Ve beklenen oldu.. Türkiye, önceki gece STAR TV'de müthiş bir
tartışmaya tanıklık yaptı..
Yazarımız Ziya Şengül'ün canlı yayına çağırdığı Mustafa Denizli
telefonla katıldığı Telegol'de hem Şengül'le hem de Ahmet Çakar'la
söz düellosuna girdi. Milyonlar bu kapışmayı nefeslerini tutarak
izledi
TELEGOL'DE ortalık toz-duman.. Programın yorumcusu Ahmet Çakar,
kendisini arayan ve 'Programı izleyemeyeceğim. Beni Ziya'ya karşı
koru' dediğini anlattığı Denizli'nin yurt dışı yerine İstanbul'da
olduğunu söyledi.
Bunun üzerine programa telefonla katılan Denizli'nin 'Sana hesap mı
vereceğim?' sözlerine Çakar 'Onu geçeceksin Mustafa' yanıtını
verdi.
Ziya Şengül de 'Yüreğin olsaydı, buraya canlı yayına gelirdin. Bize
aşağılık yazarlar diyemezsin' diye sert çıktı. Denizli'nin 'Benim
yarım kadar Fenerbahçeli olmayanlarla tartışmam' demesi yeni bir
polemik konusu oldu.
Kim daha fazla Fenerli!
Mustafa Denizli'nin STAR TV'de söylediği sözler yeni bir
tartışmanın başlangıcı oldu
ŞENGÜL: Can (Bartu) ile bana 'Fener için ne yapmışlar?' dediğin
zaman ayıp edersin. DENİZLİ: Siz önce benim yarım kadar
Fenerbahçeli olun da... İşte finali bu sözlerle noktalanan
TELEGOL'deki tüm konuşulanlar ve perde arkası olaylar, tekmili
birden bu yazıda. Buyrun doya doya okuyun:
HERŞEY, yazarımız Ali Sami Alkış'ın 28 Mart'ta starspor'da
yayınlanan Mustafa Denizli röportajı ile başladı. Tecrübeli hoca
sohbet sırasında Fenerbahçe'ye yeşil ışık yakan ifadeler kullandı
ve dönebileceği sinyalleri verdi.
Bu röportaj yayınlandıktan sonra Sabah Gazetesi'nde Hıncal Uluç,
STAR Gazetesi'nde de Ziya Şengül, Mustafa Denizli'nin Fener'e
dönmek istemesini sert ifadelerle eleştirdiler.
3 Nisan'daki 'Hey gidi Denizli hey!..' başlıklı yazısında Uluç,
'Denizli'yi artık tanıyamıyorum. Fener'e dönmek için neredeyse Aziz
Yıldırım'ın kapısında yatacak' diye yazdı.
Ziya Şengül ise 5 Nisan'daki 'Gelme İstemem' başlıklı yorumunda şu
görüşlere yer verdi: 'Akbaba gibi beklentiler içindesin. Vefalı
görünüp, vefasız adamın önde gidenisin... Sen kendinden başkasını
hiç düşünmezsin... Milli Takım'ı da, Kocaelispor'u da yüzüstü
bırakıp gittin... Şenol Güneş'in başarısızlığını bekledin...
'Dönmemek üzere ayrılmadığım' dediğin dolar kapısı Fenerbahçe
Kulübü'nün ta kendisi... Bu camia öyle hafife alınmaz... Gelme!
Otur oturduğun yerde.'
Bu röportaj ve yorumlardan sonra 7 Nisan Pazartesi günü atv'de
yayınlanan Bizim Stadyum Programı'nda Faik Çetiner, Mustafa Denizli
ile telefon bağlantısı yaptı ve Fenerbahçe'ye dönüp dönmeyeceğini
sordu. Tecrübeli hoca sert bir üslupla şöyle konuştu:
'Benimle ilgili yazı yazanların yürekleri varsa, bilgileri varsa
davet ediyorum. Hayatımın hiçbir döneminde, hiçbir kulüpte çalışmak
için hiçbir faaliyette bulunmadım. Hayatımda tüm teklifleri kulüp
başkanlarından, federasyon başkanlarından aldım. Buna çalıştığım
tüm kulüpler dahildir. Sadece Fenerbahçe değil. Biri varsa çıksın,
'Mustafa Denizli bir aracı kullandı', 'Burada çalışmak istedi' diye
imada bulunsun. Benimle ilgili son 10-15 günde ya da Fenerbahçe'den
ayrıldığımdan bu güne kadar yazı yazan yüreği var ise karşıma
çıkacak. İsim vermek istemiyorum. Bunları ciddiye almıyorum. Basit
insanlar. Yazılarının ardında duracak varsa karşıma gelsin. Varsa
bunların yürekleri, Türkiye'de insanları kandırmaya çalışan
aşağılıkça yazılar yazanlar, isim vermek istemiyorum, bunlar hayatı
boyunca ben onları telaffuz edeyim diye yazı yazdılar. Çıksınlar,
haftaya ya da istedikleri bir programda karşıma gelsinler. Onlar
Mustafa Denizli'nin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Neden aleyhime
yazdıklarını da biliyorlar. Ben de biliyorum. Ama yürekleri varsa
karşıma gelsinler. Fenerbahçe ve Türk futbol tarihine bir kuruşluk
hizmeti olmayanlar çıksın konuşsun. Benim yüreğim Türk futbolunda
20 yıldır var. Türk futbolunda Mustafa Denizli var. Onlar gelsin ne
yaptıklarını, Fenerbahçe için, Türk futbolu için ne yaptıklarını
karşımda anlatsınlar göreyim. Türkiye bu basit insanları
tanısın.'
Denizli'nin çıkışından sonra yazarımız Ziya Şengül, starspor'da 9
Nisan Çarşamba günü yayınlanan yorumunda, 'Hodri meydan Mustafa'
diyerek 'Seni bir televizyondan izledim. Seni eleştirenleri
'Şerefsiz, iğrenç, aşağılık' diye suçladın. Kim bunlar Denizli?
Adam gibi adam ol ve tek bir isim ver... Eğer yüreğin varsa, pazar
akşamı TELEGOL'e gel, birlikte tartışalım' Denizli'ye çağırıda
bulundu.
Aynı gün saat 17.05'te Akmerkez'deki MacRenzi Cafe'de STAR TV Spor
Müdürü Serhat Ulueren, TELEGOL yorumcuları Ahmet Çakar ve Ali
Gültiken, Mustafa Denizli ile biraraya geldiler. Bu buluşmada
Çakar, 'Programa çıkman lazım Mustafa. Çünkü çağrıyı kendin yaptın'
dedi. Ancak Denizli, hafta sonunda yurt dışına gideceğini
belirterek 'İtalya'da olacağım. Hatta İnter-Milan maçını
izleyeceğim. En erken Pazartesi ya da Salı günü döneceğim. Bu
nedenle programa katılmam imkansız. Ancak 20 Nisan'daki programa
gelebilirim' karşılığını verdi.
Ahmet Çakar sohbet sırasında 'Peki senin 'Aşağılık yazılar
yazıyorlar' dediğin isimler Ziya Şengül, Hıncal Uluç ve Can Bartu
mu?' diye sordu. Mustafa Denizli isimleri takrarlamamakla birlikte
'Evet!' diyerek bunu onayladı. Bir süre daha devam eden sohbetten
sonra grup öpüşerek ayrıldı.
İtalya'ya gideceğini söyleyen Denizli, 11 Nisan Cumartesi sabahı
İstanbul'dan ayrıldı. Ama bir anda Hırvatistan'ın başkenti
Zagrep'te ortaya çıktı. Tecrübeli hoca Avusturya üzerinden gittiği
burada eski oyuncusu Rapaiç ile biraraya geldi.
Mustafa Denizli, TELEGOL programından önce, pazar günü saat
17.41'de Çakar'ı telefonla arayarak 'Ahmetçiğim, programı
izleyemeyeceğim. Ne olur, inandığın konularda beni Ziya Şengül'e
karşı koru. Beni ona yem etme' dedi. Çakar o anda telefondan
'Attention please' anonsunu duyunca şaşırdı. Rapaiç'in maçında
olması gereken Denizli'nin nerede bulunduğu araştırılıp,
havaalanında olduğunu belirlendi.
Mustafa Hoca aynı akşam 20.05'te İstanbul'a döndü. Karşısında STAR
TV muhabiri Devrim Zengi'yi buldu. Zengi, Çakar'ın mektubunu
Denizli'ye iletti. Mustafa Hoca mesajı okuduktan sonra Zengi 'Sizi
programa bekliyoruz' davetinde bulundu. Tecrübeli hoca ise 'Ben
geleceğim sözünü vermedim' dedi.
Programda Çakar ile Denizli arasında tartışma yaşandı. Gece saat
02.30'da Çakar'ın o anda spiker Ertem Şener'in masasında olan
telefonu çaldı. Şener, telefonu getirip 'Mustafa Denizli arıyor'
dedi. Çakar önce bunu şaka sandı. Sonra baktı ki numara Denizli'ye
ait.. TELEGOL yorumcusu 'Bundan sonra benim Mustafa Denizli diye
bir dostum yok!..' diyerek konuşmayı kabul etmedi ve telefonu
kapattırdı..
Pekiiii!. Denizli, Zagrep'te Rapaiç ile neden buluştu?
TELEGOL'DE Mustafa Denizli ile Ahmet Çakar arasında yaşanan
tartışma bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Tecrübeli hoca 'İtalya'ya
gidiyorum. İnter-Milan maçını da izleyeceğim' diyerek Türkiye'den
ayrıldı. Hatta yer bile ayırttı ama aniden Avusturya'ya gitti.
Denizli, buradan taksi tutup 3 saatlik yolculukla Hırvatistan'ın
başkenti Zagrep'e geçti. Burada, Fener'e transfer ettirdiği ve bu
sezon devre arasında ayrılan Rapaiç ile buluşup başbaşa görüştü.
Sonra onun da karşılaşmasını izlemeden İstanbul'a döndü.
Denizli'nin bu şekilde gizli kapaklı hareket etmesi, hatta olayı
ailesinden bile saklaması ise akıllara 'Bunun altında acaba nasıl
bir neden var?' sorusunu getirdi.
DENİZLİ, TELEGOL'E BAĞLANDIĞINDA NELER KONUŞULDU:
ÇAKAR: Adamsa buraya gelir.
G.ONAY: Sayın Mustafa Denizli hatta.
DENİZLİ: Beni aradınız. Çevremden, arkadaşlardan baskı var. Herkes
konuştuğunun arkasında olacak. Sizin birinci göreviniz kamuoyunu
doğru bilgilendirmek. Ben sizin programa bu hafta katılacağım
dediysem arkasında dururum. Önce Ahmet'e soruyorum, öyle bir şey
dedim mi?
ÇAKAR: Hoca bu işleri geçeceksin. Eğer yüreğiniz varsa atlayacaksın
taksiye buraya geleceksiniz. Biz de bu programı uzatabildiğimiz
kadar uzatırız. Önce gelirim, sonra gelmem. Yok Zagrep'deyim
diyorsun, ben böyle işlere girmem.
DENİZLİ: Ahmet beni 1 dakika dinleyin. Ben, senin, Ali'nin ve
Serhat'ın olduğu masada Türkiye'de olsam programınıza katılırım mı
dedim? Ben hangi programa çıkacağımı size mi soracağım. Ben
katılırsam 1 ay içinde katılırım dedim.
ÇAKAR: Hoca soru sordun dinle. Bir, dostlarıma ihanet etmem. İki,
dostlarımın hakkını öleceğimi bilsem savunurum.
DENİZLİ: Ben sizinle polemik için telefon açmadım.
ÇAKAR: Ne için açtın o zaman?
DENİZLİ: Siz aradınız..
ÇAKAR: O zaman kapatsaydınız..
DENİZLİ: Ben Türkiye'ye döneceğimi karıma, çocuğuma değil, size mi
söyleyeceğim. Eşim bile bilmiyor. Farzedin ki yurtdışına gitmedim.
Bu programa katılacağımı mı söyledim.
ŞENGÜL: Bir hafta sonra katılacağını söylemedin mi?
DENİZLİ: Masada konuşulanları Ali'ye sorun.
ÇAKAR: Hoca bu işleri geçeceğiz. Atlar gelirsin yüz yüze konuşuruz.
Sen bana 3 saat önce Zagrep'teyim diye telefon ediyorsun. 3 saat
sonra İstanbul'da oluyorsun.
DENİZLİ: Olabilir, sana ne! Sana mı soracağım ne zaman
geleceğimi..
ÇAKAR: Asla bana sormayacaksın. Ama o zaman da, 'Ahmet, canlı
yayında beni koru. Ziya'ya, kurda kuşa yem etme' demeyeceksin.
İnsan her yerde delikanlı olur. Utanmıyor musun. Yazıklar olsun
sana. Bana sormayacaksın ama, beni kurtar da demeyeceksin. Yok öyle
hoca. Atla gel. Artık Türkiye şeffaflaştı. Adam kandırmak yok.
Dostunu satmak yok.
DENİZLİ: İfadelerin son derece yanlış.
ÇAKAR: Dostları satmak yok.
DENİZLİ: Dost kim yahu bana söyler misin!
ÇAKAR: Ya buraya gel ya da telefonu kapat. Bir daha da karşıma
çıkma benim.
G.ONAY: Biraz da Mustafa hocayı dinleyelim.
ÇAKAR: Neyini dinleyeyim. Sana mı soracağım diyor!
DENİZLİ: Ahmet, Türkiye'de sen ya da başkası benim neyimi
kurtaracak.
ŞENGÜL: Bir dakika yahu. Ahmet bir dakika.
DENİZLİ: Ahmet sen kendi düşüncelerinle başbaşa kal.
ŞENGÜL: Mustafa benimle diyalog istiyordun. Ama bekledik gelmedin.
Özel işlerin varmış, bunlar beni enterese etmiyor.
DENİZLİ: Ziya abi, ben senle böyle bir konuşma içinde olmadım. Sen
girdin..
ŞENGÜL: Ben mi girdim!
DENİZLİ: Ben kimseye isim olarak hakaret etmedim. Bunlar yanlış
şeyler.
ŞENGÜL: Bak hayatım, sözlerinin arkasında durmuyorsun. Benim
tanıdığım Denizli, o televizyon konuşmasını isimlendirirdi. Onu
yapmadın. Sonra Ahmet'lerle yemek yemişsin. Orada da isim
vermişsin. Çok güzel davetiye çıkardın, haftaya dedin. Sonra
seyahatteyim diye gelmiyorsun. Gel kardeşim, bütün Türkiye önünde
bu meseleyi açıklığa kavuşturalım. Sen şimdi ailem, kızım diyorsun.
Onlar bizi ilgilendirmiyor. İnsanlara hakaret etme hakkını sana kim
verdi. Diyorsun ki!.. Can abiden de bahsetmişsin. Hıncal sana
senelerce kalemiyle destek verdi, bir saniyede adamı sattın. Ama
Can'la bana, 'Fener için ne yapmışlar' dediğin zaman ayıp edersin.
Ötesinde terbiyesizlik edersin. Ben isterdim ki, buraya gelip, 'O
şerefsizler' lafını..
DENİZLİ: Ben telefonu kapatıyorum. Siz benim yarım kadar
Fenerbahçeli olduğunuz zaman...
ŞENGÜL: Bırak kendini kandırdığın gibi etrafı kandırma. Sen nereden
Fenerbahçelisin. Nereden çıkardın..
G.ONAY: Hatta değil..
ŞENGÜL: Niye bağlanmıyor ki?..
ATTENTION PLEASE´İN SIRRI ORTAYA ÇIKTI
Malum geçen akşam Telegol´de ortalık toz duman oldu. Medyatava.net o kavganın sıcaklığında olanları sayfalarında aktardı. Ama arada Ahmet Çakar´ın bir "attention" please deyişi vardı. O kadar adam mısın, erkeksen gel gibi lafların arasında bu İngilizce cümlenin işi ne diyorduk sırrı ortaya çıktı. İşte Star gazetesinin adım adım yayınladığı canlı yayındaki kavga ve "lütfen dikkat"in hikmeti sebebi..
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin