'YOKSULLUK BÜYÜK AYIP, ZENGİNLİK EN BÜYÜK ERDEM BU ÜLKEDE'

Medyatava yazarı Neslihan Acu: "YÖK Başkanı sanki bir mahalle kahvesinde bir yandan zar atarken bir yandan arkadaşlarıyla muhabbet edermiş gibi açıklıyor: 'Üniversiteler paralı olmalı!' Ben diyorum ki, sanki gündemi saptırmak için bilhassa yapılıyor bu çıkışlar. At ortaya saçma sapan bir fikir, millet tartışsın dursun. Bu arada iş bitiricilerin kervanı yürüsün."

Google Haberlere Abone ol
'YOKSULLUK BÜYÜK AYIP, ZENGİNLİK EN BÜYÜK ERDEM BU ÜLKEDE'

AHESTE ÇEK KÜREKLERİ, ÖRDEKLER ÜRKMESİN



YÖK Başkanı sanki bir mahalle kahvesinde bir yandan zar atarken bir yandan arkadaşlarıyla muhabbet edermiş gibi açıklıyor: “Üniversiteler paralı olmalı!”


Ortalık anında birbirine giriyor. İtirazlar, karşıt görüşler, öfke, toz duman…


Ben diyorum ki, sanki gündemi saptırmak için bilhassa yapılıyor bu çıkışlar. At ortaya saçma sapan bir fikir, millet tartışsın dursun. Bu arada iş bitiricilerin kervanı yürüsün.



YÖK başkanı, “Bütün dünyada üniversiteler paralı!” diyor.


Kendilerinin bütün dünya dediği, ABD.


Çoğu Avrupa ülkesinde devlet üniversiteleri parasız çünkü.



Ben diyorum ki, Amerika’ya bu kadar özeniyorsanız oradaki sistemin güzel taraflarını da getirin bu ülkeye.


Mesela, senaristler iki aydır grev yapıyorlar orada. Çünkü sendikaları var.


Bizdeki senaristler hiçbir halt yapamazlar. Çünkü sendikaları yok.


Ha babam de babam yazarlar üç kuruş karşılığında. Yapımcının elinde oyuncak olurlar. Halkımız böyle istiyor nağmeleri altında ottan moktan şeyler yazmaya zorlanırlar. Yazdıkları diziler rating alamaz, çöpe atılır. Hayat böyle sürer gider.



Senaristlere gelinceye dek zaten…Ohoo…Küçük Amerika imajı yedirilmek istenen ülkemiz o hale getirildi ki, çalışanlar en ufak bir haklarını dahi isteyemiyorlar, korkuyorlar. Sadakacılık sistemi hüküm sürüyor ortalıkta. Eline tutuşturulanla yetinecek, haline şükredeceksin. Daha fazlasını istersen işte kapı, işte sapı. Çünkü dışarısı işsiz eleman kaynıyor.


Sendikalaşmanın olmadığı yerde her türlü cambazlık olur. İşveren çalışanını parmağında oynatır. Canı ister, on yıl stajyer olarak çalıştırır, sigortasını yaptırmaz, tehdit eder, kar edemedim bu yıl zam yapmıyorum der. Der oğlu der. Keyfinin kahyası mısın? Sendikalaşmanın olmadığı yerde, çalışanlar birbirinin düşmanıdır.


Çürüme, bu düşmanlıkla başlar.



Cemil İpekçi haberleriyle dolu ortalık. Son günlerin parlayan yıldızı o.


Adını anmak istemediğim bir yoğurt ve süt ürünleri fabrikası, bir iki defilesine sponsor bile olmuş bu ünlü modacımızın.


Al gülüm ver gülüm dünyası.


Bu fabrika 400 işçisini sendika üyesi oldular diye işten çıkarttı.


Ve, anlı şanlı medyamıza bir ara verdiği ilanlarda “sendikalaşma” olayını, “bir takım faaliyetler” adı altında, adeta bir suç işleniyormuş gibi lanse etti ortalığa.


Evet, çalışanların birleşmesi ve sendika istemesi halen suç sayılıyor bu ülkede.


AB’ye gireceğiz martavallarını hala sürdüren bu ülkede.


ABD’nin “paralı üniversitelerini” kendine örnek alabilecek kadar kendini “olmuş, aşmış” sanan ve fakat hali hazırda en geri zihniyetlerle yönetilmekte olan bu ülkede.


Bizim ülkemizde.


“Haşa de lan!”cıların ülkesinde.



YÖK Başkanının açıklamalarına geri dönersek….


Evet evet…Bu ülkede devletin üniversitelerini paralı yapın. Yapın ki millet sizin aslında ne olduğunuzu görsün. Tek dileğim budur. Cidden.



Hayır, en çok neye fitil oluyorum biliyor musun sevgili okur? Ara eleman lazımmış, o yüzden üniversiteleri paralı yapacaklarmış, hani bazıları da gitsin ara eleman olsun diye.


Peki kardeşim, nerede ara eleman olacak bu çocuklar? Hangi meslek okullarında?


Şu ülkede bir avuç meslek okulu var. Onların da ne düzeyde iyi eğitim verdiği meçhul.


Doğrusunu isterseniz ben küçükken kaptan olmak isterdim. Birçok çocuk itfaiyeci olmak ister, marangoz olmak ister…


Ama hani nerede okul? İyi okul? Olsa gitmez miydik?


Bir kere mentalitenin değişmesi gerek. Üniversite okumayanları küçümseyen, ıyyy marangoz musun vıyyy badanacı mısın diyen gerizekalı birkaç nesil yetiştirildi bu ülkede.


Doktorlar, mühendisler cici… Marangozlar, muslukçular kötü…


O tür işleri toplumun en dipteki kesimi yapar. Mantık bu. İşleyiş de bu.


Hem keller hem fodullar ülkesi burası! Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider şaapmaya takımının ülkesi!


Firmasına çaycı alacaktır, iki dil bilen üniversite mezunu eleman ister. Adeta dalgasını geçer. Çünkü memlekette iş yok ama çalışmak isteyen çok.



Uzun lafın kısası… Bu ülkede yoksulsan, üniversite de okusan aynı, meslek okulunda da okusan aynı ey çocuk!


Sadakaya talim edeceksin. Hakkını hiçbir zaman isteyemeyeceksin.


Çünkü yoksulluk büyük ayıp. Zenginlik en büyük erdem bu ülkede.


Ve yapman gereken tek şey, avucunu ileriye uzatıp boynunu bükmektir. Acındıracaksın kendini. Onurlu bir duruş sergilersen tekmelenirsin her yerden.


Hem bak, devletin üniversitesi sana burs da verecekmiş. Yılda on bin dolar. Mezun olunca kapı gibi maaşınla emekli olana dek ödersin.




NESLİHAN ACU neslidost@gmail.com

Etiketler Cemil İpekçi
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin