Türkiye’nin içindeki tansiyon düşmezken, etrafındaki tansiyon da giderek yükseliyor. Kuzeyde Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaş; güneyde İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırım derken, son bir haftadır İsrail ile İran arasında patlak veren bir savaşı izliyoruz.
Bu sırada gündelik yaşamın dili de savaş terimleriyle bezeniyor. Drone’lar, istihbarat yarışı, çelik kubbeler derken, bu savaşların etrafındaki ülkeler de kendi askerî yeterliliğini yeniden sorguluyor.
Örneğin, Alman Parlamentosu, Ukrayna’da savaş patlak verdikten kısa bir süre sonra askerî harcamalar için 100 milyar avroluk bir ödeneğe onay verdi. Hem de bir gecede.
Aynı Almanya, savaşın başından beri Ukrayna’ya en ciddi silah desteğini veren AB ülkesi konumundaydı ve bu destek, Rusya’dan gelen doğalgazın kesilmesine sebep olmuştu.
Bu da zincirleme bir etki yaratarak, son birkaç yılda bir zamanlar Avrupa’nın motor ekonomisini resesyona sürükledi.
KİRLİ İŞLERİ BİZİM İÇİN İSRAİL YAPIYOR
Bu ekonomik durgunluk erken seçimle sonuçlandı ve Hristiyan Demokratlar, 3,5 yılın ardından yeniden iktidara geldi. Orduya ve altyapıya harcanacak 500 milyar avroluk ek bütçe fonu sayesinde.
Şansölyelik görevine ise CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz oturdu ve koltuğunda henüz bir ayı geride bırakmışken gündeme oturacak ilk açıklamasını yaptı: “Kirli işleri bizim için İsrail yapıyor.”
Bu açıklamayı önemli kılan noktalar ise şunlar: Birincisi, Merz bu ifadeleri 15-17 Haziran tarihlerinde Kanada’da toplanan G7 Zirvesi’nin hemen ardından, Alman Devlet Televizyonu ZDF’e verdiği bir röportajda sarf etti.
Ülkesi adına değil de, sanki G7 ülkeleri adına konuştu.
İkincisi ve en önemlisi, Merz’e koalisyon ortağı SPD içinden gelen eleştiriler, Merz’in “kirli iş” benzetmesinin İsrail’in uluslararası hukuku hiçe saydığını önerdiği ya da ikrar ettiği yönünde.
Alman Şansölyesi'nin İsrail-İran Savaşı’na dair söyledikleri de bu kadarıyla sınırlı değil: “İsrail Hükümeti’ne ve Ordusu’na bunu yapacak cesareti gösterdikleri için saygım büyük. Aksi takdirde aylarca, yıllarca bu (İran) rejiminin terörünü görecektik ve belki de ellerinde bir nükleer silaha sahip olduklarını…”
İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü savaşı eleştirmeyi kendi ülkesinde antisemitizm kapsamına sokarak defakto şekilde yasaklayan Almanya (bir önceki Trafik Lambası Koalisyonu’nda), İsrail’in yanında durmaya devam edecek.
Merz’in bir bakıma bu “dürüst” tanımlaması, İsrail’in başlattığı İran Savaşı’nın uluslararası hukuka aykırılığı tartışmasına ne gibi bir katkıda bulunacak, bunu da ilerleyen günlerde göreceğiz.