Ezgi Başaran'ın bugünkü yazısı:
Mehmet Ali Erbil deyip geçmeyin. Bu bir sendrom. Siyaseti de, akademisi de, hukukçusu da böyle.
* AKP, İzmir’den ‘pek’ oy alamıyor ya… Hani sırf o yüzden CHP’yi
‘anca kumsalların partisi’ filan diye bir bakıma kınıyor
ya...
* İşte İzmir kısırdöngüsünü kırmak için siyaseten dâhiyane (!)
olduğu kadar siyaseten doğruculuk bakımından da tam yerinde bir
formül bulmuş: ‘35 sarışın kadın’.
* Kısaca projenin fikrî derinliğini anlatayım: İzmir’in plakası 35.
Yaşam tarzı endişeleri de sadece kadınlara özgü. Kadınlar dediysem
yüzü Batı’ya dönük olanlar. Batı’ya dönük deyince de anlayın ki
sarışınlar. Neyse işte, AKP İzmir Yönetim Kurulu, 35 İzmirli
sarışın kadını toplayıp Başbakan’la buluşturacakmış. Onlar da
böylelikle mini etek, içki gibi her bir vesveselerini birinci elden
teskin edebilecekmiş.
* Valla öyle demiş AKP İl Yönetim Kurulu üyesi...
* E öyle deyince ben de şöyle düşündüm: Bizim ailenin yarısı
İzmirli, yarısı sarışındır, üstünüze afiyet. Hem sarışın hem
İzmirli olan kadınlar kümesi küçük ama etkilidir. O yüzden dedim ki
onlara, “AKP’nin 35 sarışın projesi varmış, katılsanıza…”
* Cevapları soru biçiminde oldu: “Bir yarışma vardı kızım, neydi
şimdi çıkaramadım. 50 sarışın kadını dizip sorular soruyorlar,
eğlence çıkarıyorlardı. Ya neydi o? Onun gibi bir şey mi bu senin
dediğin? Kimin yarışmasıydı o?”
* Mehmet Ali Erbil’in!
* “Tamam” dedim bizimkilere, “Siz İzmirliler olarak en hayati
meseleniz olan mini eteği içinizde büyük bir sıkıntı olarak
yaşamaya devam edin.” İkna edilmiyor kolay kolay bizim kumsal
sarışınları! Neden acaba, çok tuhaf...
* Bu arada tabii dünyadan haberi yok bizimkilerin. Mehmet Ali
Erbil’i, aymazlığını en son Aleviler üstünde test eden mazide
kalmış bir reyting insanı zannediyorlar.
* Halbuki o, ettiği laf yüzünden samimiyetle özür dilediğini
düşünürken biz, yeni bir TV programı için sözleşme imzalamanın
hesabını yapıyordu.
* O programın geçen gün rastladığım kesitinde olaylar şöyle cereyan
etti: Ebru Şancı adlı mankeni omzundan şapur şupur öpüp, “Ah
Allah’ım Kaddafi’nin dokunduğu kadına dokunuyorum ben şimdi” dedi
Erbil.
* Meğer Şancı, Kaddafi’nin oğlunun eski sevgilisiymiş. Erbil’in
diktatöryel orgazmı oradan ileri geliyormuş. Bu kösnül
reytingciliği, süfliliği nereden ileri geliyor, bilinmez.
* Kapattım programı. Ama memleketi kapatamıyorsun. Mehmet Ali Erbil
deyip geçmeyin. Bu bir sendrom.
Kadınlara ve dolayısıyla hayata bakışta ne kadar sığ, ne kadar
fırsatçı, ne kadar ucuz faydacı olduğumuzun bir göstergesi.
Siyaseti de böyle, akademisi de böyle, hukukçusu da
böyle.
* Yani, dikkat… Bu diyarlara bugünlerde atlamayın, çakılırsınız.
Mehmet Ali Erbil mazide kalmıyor, kalamıyor.
Radikal