iki bakan göndersinler, diye.. Meseleleri görüşüp tartışacağız.. Vakit kalırsa belki aramızda güreş bile tutarız.. Sayın Okay Gönensin hükümetle irtibat kurma işini üzerine aldı.. Daha doğrusu balıklama atladı mevzuya.. Taze gazete patronu ya! Çok hevesleniyor bu işlere.. "Kardeşim dur bakalım, dün bir bugün iki.. Sektörde senden eskiler var.." diye hizaya getirmek icap ederdi ama üzülmesin diye ses etmedim.. Hem Türkiye'nin Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ı yakından tanıyormuş.. "Tamam.." dedim.. "Sen söyle Tayyip Bey'e iki üç tane boşta gezen bakanını göndersin.. Yalnız Abdullah Gül beyi katmasın aralarına.."



Motivasyon sorunu


Böyle tembih ettim ama okur yazdıklarımdan Abdulah Gül ile aramda niza var sanmasın.. Kendisini hiç tanımam.. Karşılıklı oturup iki laf ermişliğimiz yoktur.. İtirazımın sebebi başka.. Abdullah Gül beyefendide benim anlayamadığım bir hal var.. Televizyondan gördüğüm kadarıyla daha önceleri de böyleydi, Dışişleri Bakanı olduktan sonra da bir cırtım değişmedi.. Sesi kendiliğinden ağlamaklı.. O ekranda konuşuyor diyelim.. Sesini öyle titretiyor, dudağını öyle büzüyor ki ağladı ağlayacak.. Yüz binlerce haneyi ölü evine çeviriyor.. Seyredenlerin gözleri dolu dolu. Sayın Bakan bir karar verin artık.. Ağlayacaksanız çıkın milletin huzuruna.. Höyküre höyküre ağlayın, içinizde biriken titreşimleri bir seferde boşaltın.. Siz de rahatlayın ahali de rahatlasın.. Millete ne diye eziyet ediyorsunuz.. İşte itirazımın sebebi bu.. Sayın Okay Gönensin gazete patronu olmasına rağmen durumu hemen kavradı ve "Ben gereğini yaparım sayın yönetim kurulu başkanım.." dedi..



Bu arada Sayın Okay Gönensin'in isim hakkını satın aldığı Yeni Yüzyıl için de bir iki şey söyleyeyim.. Yeni Yüzyıl bir döneme imzasını atmış gazetedir.. Aklımda kaldığı kadarıyla yirmi dört sayfaydı.. Yani iç içe geçmiş altı çift sayfadan oluştuğu için altı kişilik bir ailenin ihtiyacını görüyordu.. (Not: Yirmi dört sayfalık bir gazeteden altı adet kağıttan şapka yapmak mümkündür..) Sayın Okay Gönensin de bu gazetenin genel yayın müdürüydü.. Çok da inançlı bir ekibi vardı.. Gerçi ekibi kafayı entel dantel işlere biraz fazla takmıştı ama olsun en azından azimliydiler.. Vatandaşın asla ilgilenmeyeceği haberlerin yan yana getirildiği bir gazetenin çok satacağına yürekten inanmışlardı.. İş vatandaşı inandırmaya kalmıştı.. Diyelim ki o gün İstanbul'un orta yerinde bir apartman çöktü, onlarca kişi enkaz aldında kaldı.. Yeni Yüzyıl ekibi bu haberi taş çatlasa içerden tek sütun görürdü.. Onun yerine: "Turistik tesislerde geceyarısından sonra çalınan müzik Caretta tosbağalarını üreme konusunda isteksiz yapıyor.." gibi halkımızın çok edep yerinde olan bir konuyu manşetten işlerlerdi.. Böylece hem alternatif gazetecilikten örnekler verir hem de çok farklı bir ürünü ortaya çıkarmış olurlardı.. Ben şahsen zevkle okurdum..



Yine halk anlamadı..


Temsil, Müslüm Gürses'in Gülhane konserlerinde her gece kırk elli kişi kendini jiletle parçalarken bunlar dönüp bakmazdı bile.. Popülist gazeteciliğe inat; bir Avrupa kasabasından İstanbul'a gelen adı hiç duyulmamış bir "Nefesli sazlar dörtlüsünün Rumelihisar dinletisini.." birinci sayfaya taşırlardı.. Kültürel bakımdan çok da şey olurdu.. Böyle yapa yapa bütün entellerin şikâyet ettiği noktaya adım adım gelindi.. "Gazetenin aslında çok başarılı olduğu ancak halkımız tarafından anlaşılamadığı.." gerçeği bir kez daha tartışmaya açıldı.. Gazete, üzerinde biraz promosyon olduğundan iyi kötü yüz bin civarında satıyordu.. Sayın Okay Gönensin'in inançlı ekibi kafayı halkı kültürel açıdan geliştirme fikrine takmasaydı daha da satardı..



Bunlar tutturdular.. "Madem halkımız kültürsüz biz de kültürü ayaklarına götürelim.." dediler.. Her ay Nobel Edebiyat Ödülü almış kitaplardan üçünü okura bedava vermeyi plânladılar.. Laf anlatamadık.. "Yapmayın.." dedik.. "Bizim ahali okuma işinden tiskinir, okumanın kafada böcek yaptığına inanır.. Siz de teflon tava verin.. Maksat gazete alana bir şey okutmaksa teflon tavaların etiketini okusun yeter.." Öyle ya! Bir ay tavaların etiketini okur, öbür ay düdüklü tencerenin kullanma tarifini.. Böyle böyle okuma alışkanlığı kazanırlar.. Anlatamadık laf.. Verdiler her ay üç bedava kitap.. Okur kızdı, içerledi.. "Bunların plânı bizi kitap müptelası yapmak besbelli.." dedi.. Gazeteyi almamaya başladı.. Kitabı kestik yerine çift başlıklı traş bıçağını dayadık ama çi fayda? Yeni Yüzyıl kapandığında 40 bine inmişti.. Sayın Okay Gönensin ile bunları konuştuk işte.. Kısmet olur da Yeni Yüzyıl'ı bir daha çıkarırsa aynı hatalar tekrarlanmasın diye.. Yeni bir gazete yaratmanın heyecanı içindeyiz.. İki bin yüz yılını iple çekiyoruz..


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin