Dedeye sahip çıkalım! 90 yaşında yaptıkları hayrete düşürdü: Cesaret işi...

91 yaşında kayak yapan dede...

Hayatı dolu dolu yaşayan neşeli dedeler ve nineler... Ekstrem sporlara katılmaktan benzersiz hobilerde ustalaşmaya ve şık giyinmeye kadar, yaşlanmanın kıvılcımı kaybetmek anlamına gelmediğini gösteriyorlar. Bazıları çoğu gençten daha enerjik. İşte o dede ve ninelerde bazıları...

Yaşlanma yaşamın doğal bir parçasıdır, ancak ileriki yıllarımıza geçtikçe ve bedenlerimiz ve yaşam tarzımızdaki değişikliklerle karşı karşıya kaldığımızda yutulması zor bir hap olabilir. Araştırmalar, özsaygımızın 60'lı yaşlarımızda en yüksek seviyede olma eğiliminde olduğunu, ancak genellikle 70'li yaşlarımızda düşmeye başladığını ve bu durumun insanların yeni şeyler denemesini veya heyecan verici fırsatlar aramasını zorlaştırdığını gösteriyor. Dahası, bazı araştırmalar genç nesillerin yaşlı yetişkinlere karşı daha eleştirel olmaya başladığını ve bu durumun yaşlanmaya yönelik tutumların ilerleyen süreçte nasıl gelişebileceğine dair endişeleri artırdığını öne sürüyor.

Bu adamın 89 yaşında olduğuna kim inanır...

Yaşlanmanın zorlukları ve bunlarla nasıl başa çıkılacağı hakkında daha fazla bilgi edinmek için Bored Panda, Milano'daki Università Cattolica del Sacro Cuore'de Klinik Psikoloji profesörü ve Harvard Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırma görevlisi olan Dr. Francesco Pagnini ile konuştu.

Kendisi şöyle açıklıyor: "Tüm yaşam geçişlerinde olduğu gibi, yaşlanmanın psikolojik zorlukları da kişisel, sosyal, ailesel, ekonomik ve tıbbi yönler dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır. Ancak bazı ortak zorluklar genellikle diğerlerinden daha sık ortaya çıkıyor."

Pek çok insan, özellikle emekli olduklarında veya yaşamlarında başka büyük değişikliklerle karşılaştıklarında kimlik duygularında bir değişim yaşar. Dr. Pagnini, "Emeklilik, kişinin sosyal rolünü değiştirebilir" diyor ve "kendilerini artık topluluğa anlamlı katkıda bulunanlar olarak görmeyebilecekleri için potansiyel olarak öz değer ve amaç duygusunun azalmasına yol açabilir."

84 yaşındaki Japon Büyükbaba Instagram'da modellik yapıyor...

Yaşlandıkça tıbbi zorluklar da daha belirgin hale geliyor. Kemiklerimizin boyutu ve yoğunluğu küçülebilir, bu da onları kırılmalara karşı daha duyarlı hale getirir; kaslar ise güç, dayanıklılık ve esneklik kaybedip koordinasyonu etkileyebilir. Görme ve işitme bozulabilir ve zayıflamış bir bağışıklık sistemi bizi hastalıklara daha yatkın hale getirebilir.

Dr. Pagnini şunu belirtiyor:

Fiziksel sağlık sorunlarının önemli bir psikolojik etkisi olabilir, örneğin kişinin yaşamı üzerindeki algılanan kontrolünü azaltmak veya güvensizlik duygularını artırmak gibi." Ek olarak, insanlar bir zamanlar zevkle yaptıkları aktivitelerin bir kısmını artık yapamayacakları için fiziksel kısıtlamalarla başa çıkma konusunda kendilerini farklı algılayabilirler.

70 yaşındaki bu beyefendi 20 yaşında yaptığı aktivitelere devam ediyor...

Fiziksel zorlukların yanı sıra varoluşsal korkular da devreye girebiliyor. Dr. Pagnini'ye göre birçok insan ölümü veya kendi ölümlülüğünü düşünmekten kaçınmaya çalışıyor. Ancak tıbbi zorluklarla yüzleşmek, sevdiklerinizi kaybetmek ve hayatın sınırlarının daha fazla farkına varmak, yaşlandıkça derin psikolojik mücadelelere yol açabilir. Hayatın yakında sona erebileceğini bilmek, zaman algımızı da değiştirebilir, daha hızlı akıyormuş gibi hissetmemize neden olabilir.

Yaşlanmaya aynı zamanda başkalarından kopma duygusu da eşlik edebilir. Dr. Pagnini, "Yaşla birlikte, arkadaşların kaybı, hareket kabiliyetinin azalması veya sosyal ortamlardan emeklilik nedeniyle sosyal çevreler daralabilir ve bu da yalnızlık ve tecrit duygularına yol açabilir" diyor.

Bu duyguların giderek arttığı görülüyor. Son araştırmalar, 50-80 yaşlarındaki her üç yetişkinden birinin (%34) kendini yalnız hissettiğini gösteriyor. Bu, pandemi sırasında %56'nın kendini izole hissettiği 2020'ye göre büyük bir düşüş olsa da, yine de pandemi öncesi %27 seviyesinden daha yüksek.