Hayatım TRT gibi gözümün önünden geçti
İNSANIN ömrünün gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçmesi
için illa ölmek gerekmiyormuş demek ki.
Dün ajanslardan gelen haberlere bakarken ‘‘TRT 39 yaşında’’
başlıklı haberi okuyunca, bir ‘‘Die Hard’’ serisi çarpıcılığında
olmasa da hayatım film gibi gözlerimin önünden aktı gitti.
Yeri gelmişken şunu da belirteyim, gördüğüm filme bazı
müdahalelerde bulunmak şart ama şu ana kadar çekilen bölümlere
teknik imkansızlıklardan dolayı dokunamıyoruz...
Her neyse... TRT ile aramızda bir yaş farkı var tabii ki. Ama benim
şuurumun açıldığı dönemde TRT de toyluğunu üzerinden atmıştı.
Bir şekilde akran sayılabiliriz bu durumda değil mi?...
TRT denildiği anda aklımdan geçenleri sıraladığımda, bugün bir akıl
hastanesinde yatmıyor oluşuma hayret ettim.
Bir kafa doktorunun karşısına oturup ‘‘Oyun Treni... Kımıl
zararlısı... Muhammed Ali... Regülatör... Yakından bakma
televizyona gözlerin bozulacak... Nottingham Forest... Necefli
maşrapa... Şeker Kız Candy'ye aşık oldum galiba... JR'ı kim
vurdu?.. Önce alışveriş, sonra fiş... Nöööööri!..’’ diye sayıklasam
herhalde direkt şok tedavisi yazardı ilaç niyetine di mi?..
* * *
TRT'yle ilgili, daha doğrusu dönemin şartları düşünülürse
televizyonla ilgili ilk hatırladığım şey; yanılmıyorsam babamın
anten denen bir şeye karşı giriştiği mücadeleydi.
Sonra eve toplanan komşuları hatırlıyorum ve direkt 50'nci Yıl
Marşı'na atlıyor zihnim...
Cumhuriyet'in 50'nci yılı için yazılan ve ‘‘Müjdeler var yurdumun
toprağına taşına...’’ diye başlayan marşı kendimce yorumlayarak
söylemeyi çok seviyordum.
Fakat bu konuda evde manasız bir rekabet vardı. Ben en küçüktüm ve
evdeki büyükler doğal olarak benden daha fazla hakimdi marşa.
Sürekli beni düzeltmeye çalışırlardı.
Ben de nedense bu duruma bozulur ve hep tek başıma söylemek
isterdim. Yani, buyrun bakalım burada yazılarını okuduğunuz adamın
hayatında hırs yaptığı ilk ana... Pişmanlık duyuyorsanız
vazgeçebilirsiniz şu an itibariyle.
Televizyon yayınları çok kısa sürüyordu o zamanlar. Ve program üç
aşağı beş yukarı hep aynı olurdu. Açılış, bir şeyler bir şeyler ve
Güne Bakış'ı takiben kapanış.
Yayın bittiği anda ekrana çıkan görüntü ve sinyal sesini hálá net
olarak hatırlayabiliyorum.
Bu arada, televizyonun o yıllardaki bütün sıkıcılığına rağmen görüp
görebileceğimiz en güzel dizileri de TRT sayesinde seyrettik.
Şimdi seyretsek tabii ki aynı tadı vermez ama hepsinin kalbimizdeki
yeri ayrıdır...
Çizgi filmler de sayıları az olduğu için çok kıymetliydi. Bu arada
çizgi filmlerin tek hastası biz çocuklar değildik. Mesela rahmetli
anneannem Heidi'yi çok severdi.
Hatta bu sevgisinin neticesinde, evinin tül perdelerini Heidi ve
Peter desenli tüllerle değiştirerek bütün sülaleyi dumura
uğratmıştı.
TRT'nin bir de o dönemki sansürü çok meşhurdu. Mesela bana o
yıllarda biri çıkıp ‘‘Öpüşmek nedir?’’ diye sorsa; ‘‘Kadın ve
erkeğin gözlerini kapatarak birbirlerine yaklaştıkları anda
kameranın dönerek börtü böceğe odaklanmasıdır örtmenim’’ cevabını
verirdim.
Hatta hiç unutmam bir defasında, nasıl olduysa TRT bir dizide kadın
başrol oyuncusunun (Diana mıydı adı acaba?) poposunun gözüktüğü
sahneyi makaslamayı unutmuştu. Abartmıyorum ertesi gün bütün
Türkiye bu sahneyi konuşmuştu.
Bir de, şimdi tuhaf geliyor bizden sonraki kuşaklara ama televizyon
hem tek kanallıydı hem de siyah-beyaz yayın yapıyordu. Evdeki
televizyonda 5 kanal düğmesi bulunması da gayet ironik bir hal
alıyordu bu durum karşısında.
Yurtdışında yaşayan akrabalarımızın yolladıkları kataloglardaki
renkli televizyon reklamlarına çok özenirdim. O şerefsizler de
sürekli kızılderili-kovboy filmlerinin görüntülerini kullanırlardı;
böyle renkli renkli...
TRT'nin yayınladığı Türk filmlerinin aynı hafta Gırgır'da çıkan
(İsmet Çelik yazardı) yorumlarını okumak en büyük eğlencemizdi. Ne
komik yazılardı onlar, hatırlıyor musunuz?..
Neyse, bu TRT konusu bitmez. Ruhumuzun formatlanması esnasında, iyi
veya kötü büyük emekleri olan TRT'ye bu vesileyle bir kez daha
teşekkürler. 39'uncu yaşı da kutlu olsun...
´HAYATIM TRT GİBİ GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GEÇTİ´
Ajanslardan dün geçen ´TRT 39 Yaşında´ başlıklı haber Hürriyet yazarı Kanat Atkaya´nın hayatının film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmesine neden olmuş. Atkaya´nın TRT ile ilgili yorumu da ilginç: "TRT denildiği anda aklımdan geçenleri sıraladığımda, bugün bir akıl hastanesinde yatmıyor oluşuma hayret ettim."
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin