Sevimli liman kentimiz Mersin'in kendisi minik tarihi büyük ilçesi Tarsus'ta iki senedir dev bir festival yapılıyor. Geçen sene uzaktan da olsa takip etmiştim. Bu sene ise ilk kez yerinde deneyimledim.
Kortej yürüyüşüyle başlayan ilk günün deyim yerindeyse Avrupa'daki karnavallardan farkı yoktu. 11 ülkeden 300 dansçının katıldığı, Yunanistan'dan Gürcistan'a, Romanya'dan Bulgaristan'a komşu ülke temsilcilerinin kendi halk danslarıyla katıldığı yürüyüş rengarenkti. Sahnede bu senenin teması dans şovları, akşam gerçekleşen dev konserlerle Tarsus benim diyen festivallere taş çıkarttı.
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA YAKIŞAN BİR FESTİVAL
Açıkçası düşük bir beklentiyle gitmiştim ve gördüklerim beni ziyadesiyle mutlu etti. Özellikle halkın inanılmaz güzel bir ilgisi vardı. Hayat pahalılığın da zirve yaptığı bu dönemde halkın ücretsiz olarak çoluk çocuk etkinlerin bir parçası olması çok kıymetli. Gençlerin ve çocukların gözlerindeki o mutluluğu görmek paha biçilmez. Birçok kültürü de içinde bulunduran bu ilçede, bir arada yaşamanın güzelliğini hatırlatan festival, Cumhuriyetimizin 100. yılı olma sebebiyle de ayrı bir önem taşıyor.
Festival her yıl bir tema etrafında şekilleniyor. Geçen yıl merkezde Kleopatra vardı bu yıl sahne Şahmeran'ın oldu. Efsaneyi hepiniz biliyorsunuz anlatmaya gerek yok ama ilçeye gidip o minik sokaklarda yürüdükçe, tarihin içinden geçtiğinizi hatta adeta çekildiğinizi hissediyorsunuz.
Aynı zamanda bölge topraklarında doğmuş tiyatromuzun yaşayan efsanesi Haldun Dormen ve Atataürk'ün imzasıyla tanınan hat sanatçısı Etem Çalışkan'ın onur ödülüne layık görülmesi çok anlamlıydı.
3 GÜN BOYUNCA BİRÇOK WORKSHOP, ATÖLYE VE SÖYLEŞİ YAPILDI, KONSERLER VERİLDİ
Gün boyunca etkinlikler de durmadı. Derya Baykal makrome atölyesi yaptı, Dilara Koçak zeytinyağını anlattı. 3 gün boyunca workshop, atölye ve söyleşiler yapıldı. Tüm şehirde açılan mozaik, yağlı boya gibi sanat sergileri halkla buluştu. Ekolojik pazarlar, yamaç paraşütü etkinliği, slow food yeryüzü pazarı, bisiklet turu parkuru, yerel kadın üretici statları ve kent turları da cıvıl cıvıl görüntülere sahne oldu.
İstanbul'a kar yağarken neredeyse 30 dereceyi bulan sıcaklıkta adeta yazdan kalma günler geçirdik Tarsus'ta... İkinci gün akşam saatleri tüm yurttaki hava şartları dolayısıyla Manuş Baba konseri iptal olsa da ilk gün Simge son gün de Melek Mosso coşkuyu yerine getirdi.
GELENEKSELLEŞEMEYE GÖZ KIRPAN BİR FESTİVAL
Mersin Büyükşehir Belediye Vahap Seçer de tüm festival boyunca etkinlik alanlarını ziyaret edip söyleşi ve workshoplara katıldı. Festival kapsamında yerel üreticilerin açtığı stantları keşfe çıktı. Festival ile birlikte şehre gelen bu hareketlilik festival kapanışı gerçekleşene kadar devam etti. Kısacası Adana'ya komşu, Mersin'in en doğusunda yer alan bu büyülü ilçe tarihi, kültürü ve mutfağıyla ilerleyen yıllarda daha çok ön planda olacak gibi görünüyor. Umalım ki bölgenin de ekonomisine ciddi anlamda katkı sağlayan Tarsus Festivali uzun yıllar devam eder ve gelenekselleşir.
Özetle Şahmeran efsanesinin başladığı topraklarda Şahmeran’a yakışacak şekilde gerçekleştirilen tüm etkinlikler Mersin ve Tarsus halkının yanı sıra çevre illerden gelen katılımcılar tarafından da yoğun ilgi ile karşılandı. Dönüş yolunda genç sanatçı Beyza Doğuç'un Anadolu'nun ünlü mitolojik kahramanını müzik dünyasına taşıdığı, Herr Mannelig'in ezgileriyle buluştuğu Şahmeran efsanesi vardı.
Şahmeran'ı Şahmeran'ı yaşar sanar halkı;
Bihaber geçirdiler yılları.
Öğrenince Şahmeran'ı yapacaklar istilayı;
Alacaklar intikamı.