Her şeye rağmen ıslak gözleri insana ıstırap verecek kadar umutla doluydu. Hâlâ hayattaydı, bedeni hâlâ sıcaktı, inancı hâlâ şu kötülüklerle dolu dünyada çiçekler açtıracak güçteydi...
Varoluşçuluk felsefesinin derinliklerine doğru çıktığımız bu şaşırtıcı yolculukta seçimlerimizin ihtişamıyla, özgürlüğümüzün sınırsızlığıyla karşı karşıya geliyoruz. Toplumsal baskının, yapay değerlerin, korkuların yok ettiği bireylerin içsel çığlıklarına en yakından tanıklık ediyoruz...
Roman’ın baş karakteri Raul, yapmış olduğu tek bir yanlış seçimden dolayı kendine olan güvenini, saygısını büsbütün yitirmiş yalnız ve umutsuz bir insandır. Yıllarca bir gölge olarak toplum içinde var olduktan sonra, geçmişinden bugününün ve geleceğinin intikamını almak için, en büyük günahını da bavuluna koyarak bir seyahate çıkar...
Korkak, aciz bir insana, hatta bir katile dönüşmüşken bu kez yaptığımız doğru seçimlerle, kendimizden iyi, cesur, korkunun esiri olmayan bir insan, hatta bir kahraman yaratabiliriz. İşte bu roman, tam da bu gizin farkına varan bir adamın Yeniden Doğuş hikâyesidir...
Okuyucular rahat koltuklarına iyice yaslanıp, kitabı ellerine aldıkları zaman, bir anda birçok mitolojik kahraman etraflarını saracak; kulaklarına Robert Schumann’ın ezgileri dolacak; duvarlarını ise Pieter Brueghel’in, Egon Schiele’nin tabloları süsleyecek.