YILMAZ ÖZDİL / HÜRRİYET
Sayın TCDD...
“Ne ördün filan” başlıklı yazımın “yanlış” olduğunu belirterek, düzeltme göndermişsiniz.
Adında “TC” bulunan kuruma saygı göstermek boynumuzun borcudur, düzelteyim.
*
Ben, Mustafa Kemal
dönemini yazdım... Siz ise, “1923-1950 arasında 3764 kilometre
demiryolu yapıldı, yılda 134 kilometreye tekabül eder, 2004-2011
arasında 1076 kilometre demiryolu yapıldı, yılda 135 kilometreye
tekabül eder” diyorsunuz. Yok öyle! Tartışmanın kaynağı 10’uncu yıl
marşı... 1923-1933 arasını esas alacaksınız. Hadi 5 sene de avans
vereyim, 1938’e kadar hesaplamanız gerekir. 1940’dan 1950’den
Mustafa Kemal’e ne?
*
Ayrıca... Niye 2004’ten başlıyorsunuz? 2003’te İsmet İnönü mü iktidardaydı? Mustafa Kemal’e ait olmayan dönemi Mustafa Kemal’e ekle, AKP’ye ait olan dönemi AKP’den çıkar, öyle mi? Tüik gibisiniz vallahi, işinize gelince azaltıyorsunuz, işinize gelince çoğaltıyorsunuz.
*
Üstelik, o dönemin imkânlarıyla bu dönemin imkânlarını kıyaslarsanız, Toki’nin Mimar Sinan’dan büyük olduğunu da söyleyebilirsiniz. Daha çok bina yapıyor. Kaldı ki, Atatürk’ün demirağ soyadını verdiği Nuri Demirağ bile, tek başına, sizden fazla demiryolu yaptı. İnanmıyorsanız, AKP mebusu Nursuna Memecan’a sorabilirsiniz, torunudur.
*
Ve 1076 kilometre yaptınız ama... Bazı münafık uzmanlar, aynı
yöne giden çift hatlar’ı
çift çift sayarak, rakamı şişirdiğinizi söylüyor. Bu mantığa
göre... 6 şeritli 100 kilometre otoyol yaptığımızda, 600 kilometre
otoyol yaptık mı dememiz gerekiyor?
*
“Bu yolları Türkler yapıyor sayın Özdil” demişsiniz... Halbuki, Çinlilerin yaptığını Başbakanımız söylüyor. “Bildiğiniz gibi Eskişehir-İstanbul hızlı tren hattını Çin’le birlikte yapıyoruz. Aynı şekilde, Ankara-Sivas hattı Çin’le yürüyor. Bundan sonraki süreçte 5 bin kilometrelik demiryolu ağımızı Çin’le yapmayı hedefliyoruz” diyor. Sabah Gazetesi “Demir ağları Çinlilerle örecek” başlığını atmıştı... Çünkü, 35 milyar dolarlık Edirne-Ardahan hattı için Çinlilerle masaya oturduğunu söyleyen, ben değilim, bizzat Ulaştırma Bakanımız.
*
“Ankara-Konya hattı, yerli yüklenicilerin emeğiyle inşa edildi” diyorsunuz. En büyük yükü, ray taşır... O hat’a, İskenderun’dan gemiyle getirilen İtalyan malı ray döşenmedi mi?
*
“İspanya’dan lokomotif alınmadı” diyorsunuz. TCDD’nin resmi
internet sitesinde yayınlandı: “Ankara-Eskişehir hattında sefer
yapacak son teknoloji ürünü ilk hızlı tren seti, İspanya’nın
Beasain kasabasında genel müdürümüz Süleyman Karaman’ın
katıldığı
törenle teslim alındı.”
*
Vikipedi’nin “hızlı tren” maddesinde yazıyor:
“Ankara-Eskişehir hattındaki HT65000 modelleri İspanyol
Construcciones y Auxiliar de Ferrocarriles şirketi tarafından
üretilmiştir.”
*
“Güney Kore’den vagon alındı” dedim, itiraz etmemişsiniz. “Yerli
demiryolu endüstrisi
için Adapazarı’nda tren fabrikası kuruldu”
demişsiniz. Kuruldu da...
Ortağı Güney Kore değil mi?
*
“Makinistler Almanya’da eğitildi” dedim, itiraz etmişsiniz.
“Türkiye’de eğitildi, staj için yabancı ülkelere gönderildi”
demişsiniz... Allah da
sizi güldürsün, e mi.
*
“Balıkesir-Eskişehir Fransız, Köseköy-Gebze İtalyan, Gebze-Halkalı İspanyol, Ankara-Sivas çekik gözlü, Sivas-Erzincan İtalyan” dedim. Öbürlerini teğet geçip, “Sivas-Erzincan hattının yapımına başlanmadı, kimin yapacağını bilmiyoruz” deyip, cümlenin sonuna ünlem koymuşsunuz... O hat’tın etüt, proje, mühendislik, danışmanlık hizmetleri ihalesi sonuçlandı, SWS Engineering SpA firması kazandı. Nereli bu firma? İtalyan!
*
“Testleri, Çek Cumhuriyeti’nde yapılıyor, Almanya’ya Fransa’ya gönderiliyor” dedim, çıt çıkarmamışsınız... Zaten, bunu diyen ben değilim, Hacettepe Teknokent AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Profesör Murat Karaşen... “Türkiye’de kullanılan bütün vagonlar, raylı sistem araçları ithal ediliyor. Sadece ithalle kalmıyor, test için ya Çek Cumhuriyeti, ya Almanya, ya da Fransa’ya gönderiliyor. Yüz binlerce avro döviz yurt dışına gidiyor” diyor.
*
“Marmaray Japon” dedim, bi şey dememişsiniz. “Ankara ve İstanbul
metrosunda Alman, İtalyan, Fransız, Çin, Güney Kore imzası var”
dedim, hiç bahsetmemişsiniz. Buna mukabil, köprü asfaltının
yurtdışından getirildiğini, deniz otobüslerinin ithal edildiğini
kabul etmişsiniz. Teşekkürler. Ancak... Metrobüslerin Hollandalı
olduğunu yazdım, tek satır bile söz etmemişsiniz, teessüf ederim.
Şoför yokmuş gibi, şoförleri bile Hollanda’dan
getirilmemiş miydi?
*
Son olarak...
*
“Hürriyet Gazetesi kağıdını hangi ülkeden alıyor, baskı makineleri hangi ülkenin markasını taşıyor?” demişsiniz. Hürriyet adına konuşmak bana düşmez ama... Resmi Gazete haricindeki gazeteler “şahıs”lara aittir, patronlarını ilgilendirir, para onların, ister Kanada’dan alırlar, ister Norveç’ten... Bizler de, ister okuruz, ister okumayız, tekel değildir. Üstelik, Seka’yı, gazete patronları mı kapatıp sattı? TCDD ise, adı üstünde “devlet”indir, kimsenin babasının malı değildir, oralarda ödenen paralar da, sokaktan toplanmıyor, milletin vergileridir. Vergilerimizin takibini yapmak devletin, hesabını sormak yurttaşların görevidir.
*
Amacım, elbette
rencide etmek, ithal de olsa, çabaları küçümsemek değil, asla...
Mustafa Kemal vizyonuyla, ülkemin kılcal damarlarında bile
hızlı
trenlerin dolaşmasını isterim.
*
Ha diyebilirsiniz ki, o halde neden kafayı taktın trene?
*
İsmi lazım değil, şu anda Hatay’da faaliyet gösteren Amerikalı
arkadaşlardan biriyle, seneler evvel sohbet ediyorduk... “Tren
yolcuları, vagonda seyahat ederken, farkında olmadan ideolojik
karakterini ortaya koyar. Trenin gidiş yönünde oturmayı tercih
ediyorsa, devrimcidir. Pencereden bakar, manzara çok hızlı akar,
sürekli yeni, sürekli değişkendir. Eğer, trenin gidiş yönünün
aksine oturuyorsa, muhafazakârdır. Pencereden bakar, manzara aheste
aheste akar, sindire sindire seyahat eder” demişti... “Peki, sen
hangi yönde oturuyorsun?”
diye sormuştum. Gülümseyerek şu cevabı vermişti: “Ben
rayları döşerim!”
*
Hayırlı yolculuklar dilerim.
Yılmaz