Meslektaşları öldürülen gazetecileri andı!

Öldürülen gazeteciler, TGC Basın Müzesi’nde düzenlenen toplantıyla anıldı.

Google Haberlere Abone ol
Meslektaşları öldürülen gazetecileri andı!

Gazetecilik mesleğinin verdiği ilk kayıp olan Hasan Fehmi Efendi’nin 6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü’nde öldürülmesinden bu yana 107 yıl geçti. Bu süreç içinde 65 gazeteci kurşunlara, bombalara hedef olarak yaşamını yitirdi. Hasan Fehmi Bey’in toprağa verildiği tarih olan 6 Nisan günü 1997 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun aldığı kararla “Şehit Gazeteciler Günü” olarak kabul edildi. 2005 yılında yine Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun aldığı kararla günün adı “Öldürülen Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi.



Bu yılda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  “Öldürülen Gazeteciler Günü”nde ilk basın şehidi Serbesti Gazetesi’nin Başyazarı Hasan Fehmi Efendi’nin Çemberlitaş Divanyolu’nda bulunan II. Mahmut Türbesi’ndeki mezarı başında saygı duruşunda bulunduktan sonra Basın Müzesi’nde anma töreni düzenledi.



Törene; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve yazarı Orhan Erinç, Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu, TGC Basın Müzesi Müdiresi Saadet Altay ve Nedim Kavuk, Zafer Atay, Şahin Tekgündüz ve Seraceddin Zıddıoğlu’nun da aralarında olduğu gazeteciler katıldı.



BAŞKAN OLCAYO: GAZETECİLER ÖLDÜRÜLMÜYOR AMA SÜRÜNDÜLÜYOR



Törende konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları dile getirdi:



“1908 İkinci Meşrutiyet ile beraber Türkiye’de gazetecilik ve dergicilik de bayağı bir patlama oldu. O zamandan sonra çok fazla dergi ve gazete yayınlanmaya başlıyor. Ne var ki, gazete ve dergi patlaması, halkın bilgilenme hakkının çoğalması bazı çevreleri rahatsız ediyor. Hasan Fehmi, o zamanki İttihat ve Terakki’yi eleştiren yazılarından ötürü köprünün üzerinde vurulunca Türkiye’de gazeteci öldürme serüveni de başlamış oluyor. 1908’den bugüne dek 65 gazeteci öldürüldü. 65 gazeteci, bizim belgeleyebildiğimiz  isimler. Bunun dışında gerçekten katledilmiş ama belgelerine ulaşamadığımız gazeteciler de mevcut.  Bu bakımdan Hasan Fehmi’nin öldürüldüğü 6 Nisan’ı Türkiye’de Öldürülen Gazeteciler Günü olarak anmaya başladık. 6  Nisanlarda hem Öldürülen Gazeteciler Galerisi’ni geziyoruz hem Hasan Fehmi’nin mezarını ziyaret ediyoruz. Saygı duruşunda bulunuyoruz. Bugün basın olarak zor dönemlerden geçiyoruz. Gazeteciler şimdi öldürülmüyor ama süründürülüyor, işsiz bırakılıyor. Yüzlerce arkadaşımız işsiz. Baskı çok  fazla. Gazetecilerin rahat nefes aldığı, düşünceyi ifade özgürlüklerini rahat serbestçe yazıya dökebildikleri bir ortam yaşanmıyor.”



ORHAN ERİNÇ: HER DÜŞÜNCEDEN MESLEKTAŞIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ



TGC Önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve yazarı Orhan Erinç, şunları dile getirdi:



“Öldürüldüğü yargı kayıtlarıyla kesin olan 65 meslektaşımızı sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. 2. Meşrutiyet’in ilanından sonraki süreç dalgalı bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Hasan Fehmi Bey’den 70 yıl sonra Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi ustamız öldürüldü. Abdi İpekçi, 70 yılda öldürülen 15. gazeteci oldu. Ondan sonra olağanüstü hızlanma var. 92-93-94 yıllarında 65 gazetecinin yaklaşık üçte biri öldürülmüş bulunuyor. Gazetecilik, Türkiye’de en zor mesleklerden birine dönüştü. Çünkü gazeteciliğin amaçları arasında halkı bilgilendirme var. Halkın bilgilendirmede genelde yapılan yanlışların eksiklerin duyurulması, kamuoyuna iletilmesiyle oluyor.



Türkiye’deki yöneticilerimiz bu gazetecilik yaklaşımından olağanüstü rahatsızlar. İstiyorlar ki; her şey gayet güzel gösterilsin ama gerçekler öyle değil. Bu dönem basın tarihimizin en acılı en unutulması gereken süreci olacak. Her şey ortada ama Can ve Erdem’in duruşmaları gizli yapılıyor. Amaç orada söylenenlerin  kamuoyuna yansımaması.Sonra’ileri demokrasideyiz’ diyoruz. Fakat seçmenin oy kullanırken ülkede bütün olup bitenleri öğrenmesi gerektiğini nedense kabul etmiyoruz. Eğer Türkiye demokrasiye devam ettirmeye kararında olursa bugünler de geçici olacak. Acı anılar olarak anımsayacağız. Bizim gidecek başka ülkemiz, yapacak başka bir mesleğimiz de yok. Gazeteciliği bir yaşam biçimi olarak kabul edenlerle bu sıkıntıları dayanışma ile aşacağımıza yürekten inandığımızı vurguluyorum.”



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin