AB-TÜRKİYE GAZETECİLER KONFERANSI: TÜRKİYE KÜLTÜRLERARASI KÖPRÜ OLABİLECEK Mİ?

Türk ve Avrupalı gazetecilerle gençler, Türkiye’nin AB mecarasını masaya yatırdı.

Google Haberlere Abone ol
AB-TÜRKİYE GAZETECİLER KONFERANSI: TÜRKİYE KÜLTÜRLERARASI KÖPRÜ OLABİLECEK Mİ?

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jorg Kreschmer, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyonunun soru işaretleri taşıdığını belirterek, "Türkiye, AB’ye katıldığı takdirde Batı Avrupa ile Müslüman dünya arasında köprü olabilecek mi?" dedi.


Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun, Four Seasons Hotel’de düzenlediği AB-Türkiye Gazeteciler Konferansı bugün başladı. Türk gazetecilerin yanı sıra Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelmiş çok sayıda gazeteci ve öğrencinin de katıldığı konferans yarın sona erecek.


Konferansta, Türk halkının Avrupa Birliği’ne entegrasyonunun tartışıldığı günlerde, Türk gencinin Avrupa Birliği içinde yer alacağı konum ve görüşler değerlendirildi. ‘Gençlik ve İfade Özgürlüğü’ odaklı tartışmalarda, AB ve Türkiye’deki genç insanların beklentileri ve endişeleri irdeleniyor. Yapılan oturumlarda, Avrupa’nın geleceğinin oluşturulmasında gençlerin daha etkin katılımının sağlanmasına yönelik yollar araştırılıyor.


Toplantıda konuşan Gazeteci Ragıp Duran " Gençlerin ifade özgürlüğü, devlet, kravat, takım elbiseliler gibi sözcüklerin başladığı yerde noktalanıyor. Bu sayede ilgisizlikleri gün geçtikçe artıyor ve AB’ye karşı duyarsız ve bu kurumu tanımayan, bu kurumdan korkan gençler topluluğu oluşuyor." dedi.


İtalyan La Repubblica gazetesi yazarı Marco Ansaldo, AB olarak Türkiye’nin durumuna bakıldığında, Prodi veya Berlusconi’nin Türkiye’ye bakış açısı değişmeyeceğini söyledi. Ansaldo, "İtalya kamuoyunda bazı soru işaretleri var, bu nedenle Türk hükümetini ve Başbakanı izliyoruz. Maliye Bakanınız ile ilgili gelişmeler de haberlerimizde yer alıyor. AB gazetelerinde Türkiye ile ilgili haberler arttı" şeklinde konuştu.


Poliytka isimli Polonya gazetesi yazarı Marek Ostrowski, Polonya’da Türkiye’nin AB’ye girişi ile ilgili büyük çapta bir sempatizanlık olduğunu kaydetti. Ostowski, "Bunun sebebi ise Polonya halkının Türkiye’yi kalıp düşüncelerle görüyor olması olabilir. Polonya’daki gençlik de ülkenin siyasi hayatına dahil olmakta zorluk çekiyor" diye konuştu.


Fransız gazetesi Le Monde’ un yazarı Daniel Vernet, AB’li olmadan da Avrupalı olunabileceğini belirterek, "Norveç bunun en güzel örneğidir. Türkiye, kendi iç sorunlarının kurbanı olabilir. AB kendi sorunlarıyla uğraşırken Türkiye tarafından gelen talep ve sorunları bir sonuçla bağdaştıramıyoruz." dedi.


Konferansın ilk oturumunda, Türk ve Avrupalı öğrenciler, Türkiye’de ve AB’de gençlerin beklentileri ve endişelerini tartıştı. Türk öğrenciler Avrupa ile olan ilişkilerinde AB’nin izlediği tutumun yetersiz kaldığını vurguladı. İstanbul Üniversitesi İşletme Mühendisliği öğrencisi Ali Çetin, "Bizim yaşıtımız üniversite gençleri ve diğer gençler genel olarak fikir yaratmada kısır bir dönem yaşıyorlar; söylenen politik cümleleri bile ezberlerinden söylüyorlar. Gençlerimiz kendine düşen görevi yerine getirmeli ve daha yaratıcı fikirlerle ilk önce bu ülkenin sorunlarını çözmek istemeli" diye konuştu.


AB’nin kendi içinde de uyuşmazlık olduğunun üstünde duran öğrenciler ve gazeteciler, Türkiye’nin ve AB’ye entegrasyonundan önce, AB ve Türkiye’nin ayrı ayrı iç bütünlüğünü pekiştirmesi gerektiğini açıkladılar.


Hükümetin düzenlenen AB-Türkiye ilişkilerinde zayıf kaldığının söyleyen Milliyet Gazetesi Yazarı Abbas Güçlü, "Sayın Devlet Bakanımız Beşir Atalay’ı çağırdığımız bu toplantıya gelmemesi, Hükümetin Türk-AB ilişkilerine bakış açısının zayıf kaldığını yansıtıyor" dedi.


Milliyet Gazetesi Yazarı Metin Münir ise "Gençler ‘AB bizim için ne yapmalı? ’ değil ‘Biz kendi halkımıza nasıl yararlı olabiliriz’ diye düşünmeli" şeklinde konuştu.


AB’nin bir sevgi kulübü olmadığını, dolayısıyla umut vaatlerine fazlasıyla iyimser yaklaşılmasının doğru sonuçlar doğurmayacağını ifade eden Münir,


"AB bir sevgi birimi değil. Kimse bizim kara kaşımıza kara gözümüze sevdalı da değil. Daha önce ismi Avrupa Ekonomik Topluluğu olan kurumun cepleri dolunca Avrupa Birliği olması ve bir kültürel simge haline dönmesindeki nedenleri iyi düşünmeliyiz. Sızlanacağımıza, kendimize gelmeliyiz" dedi.


Türk ve Avrupalı gazeteciler, konferansın ilk oturumuna ağırlığını koyan konunun AB ve Türkiye’nin senelerdir tamamlamaya çalıştığı kimlik arayışı ve kendi içinde entegrasyon sorunu olduğunu belirtti. İÜHA / Mehmet Karademir

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin