Kıyafetlerimize vücudumuzdan daha çok önem veriyoruz
Yeni albümü 'Nefes' için evinde iki ay inzivaya çekilen Mercan
Dede'nin müziği kadar sohbeti de büyülüyor insanı. Derin, bir o
kadar da içten anlattıkları. Bu yazıda Mercan Dede'ye, yaşama ve
kendinize dair birçok ipuçları bulacaksınız
Neslihan AKDAŞ-VATANİKİ
Kimine göre yaptığı dünya müziği, kimine göre DJ, kimine göre sufi... O ise 'gönül müziği' olarak tanımlıyor melodilerini; "Kendi gönlünü bulmaya çalışan hafif serseri runlu bir adamım" diyor. Mercan Dede, takipçilerinin karşısına bu kez Nar (Ateş) ve Su albümleriyle başlayan Anasır'ı Erbaa dörtlemesinin üçünsü 'Nefes' albümü ile çıkıyor. Bu albüm için yedi ay çalışmış Mercan Dede, son iki ayında ise evinden dışarı çıkmamış, kısacısı 'inzivaya' çekilmiş. Dış dünya ile bütün bağlarım koparmış. Onun parçaları hep uzundur, 9 dakikayı bulanlar bile vardır. Ancak bu albüm 3-4 dakikalık 15 parçadan oluşuyor. Albümde şarkıların isimleri dikkatimizi çekiyor; "Hininga, Dem, Ginhawa, Samana, Huo, Zefir, Napas, Engewal, Breath, Huxi, Halitus, Souffle, Atman, Behin ve Moya Alitu." Aslında hepsinin de anlamı aynı: Nefes. Albümüne dair şunları söylüyor sanatçı: "Albümlerimin en büyük özelliği ayna görevi görmesi, kendimi görmemi sağlıyor. Albümün kapağı da aslında bunu anlatıyor; 'Neden akciğer röntgeni kullandın' diye insanlar soruyor. Çünkü o içselliği anlatıyor. Üzerimize giydiğimiz kıyafetlere vücudumuzdan daha çok önem veriyoruz. Ben ilk akciğer röntgeni gördüğümde inanamamıştım. Ne kadar güzel bir şey olduğunu farkettim."
Fransa'ya Ermenilerle gidecek
Mercan Dede'yi şu günlerde Nefes albümü kadar heyecanlandıran bir
diğer olay ise; önümüzdeki ay Fransa'da katılacağı St. Deniş
Festivali. Her yıl Paris'te düzenlenen St. Deniş Festivali'nin
konuğu olarak 4 konser verecek sanatçı festivalin
"creation/kreasyon" bölümünün Artistik Direktörü olarak da 13
Haziran'da Basilique Katedrali'nde konser verecek. Ermeni korosu,
Hafızlar, Kürt müzisyenler ve sürpriz konukları ile "La Tentation
dlstanbul/ Cezbeden istanbul" başlığı altında kültürlerin beşiği
İstanbul'u müzikleri ile anlatan özel bir projeye imza atacak.
Sanatçı festivalin önemim şu sözlerle anlatıyor: "Bu festivalin
Ermeni soykırımı iddialarını sık sık ortaya atan Fransa'da
yapılması çok önemli. O yüzden ben orada yalnızca Mercan Dede
olarak konser vermek istemedim. Türkiye'nin kültür mozaiğini
yansıtmak istiyorum. Ermeni müzisyenlere de projemizde yer verdik.
Fransa'dan Ermeni müzisyenlerle anlaşmıştık. Ancak son gelişmelerin
ardından onlar geri çekildiler. Bunun üzerine ben de istanbul'da
Ermeni Kilisesi'ne başvurdum, henüz cevap gelmedi. Eğer onlardan da
olumsuz yanıt gelirse projede Ermeni Korosu olmayacak."
İlk kez vokal yapıyor
Nefes'te Mercan Dede'ye Kanadalı Ben Grosman, çok az sanatçının
çalabildiği 'hurdy gurdy' sazıyla, Hugh Marsh kemaniyle, trombon
sanatçısı Steve Turre deniz kabuklarıyla eşlik ediyor. Ünlü
mevlithan Kani Karaca'yı da okuduğu Bülbül kasidesiyle anıyoruz.
Büyülü ses eriy e Aynur Doğan ve İranlı sanatçı Azam Ali, bestelere
nefes veriyor. Mercan Dede'ye eşlik eden klarnet ustası Serkan
Çağrı, kemence üstadı Neva Özgen, günümüzün önemli kanun
icracılarından Göksel Baktagir, yine klarnet ve trompette Aykut
Sütoğlu, asma davulda Hüseyin Ceylan icralarıyla albüme yeni
dünyalar eklemiş önemli isimlerden... Üstelik Nefes'te Mercan
Dede'nin ilk vokal denemesine de şahit oluyoruz.
Din adına insanlara ateş edilmez
Hayatımın belli bir döneminde beş vakit namazını kılan, orucunu
tutan bir insandım. Tanrıyı çok maddileştirdik, insanileştirdik,
enstitü haline getirdik. Benim hiç bir ideoloji ile ilgim yok.
Bildiğimiz dinler insanlığın gelişiminde çok geride kaldı. Dinin
özünde bir araya getirmek vardır; din adı altında insanlara ateş
etmeyi bir yana bırakın, yargılayamazsınız bile.
Su akar denizini bulur
Yapmam gereken şeyleri evde duvara yazıyorum. Çünkü not aldığım
kağıtları kaybediyorum. Yazdıklarım önemini yitirince üzerini
boyuyorum. Mesela okuduğum bir şey hoşuma gitti, onu da yazıyorum
duvarıma. Geçen ay "Su akar denizini bulur" yazıyordu. Bu ay şu
yazıyor; "İnsan zihni bir bahçedir. Ne ektiğinize dikkat edin."
Ayakkabım yok diye üzülüyordum, ayağı olmayan bir insan
gördüm
Üç yıl önceydi; gazetenin bir köşesinde küçük bir kız çocuğunun
fotoğrafını gördüm. Doğuştan elleri ve kolları yoktu ama yüzünde
olağanüstü güzel bir gülümse vardı. Ben o fotoğrafı kesip
buzdolabımın üzerine yapıştırdım. Aslında gazete okumam. Dün akşam
bir arkadaş gazete getirmiş. Bir baktım yine küçük bir kız çocuğu
fotoğrafı ve yine aynı gülümseme. Buzdolabının yapıştırdığım kupüre
baktım, ikisinde de aynı isim. Aynı kızmış meğer. Bu kez protez
takıldığı için haberi yapılmış. 3 yaşında ve yüzünde yine aynı
gülümseme var. Bu bana Mevlana'nın çok güzel bir sözünü hatırlattı:
"Ayakkabım yok diye üzülüyordum, ayağı olmayan bir insan
gördüm."
MEDYATAVA NOTU: İstanbul’un tanıtımına da büyük etkisi olacak St Denis Festivali'ndeki konserin duyurusu için Fransız gazetecilerin de katılımıyla yarın Galata Mevlevihanesi’nde Mercan Dede saat 14.00'de bir basın toplantısı ve özel bir performans sergileyecek.