Medyatava Yazmadıysa, doğru değildir!
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Dolar 42,5129
Euro 49,5395
Altın 5.765,39
Bist 11.007
Foto Galeri Video Galeri
Anasayfa Gündem Dünya Ekonomi Spor Magazin Kültür Sanat Yaşam Yazarlar
  1. Medyatava
  2. Spor
  3. Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu

Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu

Fenerbahçe'nin en büyük destekçi ve sponsorlarından iş insanı Murat Ülker, Ali Sabancı ile röportaj yaptı. Röportajda Sabancı'ya Galatasaray'la ilgili sorular yöneltti. Sabancı'dan da ilginç yanıtlar geldi.

02 Şubat 2025 16:41 Güncelleme: 02 Şubat 2025 18:06
Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu - Resim : 1

İş insanı Murat Ülker, iş dünyasının önde gelen isimleriyle yaptığı röportajlarına devam ediyor. Ülker, son olarak kişisel web sitesi muratulker.com'da Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı'yı konuk etti.

Ülker, Sabancı'ya iş dünyasından özel hayatına kadar pek çok soru yöneltti. Ülker'in en özel sorusu ise “Galatasaray başkanlığına aday olacak mısınız” oldu.

Sabancı, "Evet, sıkı bir Galatasaraylıyım ve bu kulübe olan sevgim her zaman özel bir yerde duruyor. Ancak Galatasaray başkanlığı gibi bir hedefim yok. Kulüp yönetimi, büyük bir sorumluluk ve çok ciddi bir mesai gerektiriyor. Şu an için enerjimi iş hayatıma ve diğer projelere odaklamış durumdayım. Tabii, bir Galatasaray taraftarı olarak kulübü her zaman desteklemek ve başarılarını görmek beni fazlasıyla mutlu ediyor" dedi.

SABANCI HOLDİNG'DEN NASIL AYRILDI

Ali Sabancı, Nisan 2004'te hayatını kaybeden eski Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı ile vefatından bir ay önce aralarında geçen diyaloğu şöyle anlattı:

"Sene 2004 ve 36 yaşımdayım. Bir mart ayı idi, karar verdim Sabancı Holding’den ayrılacağım. Önce eşimle konuştum. O zaman stratejinin başındaydım ve CEO’ya raporluyordum.

Babam Londra’da yaşıyordu o dönem. Konuşmak için Sakıp Amcama gittim…

Sakıp amcama 'ben gidiyorum' dedim, rahmetli de beni çok sever oğlu gibi görürdü, hep hissettirdi. Benziyoruz da biraz onunla tip olarak. Ben gidiyorum dediğimde hakikaten tatile gidiyorum sandı. 'Nereye' dedi. Ayrıldığımı açıkladım ben de. Hemen, 'ne yanlış gidiyor söyle düzelttireyim,' dedi. Bu çok onur verici bir laf ama aynı zamanda çok yanlış da bir laf. Neden yanlış olduğunu söyleyeyim; benim gibi 10 tane kuzen var, her defasında biri ayrılıyorum diye geldiğinde bunu derse, olmaz, bu kurumsallık değildir. Ben de kendisine 'izin verirseniz ayrılayım, yeğeniniz olarak konuşalım' dedim. Çünkü oradayken konuşursam pazarlık yapıyor gibi olacaktı.

'Risk almıyor musun?' dedi bana, 'evet amca alıyorum' dedim. 'Şoförün, asistanın, odan, düzenin var' dedi. “36 yaşımdayım, param, eğitimim var. Bu yaşımda denemezsem ne zaman yapacağım. Ama ben ayrılayım sonra da size bu noktaya nasıl geldi anlatayım," dedim.

Sakıp amcam soranlara da, 'Bilmiyorum bana sonra anlatacak' demiş.

Bizim şirketimizde meritokrasi, liyakat yoktu. Şu Mehmet Bey, 'iyi adam mıdır' diye sor. 'Her yıl kar ediyor' filan, hepsinin yanıtı, 'mükemmel adam, ama iyi bir ikinci adam'; çok insan vardı çünkü."

"AYDIN DOĞAN'IN DAMADI OLDUĞUM İÇİN İŞLERİM YAVAŞLIYORDU"

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın kızı Vuslat Doğan Sabancı ile evli olan Ali Sabancı, Aydın Doğan'ın damadı olmakla ilgili ise "Aydın Doğan’ın damadı olduğum için de bazen işlerim yavaşlıyordu. İnsanlar dışarıdan baktığında her şeyin içinde bir komplo görüyordu" ifadelerini kullandı.

1 / 9
Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu - Resim : 2

I- ÇOCUKLUK VE GENÇLİK YILLARI

İşte o röportaj...

1- Çocukluğunuzdan başlayabilir miyiz? Bugün olduğunuz “birey”e ya da “ben”e dönüşme hikayen nasıl başladı; nasıl bir aile ortamı eşlik etti?

Geçmişe baktığımda 10 yaşında ailece yurtdışına, Almanya’ya gitmemiz benim için büyük şans oldu. Babam rahmetli Şevket bey, kardeşlerinin ilkönce mektep okuyan, yüksek tahsili olanıydı. Babam holdingin dış işlerine bakardı. Böylece evde Türkçe, dışarıda Almanca ile başlayan 16 yıllık yurt dışı serüvenim İngiltere ve Boston, New York yani ABD’de devam etti.

O uçağa bindiğim andan itibaren ben artık Sabancı ailesinin oğlu olmaktan çıkmış, Sabancı olmuştum. Bu ne demek, mesela burada rezervasyon yapmana gerek olmuyor, orada ise soyadın ne diyorlar kodluyorsun. Bu insanda mütevazılığın bir kalite değil norm olduğunu ortaya çıkarıyor. Mütevazılığın meziyet değil gerekli olduğunun anlaşılması lazım. Size de diyorlar, ne kadar mütevazısınız halbuki bu sizin içinizde.

2- Sabancı Ailesi’nde en çok etkilendiğin kişi kimdi, neden?

Benim kutup yıldızım babam, idealleştirilmiş bir figür değil, onun her şeyiyle mükemmel olduğunu söylemiyorum çünkü onun da insan olduğunu biliyorum. Bu da onun bana bir öğretisidir. Ailenin dördüncü çocuğu benim babam, ilk üniversite mezunu o olmuş. Erol ve Özdemir amcam da ondan sonra Tarsus Amerikan’da sonra da Manchester’da okuyorlar.

Babam çok meraklı bir insandı, köşesine çekilip oturmazdı hiç. Almanya’da bir Alman, İngiltere’de bir İngiliz gibi yaşamamı sağladı. Herhangi bir ayrıcalığım yoktu yani. Halbuki öncesinde Adana’da çok korunaklı, sanki bir fanusta yaşıyorduk. Aşçının bile yardımcısı olan bir evdeydik. Sonra Almanya’da gündüzleri gelen bir yardımcının olduğu, akşam ailece bir arada kaldığımız daha yalın bir hayata geçtik. Bunlar ben büyürken üzerimde çok etkili olan şeylerdi.

3- ABD’de ekonomi, siyasal ve uluslararası finans alanında hem lisans hem yüksek lisans eğitimi aldın. Arada Morgan Stanley &Co Inc. Şirketinde finansal analizci olarak 2 yıl çalıştın. Ardından Akbank’ta çalışmaya başladın.1997’de Sabancı Holding’de yeni projeler bölümünün başına geçtin ve Haziran 2001 tarihinde Strateji ve İş geliştirme Grup Başkanlığı’na getirildin. Bu süreç seni Sabancı Holding üst yönetime hazırlayan bir kariyer programı mıydı? Neydi hayallerin, neler düşünüyor, neler yapmak istiyordun? Farklı fikirlerin var mıydı?

Almanya ve tüm bu yurt dışı süreçlerinden sonra 26 yaşında Türkiye’ye döndükten sonra: Ben geri döndüm diye Türkiye şanslı diye düşünüyordum. Tabii burada 26 yaşındaki Ali’den bahsediyorum.

Annemin ailesi Sapmaz, babam Sabancı yani iyi ailelerden geliyorum, eğitimim çok iyi, çok iyi global iş tecrübelerim var Morgan Stanley’de çalışmışım, bir vukuatım da yok…

“Ve buna rağmen Ali döndü vayy” denecek sanıyorum, gençlik tabii. Kimseye bir şey demiyorum tabii ama zihniyetim buydu.

Herhalde Sabancı grubu beni başa getirir, akranlarıma falan bakıyorum, kuzenlerime onlar Türkiye’de yaşamış etmiş, benim yaşam ve iş deneyimim onlarda yok. Babamla holdingde konuşuyorlar, ben bekliyorum ki bir yerde CEO’luk veya benzeri teklif edilecek bana. Babam geldi, “Akbank’ın Bahçekapı şubesinde çalışacaksın.” dedi. Ben diyorum içimden Bahçekapı neresi?!

Beni gerçekten de Bahçekapı şubesine uzman olarak atadılar. Ülkedeki ilk finans master’ı olan uzman olabilirim. O zaman bankacılıkta bugünkü bilinç ve teknoloji yoktu tabii. Ama önemli bir şubeydi, hatta hatırlıyorum sizin aile hesabınız vardı orada.

Kol düğmeleriyle gittim ilk gün, bu Wall Street’te normdu. Ben tevdiat departmanında veznedeyim. Ama mesela, her akşam kasa yapılır, fazla ya da eksik çıkması durumunda cebinden de ödeyemezsin, sırayla o günkü tüm müşterileri ararsın.

Babama neden diye sordum; “16 yıldır burada değilsin, burayı bilmiyorsun. Paranın hangi şartlarda kazanıldığını bilmiyorsun, istersen Sabancı Holding’e hemen gelirsin, asistanın ve afili odan da olur ama cam bir fanusta sınırlı kalırsın.” dedi.

O zaman para cephede kazanılıyor, anladım ben.

Ben iki yıl şubede çalıştım hatta bir defa Topkapı fabrikanıza geldim, babanıza kredi pazarlamak için. Siz var mıydınız hatırlamıyorum 1996 yılı olmalı.

Kuzeniniz Faruk Berksan bizimle çalışırdı. Onu daha sık görürdüm. Ama sizle tanışmadım.

Ben sizle ne zaman tanıştım onu da hatırlıyorum; Aziz Köseoğlu, ablamın ilk eşi, aracılığıyla bir iş denemeniz olmuştu, orada tanışmıştık.

Aziz Abi dedi ki, 2004 öncesinden bahsediyorum, Murat, hala hafta sonları yeni ürün tadar. Bu nabzı tutabilmek demek.


2 / 9
Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu - Resim : 3

II- SABANCI HOLDİNG GÜNLERİ

4- Bir röportajında anlattığına göre rahmetli Sakıp Bey’e, ayrılıyorum deyince, ne istiyorsun, söyle değiştireyim demiş. Sonra, o jenerasyon yeni jenerasyonun yönetime geçmesine izin vermiyordu, dedin mi? Geçmişe baktığında gerçekten öyle miydi yoksa sabırsız mıydın?

Sene 2004 ve 36 yaşımdayım. Bir mart ayı idi, karar verdim Sabancı Holding’den ayrılacağım. Önce eşimle konuştum. O zaman stratejinin başındaydım ve CEO’ya raporluyordum.

Babam Londra’da yaşıyordu o dönem. Konuşmak için Sakıp Amcama gittim…

Sakıp amcama “ben gidiyorum” dedim, rahmetli de beni çok sever oğlu gibi görürdü, hep hissettirdi. Benziyoruz da biraz onunla tip olarak. Ben gidiyorum dediğimde hakikaten tatile gidiyorum sandı. “Nereye” dedi. Ayrıldığımı açıkladım ben de. Hemen, “ne yanlış gidiyor söyle düzelttireyim,” dedi. Bu çok onur verici bir laf ama aynı zamanda çok yanlış da bir laf. Neden yanlış olduğunu söyleyeyim; benim gibi 10 tane kuzen var, her defasında biri ayrılıyorum diye geldiğinde bunu derse, olmaz, bu kurumsallık değildir. Ben de kendisine “izin verirseniz ayrılayım, yeğeniniz olarak konuşalım” dedim. Çünkü oradayken konuşursam pazarlık yapıyor gibi olacaktı.

“Risk almıyor musun?” dedi bana, “evet amca alıyorum” dedim. “Şoförün, asistanın, odan, düzenin var” dedi. “36 yaşımdayım, param, eğitimim var. Bu yaşımda denemezsem ne zaman yapacağım. Ama ben ayrılayım sonra da size bu noktaya nasıl geldi anlatayım,” dedim.

Sakıp amcam soranlara da, “Bilmiyorum bana sonra anlatacak.” demiş.

Bizim şirketimizde meritokrasi, liyakat yoktu. Şu Mehmet Bey, “iyi adam mıdır” diye sor. “Her yıl kar ediyor” filan, hepsinin yanıtı, “mükemmel adam, ama iyi bir ikinci adam”; çok insan vardı çünkü.

5- Bu ayrılıktan ne öğrendin?

Özdemir amcam ve Sakıp amcam benim hep dahili sponsorumdu. Beni çok severlerdi. Babam benim hiç sponsorum olmadı. Babam bunu hiç yapmadı ama bunu babamın beni düşündüğünü için yapmadığını biliyorum.

Bizim ailede bireyler arası güç savaşları ve güven sorunları vardı. Ama bu bir bütün aslında, sonucunda aile işi dağıldı.

6- Aile zaten bireylerden oluşuyor, demeyelim öyle. Biz de amcamlarla ayırdık. Herkes başka bir şey söylüyordu. Sonunda babam, “ben abimle konuşacağım. İşi ayıralım yoksa akraba kalamayacağız,” dedi.

Evet, bizde de oldu ama bizdeki çok da medeni olmadı. Evdeki dadımız eşim Vuslat’a sormuş, “Ali Bey kovuldu mu?” diye, herkes de bir yandan dramatik bir şey arıyor.

7- Sen hala biraz yabancı kültürleri de içinde barındırıyorsun, değil mi?

Bu bir paket, Ülker olmak da bir paket. Sabahtan beri konuşuyoruz, yeğeninle Panama’ya gidiyorsun. Paketin külfetli tarafı var, iyi tarafı da var biliyorsun. Ben iyi tarafı aldım, kötü tarafı kaldı.

8- Aile işin ayrıldığında iyi tarafın dışındasın gibi hissettin mi?

Genel kurul oyunları oldu aile dağılsın diye. Babam o oyunu oynamadı, hissemizi kimse bizden alamaz, mal mülk bizim, Yönetim Kurulu zorunlu değil dedi. Ben kızgındım açıkçası o süreçte, hatta babama da “ne yaptılar bize, ayırdılar” dedim. O da bana “yok hürriyetimizi verdiler bize, şimdi hüviyetimizi kazanma zamanı” dedi.

3 / 9
Ali Sabancı Galatasaray'a başkan mı olacak? Murat Ülker sordu - Resim : 4

III- ESAS HOLDİNG'E GEÇİŞ

9- Sabancı Holding’den ayrılıp babanız Şevket Sabancı tarafından kurulan Esas Holding’e geçip ablanız Emine Kamışlı ile çalışmaya başladın. O da aile şirketiydi, farklı mıydı, sorunlar yaşandı mı?

Ben Sabancı Holding’den gittim, rahmetli babam görmüştü bizim aile parçalanacak. Sayıca şanslılar bazı aileler, mesela siz, sizden sonraki jenerasyonda bile 30 kişi yok. Koç ailesi için de böyle, şu an iki kişi var mesela.

Sistem kurma mecburiyeti o yüzden var. Mesela benim CEO seçme mecburiyetim var. Bizim aile tüzüğüne yazdırdım, bir kişi 3 dönem yönetim kurulu başkanlığı yapamaz diye. Benim 2. dönemimin ortasında Emine ablam dedi ki “çok gençsin devam et”. Ben de “olur ama diğerlerinden biri hayır derse yapmam” dedim. Güvenli de bir ortam vardı tabii, sizde de bugün Ali Ülker biliyor ki Murat Ülker orada duruyor, onun orada olmasından da faydalanabiliyor.

10- İşten ayrılmana geri dönecek olursak, nasıl oldu, neler öğrendiniz?

Ben şirketten ayrıldıktan sonra sevgi dolu olmadı ilişkiler, herkes kendini işleriyle eş gördü.

Mehmet abi (ARE) vardı, mesela Mehmet Sabancı babamın yanında çalıştı. 6-7 yıl da İngiltere’de perakende ve gıda sektörlerinde hatta bankada çalıştı. Esasında adam bu alanlarda çalışmak istemiyordu. Arabaları seviyordu, gitti F&B Otomotiv’i kurdu.

Bugün herkes herkese küfrediyor, ayağın taşa değmesin diyor, değerse de o taş ben olayım diyecek… Adam Ülker’in oğlu olmasa yapamazdı diyor… E neticede o adam da bir şey yaptı ama.

Bir gün Sakıp amcam, babam ve ben üçümüzdük. Amcam dedi ki “iyi insan olmak mühim”, “amca” dedim, “siz hiç bu konuda tereddüt etmeyin biz dünyanın en şanslı ailesiyiz. Bizim tüm işlerimizin başlarında aile ferdi var, eşler de gelebiliyor, demek ki bizim aileden sadece birinci sınıf insan çıkıyor ve sadece birinci sınıfla evleniyor.” Bu mümkün mü? Meritokrasi nerede?

Görev tablolarını gördüğünde babam gerçek bağlantıları kurdu; her aileden bir kişi babasını temsil etsin, kalanları kendi işlerini kursun doğrusu bu olur dedi. Adam 1995 yılında venture yapısını tarif etti. Her aileden dışarı çıkanı destekleyelim dedi. Ama bu dedikleri aileye uymadı ve kabul görmedi.

Sonrasında da babam oyunu bozdu ve 2000’de Esas Holding’i kurdu. Kardeşlerim; küçük kardeşim Emine, Sadıka, bendeniz Ali yani aslında ESA ve Sabancı da geldi ESAS olduk.

2005 yılında mal varlığımızın 90’ı aile varlıklarıydı, mal varlığımız iki hisse senedindeydi daha çok; Sabancı Holding ve Akbank. 2010 yılında burada değişikliğe gittik, Sabancı Holding’de minimal kaldık, Akbank’ta ise az bir hisse satışı gerçekleştirdik. Sadece kalanlarla bile zengin bir aile olmaya devam edebiliyorsunuz. Tabii sonra biz de kendi işlerimizi kurup, onları büyütmeye devam ettik. Ben 2004 yılında Esas Holding’e geçtim, bir sene sonra sizin de bana sorduğunuz soru “işi bırakabileceğin insan var mı”nın peşine düştüm. O çapta birini de buldum; Çağatay Özdoğru CEO oldu hatta hala onunla çalışıyorum.

Ben Sabancı Holding’den ayrıldığımda Cuma günü babam Londra’dan geldi orada yaşıyordu, hafta sonu yanına gittim, ayrılıyorum dedim. Kızacağını sanmıştım ama memnun oldum dedi. Yoğurt fabrikamız vardı Çatalca’da Çoban diye, gel dedi, pazar pazar oraya gittik. Karıma söylediğimde ise “iyi yaptın, söz ver böyle hemen 25-30 milyon dolarlık işlere girmeyeceksin” dedi.

11- Ali çok zekisin ve hala bir çocuk var içinde. Lütfen bunu koru!

New York Times’da evsizlerin en büyük sorunu ne diye bir araştırma yayınlandı, cevap ne biliyor musunuz: Adam yerine konmamak. Çay getirene “günaydın” dediğinde, karşılık olarak “günaydın, nasılsın” demek bana enerji olarak iyi geliyor.

Birinin mali sıkıntısı oluyor mesela, görüyorum ya bir şey isterse diye dönmüyor insanlar. Ya da sen dönmek istediğinde seni uyarıyorlar… Ben arayayım, istesin verip vermeme kararı bende zaten diye bakıyorum ben olaya.

Etrafındaki insanlar seni arayınca, korkuyla değil sevgiyle yaklaşacaksın ve sevineceksin, demek ki istenilecek durumdasın bu bir şükür sebebidir görebilen için.

İyi niyet önemli… Locaya gittim mesela orada hostesler vardı. Geldiler “ben Ali siz kimsiniz” dedim. “Merhaba ben Ela” dedi. Güzel olan bu bence, o biliyor tabii locanın sahibi benim, ama ben onun adını bilmiyorum.

12- Bence çok yenilikçi bir girişim sermayesi işi kurdunuz ve başardınız. Esas Holding’in özel sermaye/girişim sermayesi stratejilerinde bu yaklaşımınızın etkisi nedir ve nasıl bir rol oynar?

Esas Holding olarak özel sermaye ve girişim sermayesi stratejilerimizde, yenilikçiliği iş modelimizin merkezine koyuyoruz. Bu yaklaşım, yalnızca finansal başarı hedeflemekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal etki yaratmayı da önceliklendiriyor. Stratejilerimizi şekillendirirken, geleceğin ekonomisini dönüştürebilecek yenilikçi iş modellerini ve çözümleri desteklemeyi hedefliyoruz.

Özellikle teknoloji, sağlık, yenilenebilir enerji ve tarım teknolojileri gibi potansiyeli yüksek sektörlere odaklanıyoruz. Örneğin, sağlık teknolojilerinde insanların yaşam kalitesini artıran çözümler sunan girişimlere yatırım yapıyoruz. Yenilenebilir enerji projeleriyle hem çevresel sürdürülebilirliği destekliyor hem de uzun vadeli ekonomik büyümeye katkı sağlıyoruz. Ayrıca, gıda israfını azaltmayı hedefleyen yapay zeka tabanlı girişimler gibi, hem çevresel hem de ekonomik değer yaratan projelere öncelik veriyoruz.

Yenilikçi yaklaşımımızın bir diğer önemli unsuru, girişimlere yalnızca finansal kaynak sağlamakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bilgi birikimimizi ve geniş iş ağımızı da sunmamız. Girişimlerin stratejik hedeflerini şekillendirmelerine, operasyonlarını büyütmelerine ve sürdürülebilir bir yapı kazanmalarına destek oluyoruz. Bu hem girişimlerin hem de bizim başarı hikayemizi güçlendiren bir sinerji yaratıyor.

Ayrıca, sürdürülebilirliği yalnızca bir zorunluluk değil, bir fırsat olarak görüyoruz. Döngüsel ekonomi odaklı projeler ve karbon ayak izini azaltan yenilikçi çözümler, yatırım portföyümüzün önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu yaklaşım, hem çevresel etkiyi minimize ediyor hem de uzun vadeli değer yaratmayı mümkün kılıyor.

Stratejilerimizin bir başka boyutu ise coğrafi çeşitlilik. Türkiye’nin dinamik girişimcilik ekosistemini desteklerken, aynı zamanda İngiltere ve Almanya’daki ofislerimiz ile uluslararası fırsatları değerlendiriyoruz. Örneğin, Avrupa’daki bir fintech girişimine yaptığımız yatırım, hem finansal teknolojilerdeki bilgi birikimimizi artırdı hem de global iş birlikleri kurmamıza olanak tanıdı.

Esas Holding’in özel sermaye ve girişim sermayesi stratejileri, yalnızca ekonomik değer yaratmayı değil, aynı zamanda sürdürülebilir iş modelleri ve toplumsal faydayı önceliklendiren bir yaklaşıma dayanıyor. Yenilikçi yatırımlarla geleceği şekillendiren çözümlere destek olmaya ve küresel ölçekte değer yaratmaya devam ediyoruz.

4 / 9
Medyatava Yazmadıysa, doğru değildir!
KÜNYE KULLANIM ŞARTLARI GİZLİLİK İLKELERİ ÇEREZ POLİTİKASI İLETİŞİM
©2013 - 2025 Medyatava.com Her hakkı saklıdır
Yazılım & Tasarım: Bilgin Pro

Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın.
Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.

  • Medyatava

  • Anasayfa
  • Son Dakika
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Gündem
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Spor
  • Magazin
  • Kültür Sanat
  • Yaşam
  • Teknoloji
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Koronavirüs
  • Medya
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • © 2025 Medyatava. Tüm hakları saklıdır. İçeriklerin izinsiz kopyalanması yasaktır.