Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları'na damga vuran cinsiyet, kimlik, ayrımcılık konularına ışık tutan okuma önerileri!

Alman Sosyolojisinin Felsefi Tarihi

Alman Sosyolojisinin Felsefi Tarihi, Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları süresince cinsiyet, kimlik, ayrımcılık gibi konular etrafında ortaya çıkan tartışmalara ışık tutarak okurlara farklı perspektifler kazandırmayı hedefliyor.Alman Sosyolojisinin Felsefi Tarihi, sosyolojinin kurucu babalarından (Marx,Simmel, Weber) başlayarak Lukács aracılığıyla Frankfurt Okulu’na (Horkheimer,Adorno, Habermas) dek uzanan eleştirel teorinin sistematik bir yeniden-inşasını sunuyor. Yabancılaşma, rasyonelleşme ve şeyleşme teorilerini derinlemesine analiz eden Vandenberghe, sadece tahakkümün gerçekliğine ışık tutmakla kalmayıp özgürleşimin olası yollarını da aydınlatacak olan, bugüne dair eleştirel bir teorinin metateorik ön varsayımlarını soruşturuyor.

Gösteri Toplumu

Guy Debord’un Gösteri Toplumu, bir umutsuzluk kitabı olarak hapishane halindeki bir dünyada yaşadığımızı gözler önüne seriyor. Antikçağdan günümüze, zaman kavramından mekân kavramına, şehircilikten turizme ve kültürel tüketim soytarılığına kadar her alana uzanan Gösteri Toplumu’nun labirentleri arasındaki yolculuk kitabın ortalarında giderek dehşete dönüşür: Çıkış yoktur! Debord karamsardır! Karamsarlığın doruğunda yaşayan tüm devrimciler gibi gerçekçidir de… Hakikati söyler.

Kimlik Mekânları

David Morley ve Kevin Robins’in günümüz dünyasında öne çıkan kimlik krizini ele aldığı Kimlik Mekânları, ötekileştirme meselesine parmak basıyor. Bir ülkenin “büyük rüya”lar görmeyi çok sevmesine rağmen sonunda, kendi, “iç düşman”larıyla ve sınır komşularıyla baş başa kalmasının nedenlerini biraz da kültür ve simge dünyasının sunduğu teorik ve politik kerterizden incelemek gerektiğini düşünüyorsanız, bu kitapta aradığınızdan daha fazlasını bulacağınıza emin olabilirsiniz.

Sapkın

Türkiye LGBTİ+ hareketini yakından takip eden Peter Drucker’ın queer’in bir tarihini sunduğu Sapkın , queerlerin de giderek marjinalleşmesi tehlikesine karşı anti-kapitalizm şemsiyesi altında birleşilmesi gerektiğini öne sürüyor. Drucker, bu kitapta queer’in bir tarihini sunarken aynı zamanda radikal queer’in radikal solla, yani anti-kapitalizmle harmanlanmasını öneren bir ütopya sunuyor.