Ayşe Arman'a röportaj veren Ethem Sarısülük'ün abisi: Bu kadar mı alçalınır?

Hürriyet yazarı Ayşe Arman, polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'in abisi Mustafa Sarısülük'le röportaj yaptı.

Google Haberlere Abone ol
Ayşe Arman'a röportaj veren Ethem Sarısülük'ün abisi: Bu kadar mı alçalınır?

Mustafa Sarısülük'e Ethem'i vuran polislerin serbest kalmasından, Başbakan'ın tutumuna, olay sonrası neler hissettikerine dair birçok sorunun yöneltildiği röportaj şu şekilde:



"Başbakanın kardeşimin katiline bir madalya takmadığı kaldı!



‘GEZİ tanıklıkları’na bugün de devam ediyoruz. Ankara’da öldürülen Ethem Sarısülük’ün abisi Mustafa Sarısülük’le. Çok sakİn ve soğukkanlı konuştu. Ama anlattıkları benim içimi oydu...



Kardeşiniz Ethem Sarısülük’ü kaybettiniz. Başınız sağ olsun. Onu vuran polis, görüntülerle tespit edildi. Herkes izledi. Ama ölümüne sebep olan polis, şimdi tutuksuz yargılanıyor. Ne hissediyorsunuz?

- Bir sürü şeyi aynı anda hissediyorum...



Çaresizlik mi, umutsuzluk mu, öfke mi... Ne?

- Çaresizlik değil. Aile olarak umudumuzu, direncimizi hep güçlü kıldık. Ama isyanımız ve öfkemiz sonsuz. Bu adaletsizliği ve hukuksuzluğu gördükçe, insan kahroluyor. Devlet yöneticilerinin, hukukçuların, adalet dağıtanların, özellikle de Başbakan’ın sessiz kalması, vicdanımızı bir kez daha dağlıyor. Ama yanlış anlaşılmasın, pes etmeye niyetimiz yok. Bu adaletsizliğin hesabının sorulması için hukuksal, demokratik ve uluslararası platformlarda sesimizi sonuna kadar yükselteceğiz.



CANIMIZI KAYBETTİK



Nasıl geçiyor günleriniz? Uyuyabiliyor musunuz? Anneniz-babanız ne durumda?

- Perişanlar. Uyku muyku yok. Zaten evlatlarını kaybetmişler. Bir de üstüne bu yaklaşım, tarifsiz bir acı yaşıyorlar. Gencecik bir adam öldü. Kafasına kurşun sıkılarak. Biri sıktı o kurşunu. Ve kim olduğu belli. Görüntüler ortada. Canımız, kanımız gitti bizim. Ama “tıss” yok. Başbakan’ın açıklamaları, küçümseyici, aşağılayıcı tavrı, suçluları koruyucu yaklaşımı bizi daha da çileden çıkarıyor. Sadece bizi değil, herkesi. Ortadaki vahameti kabul etmesi, polis teşkilatını rehabilitasyona sokması gerekirken; hâlâ, halkı terbiye etmek gibi bir gafletin içinde. Kardeşim yok artık, toprağın altında. Biz, canımızı kaybettik, ötesi var mı? Aile olarak kaybedecek daha fazla bir şeyimiz yok. O yüzden, bedeli ne olursa olsun mücadele edeceğiz.



Peki böyle bir sonuç bekliyor muydunuz?

- Hayır çünkü insanlık dışı bir uygulama!



Söz konusu polisin, “Taş atılmıştı, meşru müdafaaydı, kendini korumak için vurmak zorunda kaldım” gibi açıklamalarına ne diyorsunuz?

- Ne diyeyim? Allah diyorum! Kendine, “insan” diyen hiç kimse, bütün kamuoyunun önünde cereyan eden bir olayda kendini böyle savunamaz. “Masumum!” diyemez. Vicdanı el vermez. Ama tabii bir vicdanı varsa! Bu, aslında durumun vahametini de gösteriyor. Aynı zamanda bu ülkedeki çarpık ve bozuk sistemi. Her şey belgeleriyle ortadayken, o polis, elini kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyor. Balistik raporundan, otopsi raporuna, olay yeri keşfi görüntülerden, tanıklara kadar her şey bu kadar netken.



O polisle yüz yüze gelseniz ne derdiniz?

- Karşılaşmak bile istemezdim. Ayrıca o cesareti gösterebileceğini zannetmiyorum. Çok iyi korunduğunu, çok iyi beslendiğini biliyorum. Başbakan tarafından kutsandığını da. Başbakan, kendisi zahmet etmesin, biz aile olarak madalya vereceğiz o polise takdim etmesi için...



Polis yalan söylüyor 

Başbakan’la karşılaşsanız ona ne derdiniz?

- Ona Ethem’i anlatmak isterdim. Kardeşimi bir de benden dinlesin, yüreği varsa. Ben sıradan biriyim, milyonlarca insan gibi gündelik kaygıları olan bir insanım. Benden kimseye zarar gelmez. Bağırmam, saldırmam etmem. Ama mümkün olamayacağını biliyorum...



Bir de polisin, “Kaskımı çıkarmıştım” türünden dediği bir laf var ortalıkta. Oysa görüntülerde görüyoruz, kafasında kaskı duruyor.

- Yalanın, iftiranın, hakaretin ve inanılmaz alçalmışlığın yaşandığı günlerdeyiz. Artık biz, “insan” olmaktan utanıyoruz. Bu kadar mı alçalınır? Bu kadar mı samimiyetsiz olunur? Bizler duruyoruz burada, bir şey yaptığımız yok, onlar kendi içinde bulundukları durumu meşrulaştırmak için bu tür şeyler söylüyorlar.



Hiçbir şey Ethem’i geri getirmez ama müthiş bir destek var. Bu, biraz olsun acınızı hafifletiyor mu?

- Evet. Ethem’i kaybettik ama milyonlarca Ethem bugün ayakta, onu selamlıyorlar. Onu sahipleniyorlar."



Röportajın tamamını okumak için tıklayın.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin