YENİ TCK İLE GAZETECİLER HANGİ PROBLEMLERLE KARŞILAŞACAKLAR?

MT: Sayın İlkiz, 1 Nisan'dan itibaren uygulamaya konacak yeni Türk Ceza Kanunu ile gazeteciler hangi problemlerle karşı karşıya kalacak? Fikret İlkiz (Avukat): 26.09.2004 kabul tarihli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 12 Ekim 2004 tarihli 25611 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Yazılı, görsel ve işitsel basını ilgilendiren bazı maddelerin ifade özgürlüğü yönünden değerlendirilmesinde yarar vardır...

Google Haberlere Abone ol
YENİ TCK İLE GAZETECİLER HANGİ PROBLEMLERLE KARŞILAŞACAKLAR?

FİKRET İLKİZ:


Yasada geçen “Basın yayın yoluyla” deyiminden “her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar” anlaşılacaktır. (Madde 6/g) Bu tanıma göre örneğin gazete, dergi, radyo, TV ve / veya Internet yayını “basın yayın yolu ile” tanımı içindedir. 


 


1. İNTİHAR HABERLERİ


26 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe giren yeni 5187 sayılı Basın Yasasında “Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme” başlıklı 20 inci maddesinde intihar olayları hakkındaki haberlerin nasıl yayınlanacağı düzenlenmiştir. Haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar hakkında bir milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezası getirilmiştir. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda iki milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ise on milyar liradan az olmayacaktır.


TCK’da “Hayata Karşı Suçlar” içinde sayılan “intihar” (Md.84) suçuna göre, basın yayın yoluyla başkalarını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi hakkında 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası getirilmektedir. Ayrıca her ne kadar basını ilgilendiren bir madde olarak düzenlenmemesine karşılık “Hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme” (Md.298) başlıklı yeni suç tipine göre hükümlü ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna “teşvik ve ikna edilmesi” cezalandırılacağından; konuyla ilgili haberlerden dolayı gazeteciler hakkında davalar açılması olasıdır.


Basın Yasasına göre “intihar olayları” hakkındaki haber verme sınırının aşılması halinde para cezası verilecek olan basın yayın fiili, TCK’ ya göre “intihara alenen teşvik” olarak değerlendirilecek olursa; dört yıldan on yıla kadar hapis cezası getirilmektedir.


 


2. HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ


TCK’ kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi suç sayılmıştır. Cezası da altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ayrıca her türlü basın ve yayın organlarının yayınlarının, hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi suç sayılmıştır. (Haberleşmenin engellenmesi.Md.124) Bir gazete veya derginin dağıtımını ya da belli bir radyo veya televizyon yayınını hukuka aykırı bir şekilde engelleyen kişiler hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası getirilmiştir. Benzeri bir düzenleme yeni Basın Yasasının 22 inci maddesinde de vardır. Fiil daha ağır bir suç teşkil etmediği takdirde “basılmış eserleri engelleme, tahrip ve bozma” suçunun cezası bir ila iki yıl arasında değişen hapis cezası ve bir milyar liradan on milyar liraya kadar ağır para cezasıdır.


 


3. HAKARET


Gazetecilerin haberlerinden veya yazılarından dolayı en sık karşılaşabilecekleri “Hakaret” suçu; TCK’da “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. (Md.125) TCK’da bulunan “sövme” suçu kaldırılarak “hakaret” suçu içine alınmakta ve “yakıştırmada bulunmak” suçun maddi unsuru sayılmaktadır. Kanuna göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi” hakaret suçunu işlemiş sayılacaktır. Cezası altı aydan (TBMM görüşmeler sırasında üç aya indirilmiştir)[1] iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Yazılı basın dışında, hakaret fiili  yazılı veya görüntülü bir iletiyle yani mektup, telgraf, telefon ve benzeri araçlarla, e-posta biçiminde gönderilen mesajlarla işlenmesi halinde de aynı ceza verilecektir. Hakaret suçu eğer basın ve yayın yoluyla işlenirse cezası üçte biri oranında artırılacaktır. Ayrıca kurul hâlinde çalışan; örneğin RTÜK, SPK, BDDK’da görevli kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde, hakaret suçu kurulu oluşturan üyelere karşı da işlenmiş sayılacaktır.


Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılacaktır. (Kanun Madde 126. Mağdurun belirlenmesi)


 


4. KİŞİNİN HATIRASINA HAKARET


TCK ile “Kişinin hatırasına hakaret” suçu kabul edilmiştir (Madde 130). Cezası  3 aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda bir oranında artırılacaktır. Basın ve yayın yoluyla hakaret edilirse verilecek cezanın üçte biri oranında artırılacağı yönünde Tasarıda yer alan düzenleme TBMM görüşmeler sırasında madde metninden çıkarılmıştır.[2]


 


5. HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL


Yine Kanunda en çok sorun yaratabileceği düşünülen bölüm “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen “Haberleşmenin gizliliğini ihlâl”  suçudur. (Madde 132)


Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki mektup, telefon, e-posta gibi haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Cezası altı aydan iki yıla kadar hapistir.


Haberleşme içeriklerinin örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde suçun nitelikli hâli gerçekleşmektedir. Cezası ise bir yıldan üç yıla kadar hapistir. Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde haberleşmenin öğrenilmesi veya kayda alınması hukuka uygun olduğundan suç sayılmayacaktır.


Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi ayrı bir suçtur. Cezası yine bir yıldan üç yıla kadar hapistir. Örneğin kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması suç değildir.


Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır. Herhangi bir kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini, diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmesi de ayrıca suç olarak tanımlanmıştır. Örneğin birisine gönderilen mektubun, herhangi bir mesajın gönderen kişinin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde söz konusu suç oluşacaktır. Cezası altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Ayrıca kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması durumunda ceza yarı oranda artırılacaktır.  (Dokuz aydan dörtbuçuk yıla kadar hapis cezası)


Kanunun bu maddesi gazetecilerin çalışma alanları ve habere ulaşma hakkını kısıtlanmaktadır. Çünkü bir suç işlenmesi veya büyük bir yolsuzluğun üstüne araştırma yapılması, toplumu kötü etkileyici tutumların araştırılarak yayınlanması, toplumun güvenliğinin veya sağlığının korunması veya ilgili kişinin sözleri yahut eylemleri sonucu halkın yanılmasının, yanıltılmasının veya yanlış yapmasının engellenmesi durumuyla karşılaşan ve araştırma yapan veya bunun için çaba gösteren ve haber peşinde koşan gazetecileri ceza tehdidi ile baş başa bırakılabilir. 


 


6. KİŞİLER ARASINDA KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI


Kanuna göre “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçtur (Madde 133).


Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların bir dinleme aletiyle dinlenmesi ve kayda alınması suç olarak tanımlanmaktadır. Konuşmanın taraflarından herhangi birinin rızasının olmaması yeterlidir. Cezası iki aydan altı aya kadar hapistir. 


Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların, söyleşiye katılan kişilerden biri tarafından diğerlerinin rızası olmadan kayda alınması da suçtur. Cezası altı ay hapis ve adli para cezasıdır.  


Bu suçları işleyerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya bunlardan diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin etmek suçtur. Cezası altı aydan iki yıla kadar hapistir.


Bu konuşma içeriklerinin basın ve yayın yoluyla yayınlanması, halinde verilecek ceza üçte bir oranında artırılacaktır.  ( Dört aydan dört yıla kadar hapis)


Bu madde özellikle panel, söyleşi, konferans veya tartışmalı toplantıları izleyen gazeteciler için sorun yaratacak nitelikte bir düzenlemedir. Gazeteci için bazen “kişiler arasında aleni olmayan konuşmaların” örneğin bir yolsuzluk bilgisinin kişiler arasındaki “aleni” olmayan konuşma biçimine gazeteci bir şekilde ulaşır veya elde ederse ve bu ulaşılan konuşmadaki bilgi kamuoyunu ilgilendiren haber niteliğinde olsa bile, yayını suç kabul edilebilecektir. 


 


7. ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLÂL


Özel hayatın gizliliğinin ihlâli suç tanımlanmıştır (Madde 134). Gizli yaşam alanına girerek veya başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması ve kaydedilmesi cezalandırılmaktadır. Ceza en az bir yıl hapis olmak üzere, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. 


Bu şekilde elde edilen saptama ve kayıtlardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya diğer kimselerin bilgi edinmelerinin temini veya basın ve yayın yoluyla açıklanması suçun ağırlaşmış şeklini oluşturmaktadır. Kişinin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak sayılmıştır. Bu ifşanın hukuka aykırı olması gerekir.


Kişilik haklarının korunmasında ve özel yaşama saygı gösterilmesinde aranan hukuki kriterler hem Anayasada, yasalarda ve hem de AİHS’nin 8 inci maddesinde açıkça gösterilmiştir. Buradaki suç “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçudur. İfşanın basın yayın yoluyla yapılması sadece cezanın arttırım nedenidir. Bu noktada “özel yaşamın ihlali” ve “gizli kamera” gibi konularda sorunlar yaşanabilir. Örneğin, eğer gazeteci herhangi bir yolsuzluk olayının ortaya çıkarılması veya büyük bir suçun önlenmesi veya genel sağlığın korunmasında gerekli tedbirlerin alınması ile kamuoyunu bilgilendirerek uyarmak amacıyla haber yapabilmek için peşinde koştuğu bilgileri ancak “özel yaşamı ihlal ederek” elde edebiliyorsa, hakkında açılan davadan ancak “kamu yararının korunması” gerekçesiyle haber yaptığını kanıtlamak suretiyle kurtulabilecektir.


Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesine göre Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları başlığı altında düzenlenen “özel hayat” bölümündeki asıl olanın kamu yararı olduğu ve özel hayatın gizliliğinin geçersiz sayılabileceği durumlarda daha özenli davranılması gereklidir. Gerçi Türk Ceza Kanununun 26 ıncı maddesinde “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez” biçiminde bir düzenleme bulunmaktadır.


Maddenin gerekçesine göre “bir mesleğin icrasından” doğabilecek hakkın korunmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Ancak uygulamada gazetecilerin mesleklerini icra etmelerine rağmen bu alanda bir çok sorunla karşılaşabileceklerdir. Bu nedenle maddenin düzenlenmesinde gazetecilerin konumları açıklığa kavuşturulabilirdi. 


 


8. NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK


Kanunun 157 inci maddede düzenlenen “dolandırıcılık” suçundan sonra gelen Madde 158 (g) bendinde “dolandırıcılık suçunun; “basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunabilecektir.


 


9. ŞİRKET VEYA KOOPERATİFLER HAKKINDA YANLIŞ BİLGİ 


TCK Madde 164’e şirket veya kooperatifler hakkında kişiler tarafından, kamuya yapılan beyanlarla kasten yanlış bilgi verilmesi suç hâline getirilmiştir. “Kamuya yapılan beyanlardan” maksat, basın ve yayın yoluyla veya postayla prospektüsler gönderilerek belirli olmayan kişilere hitap edilmesi ve bunlara önemli yanlış bilgiler verilmesidir. Cezası altı aydan üç yıla kadar hapistir. Suçun oluşması için failde kast aranacaktır.


Aksi takdirde “ekonomi” haberleri veya şirketler hakkında açıklama yapanların verdiği bilgilerin asılsız  çıkması halinde veya bazı olayların haber haline getirilmesinde açılacak davalarda ortaya sorunlar çıkabilecektir. Çünkü gazeteci “kamuya açıklama yapan” kişilerin beyanlarının doğru veya asılsız olup olmadığını araştırabilecek güce ve yetkiye sahip olmadığı gibi, böyle bir yükümlülüğü de yoktur. Kaldı ki güncellik ilkesi ve haberin hemen verilmesi gibi gazetecilik meslek ilkeleri böyle bir araştırma yaptıktan sonra haberin yayınlanması durumunda haber güncelliğini yitirebilir. O nedenle “kamuya yapılan beyanlardan” dolayı yayınlanacak olan haberlerden gazeteciler, basın yayın organları sorumlu tutulmamalıdır. Ancak maddenin düzenlenme biçiminden dolayı kamuya açıklama yapan kişinin beyanlarını yayınlayanlar, yani gazeteciler de aynı dava içinde “yayın” fiilinden dolayı sorumlu tutulabilirler.


 


10. TOPLUMA KARŞI SUÇLAR


Kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümünde sayılan bazı suçlar vardır. Bu suçlar için  “ortak hüküm” vardır.


Ortak hüküm basın yayın filleri ile ilgilidir. Kanun Madde 218’e göre aşağıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılacaktır. Sayılan suçların basın yayın yolu ile işlenmesi daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.


Bu suçlar sırasıyla şunlardır:


1. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (Madde 213)


2. Suç işlemeye tahrik ( Madde 214)


3. Suçu ve suçluyu övme (Madde 215)


4. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (Madde 216)


5. Kanunlara uymamaya tahrik (Madde 217)


Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla, hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi 213 üncü maddeye göre iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile fiil basın yayın yoluyla işlenirse dört yıldan altı yıla kadar cezalandırılacaktır.


214 üncü maddede düzenlenen “Suç işlemeye tahrik” ise suçunda alenen tahrikte bulunan kişi cezalandırılmaktadır. Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişiye altı aydan beş yıla kadar, fiil basın yayın yoluyla işlenirse dokuz aydan yedibuçuk yıla kadar ağır cezalar getirilmiştir.


215 inci madde “Suçu ve suçluyu övme” suçudur. İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Fiil basın yayın yoluyla işlenirse dört yıl hapisle cezalandırılacaktır.


TCK’nun 312 inci maddesine benzer bir düzenleme Taslak Madde 216’da “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçu olarak düzenlenmiştir.  Maddeye göre halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kamunun güvenliği için tehlikeli tarzda kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse (bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde[3]), bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişinin cezası ise altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Fiil basın yayın yoluyla işlenirse dokuz aydan dört buçuk yıla kadar hapis cezası uygulanabilecektir.


TCK madde 217’de ise halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacaktır. Fiil basın yayın yoluyla işlenirse dokuz aydan dört yıla kadar ceza verilebilecektir.  


Yukarıda sayılan bütün bu maddelerin “gazetecilik” ve haber yayınlanmasında veya köşe yazılarında yer alan eleştiriler bakımından önemi vardır. TCK’ nun 311 inci  (Suç işlemeye alenen tahrik), 312 inci (Suça Kapalı Tahrik) ve 312/a (Korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit) maddeleriyle düzenlenmiş olan bu fiiller Kanun ile yeniden düzenlenmiştir.


Ancak uyum yasaları ile sağlanmış olan ifade özgürlüğünü genişleten bir kısım haklar ile Kanun ile  birlikte değerlendirilmelidir. Basın için yeni suçlar yaratılmıştır. Yukarıda sayılan suçların tümü basın yayın yoluyla işlenebilir kabul edilmekte ve verilecek ceza da yarı oranında artırılmaktadır. Bu durum ifade özgürlüğünü kısıtlayan nitelikte hükümlerin var olmaya devam ettiğini göstermektedir.


 


11. KAMU BARIŞINA KARŞI SUÇLAR VE ÖRGÜT PROPAGANDASI


Kanunun 220 inci maddesinde “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma”  suçu düzenlenmiştir. Kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek ile bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak, işlenmesi amaçlananlardan ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır. Örgüt kurmak, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından sadece bir araç niteliğinde kabul edilmiştir.


Örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür. Bu nedenle, “örgüte yardım ve yataklık” adıyla ayrı bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Bu kavram altında söz konusu edilen fiiller, nitelik bakımından örgüte üye olmak dolayısıyla sorumluluğu gerektirmektedir. (TCK 220/7)


Maddede örgütün veya amacının propagandasının yapılması suç olarak tanımlanmıştır. Cezası bir yıldan üç yıla kadar hapistir. Bu propagandanın basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde ceza yarı oranda artırılacaktır. Bu durumda ceza bir buçuk yıl ile dört buçuk yıl arasında değişecektir.


Maddenin düzenlenme biçimi, TCK’nun eski 169 uncu maddesinin yarattığı sorunları yeniden gündeme getirebilir. Maddedeki düzenlemeye göre gerekçede yazılanın aksine; örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgüt amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi hakkında örgüt üyesi kabul edilerek ceza vermek mümkündür.


Böylece örgüt üyesi olmadığı halde yazı yazan, eleştiri veya yorum yapan veya haber yazan gazetecilerin “yayın eylemleri” geçmişte olduğu gibi “örgüte yardım yataklık” olarak değerlendirilebilir. Yazılan eleştiri yazıları veya yorum yazıları, örgütün amacına hizmet eden yazılar olarak görülebilir. Yazıların, örgütün amacına hizmet ettiğine karar verilerek, gazetecinin veya yazı yazanların örgüt amacına bilerek ve isteyerek hizmet ettikleri sonucu çıkarılabilir. Bu konuya açıklık getirerek, şiddet içermeyen veya doğrudan doğruya somut olarak örgüt adına yapılan açıklama veya yazı olarak nitelendirilmeyecek nitelikteki yazıların ve somut tehlike içermeyen yayınların örgütün amacına hizmet eder nitelikte olmayacağının kabulü açıkça düzenlenmelidir. Aksi takdirde uygulamada sorunlar çıkabilir. 


 


12. GENEL AHLAKA KARŞI SUÇLAR / MÜSTEHCENLİK


 


Müstehcenlik Kanunun 226 ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Müstehcenliğin tanımı yoktur. Müstehcenlikle ilgili çeşitli davranışlar, suç olarak tanımlanmıştır.


Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin verilmesi ya da bunların içeriğinin gösterilmesi, okunması, okutulması veya dinletilmesi; bendinde ise, bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösterilmesi, görülebilecek şekilde sergilenmesi, okunması, okutulması, söylenmesi veya söyletilmesi, suç olarak tanımlanmıştır.


Müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Cezası altı aydan üç yıla kadar hapistir.  Madde 226/(2)


Müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okumasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır. Cezası ise altı aydan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. Madde 226/5


Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişiler hakkındaki suç hariç; bu madde hükümleri bilimsel, sanatsal ve edebi eserler açısından uygulanmayacağı kabul edilmiştir.


 


13. FİYATLARI ETKİLEME


“Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” bölümündeki 237 inci maddede “Fiyatları Etkileme”  suçu düzenlenmiştir. 


İşçi ücretlerinin veya besinler veya başka malların değerlerinin artıp eksilmesini sağlamak maksadıyla yalan haber veya havadis yayınlanmasını veya aynı maksatla diğer bir takım hileli yollara başvurulması cezalandırmaktadır. Cezası ise üç aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Suçun maddî unsuru yalan haber veya havadis yayınlamak ve başka hileli yollara başvurmaktır. Borsalarda kabul edilen belge ve senetler hakkında sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi verme, haber yayma, yorum yapma gibi fiiller 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 47 nci maddesine göre suç olduğundan kıymetli evrakın fiyatlarını etkileme konusunda ayrıca hüküm düzenlenmemiştir.


14. ADLİYEYE KARŞI SUÇLAR


 


14.1.    İftira


Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişinin cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır.


Kanunun 267 inci maddesinde yer alan “iftira” suçu; hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşacaktır.


Gazete veya diğer kitle iletişim araçlarında yayın yapılması suretiyle bir kişiye suç isnadında bulunulması hâlinde de iftira suçu oluşur. Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararının, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunması ve ilan masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır..


Gazeteciler yayınladıkları herhangi bir “yolsuzluk veya vurgun” haberinden dolayı, “işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi” yani “iftiracı” olarak yargılanabilir.  Yani, basın yayın yoluyla böyle bir suç işlenmişse; haberdeki bazı unsurlar “uydurulmuş veya sonradan gazeteci tarafından eklenmiştir” denebilir. Bu maddeyle uygulamada gazetecilerin bir çok haberi “iftira” olarak kabul edilebilecek bir düzenleme yapılmıştır


 


14.2     Gizliliğin ihlâli


TCK madde 285’de düzenlenen bu suç soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişinin cezalandırılması hakkındadır. Ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlâl eden kişi içinde ceza aynıdır.


Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılarak ceza bir buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis cezası olacaktır.


Yine televizyonları doğrudan ilgilendiren bir madde olarak; soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilecektir.


 


14.3     Ses ve görüntülerin kayda alınması


TCK Madde 286’da düzenlenen suça göre “Soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hâkim veya savcı tarafından uygun görülmesi durumunda, kayıt alma işleminin yapılması suç oluşturmayacaktır.


Dolayısıyla duruşmalarda fotoğraf çekilmesi veya duruşmalarda söylenenlerin banda kaydı yargıç veya savcı iznine bağlanmaktadır. 


14.4.    Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs


Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar, savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. (Madde 288) Suç basın yayın yoluyla işlenirse yarı oranında artırılacaktır. yani gazeteciler için bu ceza dokuz aydan dört buçuk yıla kadar hapis cezasıdır.


Kanunun 285 inci maddedeki “Gizliliğin ihlâli” ve hem de 288  inci maddede yer alan “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs”  suçuyla ilgili bir diğer düzenleme 5187 sayılı Basın Yasasında “Yargıyı etkileme” başlığıyla düzenlenmiştir:


Basın Yasası ile getirilen para cezasına karşılık, TCK ile gelen “hapis” cezasıdır. Maddeler birbirlerine çok benzemektedir. Gazeteci hem Türk Ceza Yasası ve hem de Basın yasası ile ceza tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır.


Bu durum karşısında Basın yasasında yer alan bu hüküm, Türk Ceza Kanununda yer alan düzenleme karşısında yayınlanan her belgeyi “içerik” yayınlama olarak değerlendirerek iddianamenin haber haline dönüştürülmesini veya sanık ifadesinin duruşmada okunmasından sonra habere dönüştürülerek yayınlanmasını bile Basın yasasına göre cezalandırma yoluna gidebilecektir. Hatta özel olarak düzenlenmiş Basın yasasını uygulamak yerine Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre açılmış ceza davaları ile karşılaşmak olasıdır. İki yasa arasındaki çelişkiler giderek uygulamada sorun yaratacak ve “ifade özgürlüğü” bakımından yakınmalar daha da artacaktır.


 


15.       CUMHURBAŞKANINA HAKARET


“Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” (Madde 299) suçunun cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır.  Verilecek ceza ise suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılacaktır.


Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznini gerektirmektedir. TCK’da sövme suçunun cezası ise en az üç yıldır.


 


16.       TÜRKLÜĞÜ, CUMHURİYETİ, DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI


AŞAĞILAMA 


Kanunun 301 inci maddesinde yer alan bu suç TCK’ndaki 159 uncu maddedir. Kanunun düzenlediği maddeye göre Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan  üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.  İkinci fıkraya göre; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


Bu madde “Uyum yasaları” ile en çok değişikliğe uğratılan  Türk Ceza Yasasının 159 uncu maddesinin karşılığıdır. Türk Ceza Yasasının 159 uncu maddesine göre, Türklüğü, Cumhuriyeti, Büyük Millet Meclisini, Hükümetin manevi şahsiyetini, Bakanlıklara, Devletin askeri veya emniyet kuvvetlerini veya Adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif suç sayılmıştır.


 


159 uncu maddedeki birinci değişiklik 6.2.2002 kabul tarihli 4744 sayılı yasayla yapılmış ve cezalar indirilmiştir. Ceza bir yıldan üç yıla olarak değişmiştir. İkinci değişiklik 4771 sayılı yasayla yapılmıştır. TCK.unun 159 uncu maddesine “Birinci fıkrada sayılan organları veya kurumları tahkir ve tezyif kastı bulunmaksızın, sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı, sözlü veya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez.” şeklinde son bir fıkra eklenmiştir.


Böyle bir son fıkranın maddeye eklenme gerekçesi ise Komisyon Raporunda ve madde gerekçesinde şöyle açıklanmıştır: “Birinci fıkrada belirtilen organları ve kurumları tahkir ve tezyif kastı bulunmaksızın sadece yazılı, sözlü veya görüntülü olarak eleştirmek amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının cezayı gerektirmeyeceği hükme bağlanmıştır. Böylece düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan ve eleştiri niteliğini taşıyan düşünce açıklamalarının cezalandırılmaması öngörülmüştür.” Bu fıkranın eklenmesine gerek yoktu. Zaten mahkemeler anılan gerekçeyle beraat kararı veriyor veya mahkumiyet kararlarında eleştiri sınırlarının aşıldığın kabul ediyorlardı. Ancak bu maddeyle ilgili tartışmalar sırasında açıklanan görüşlere göre yasa koyucu; 159 uncu maddenin uygulanması sırasında ifade özgürlüğünün dikkate alınmasını sağlamak için uygulayıcılara yol göstermeyi amaçlamıştır. 


 


Üçüncü ve son değişiklik 4963 sayılı yasayla yapılmıştır.  159. maddede yer alan tahkir ve tezyif suçunun (4771) birinci uyum yasası ile öngörülen “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” bu defa 4963 sayıyı yasayla yapılan değişiklikle “bir yıldan altı aya” indirilmiştir. Böylece cezanın alt sınırı 6 aya inmiştir. Yine Üçüncü Uyum yasası (4771) ile maddeye eklenen son fıkra yeniden değiştirilmiştir. Önceki düzenlemeye göre; sadece yazılı, sözlü ve görüntülü olarak yapılan düşünce açıklamaları ve eleştiriler cezayı gerektirmiyordu. Ancak son değişiklikle maddenin son fıkrasında yer alan düzenleme; eleştiri maksadıyla yapılan “her türlü düşünce açıklamasının” cezayı gerektirmeyeceği şekline dönüştürülmüştür.


 


Üç kez değiştirilen 159 uncu maddenin aslında değişmesi gereken birinci fıkrasıdır. Yapılan değişikliklerle Anayasal kuruluşları tahkir ve tezyif suçunun cezası “bir yıldan altı aya kadar hapis” olarak değiştirilmiştir. TCK ise Türklüğü, Cumhuriyeti veya TBMM’ni alenen aşağılayan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis, Hükümeti, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi ise 6 aydan iki yıla kadar hapisle cezalandırılabilecektir. Cezalar önceki düzenlemeye göre değiştirilmiş ve artırılmıştır. Sadece bakanlıklar ve kuruluşlar için “manevi şahsiyet” kavramı madde metninden çıkarılmış, tahkir ve tezyif fiili yerine “alenen aşağılama” getirilmiştir. 159 uncu maddeye eklenen son fıkradaki “eleştiri maksadıyla yapılan “her türlü düşünce açıklamasının” cezayı gerektirmeyeceği” şeklindeki düzenleme çıkarılarak Kanunun 301 inci maddesine konulmamıştır.


 


Kanun ile getirilmek istenen düzenleme; uyum yasalarıyla değiştirilen TCK’nun 159 uncu maddesinin bu günkü halinden daha geriye düşmüş gözükmektedir. 


 


17.       DEVLETİN GÜVENLİĞİNE KARŞI SUÇLAR


17.1  Devlete karşı savaşa tahrik


Kanun Madde 304’de düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.


“Hasmane hareket”, barış ilişkileriyle bağdaşması olanağı bulunmayan fiil ve hareketleri ifade etmektedir.


 


17.2. Temel millî yararlara karşı hareket


TCK Madde 305’de yer alan suça göre; temel millî yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için yarar sağlayan veya bu yönde vaat kabul eden vatandaşa, üç yıldan on yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da aynı ceza uygulanır.


Fiilin savaş sırasında işlenmiş ya da yararın basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak için verilmiş veya vaat edilmiş olması hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Dolayısıyla basın yayın yoluyla işlenmesi halinde gazeteciye dörtbuçuk yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilebilecektir.


Eğer suç savaş hâli dışında işlendiği takdirde, bu nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Gazeteciler hakkında açılacak dava Adalet Bakanının iznine bağlanmış olmaktadır.


Temel millî yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik, cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri, diplomasi ve savunma araçları, Türkiye’de ve yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşların esenliği, milletin içinde bulunduğu doğal çevre, ekonomik ve bilimsel olanaklarının temel unsurları ve kültürel varlığı anlaşılacaktır.


“Temel millî yarar” kavramı uygulamada sürekli sorun yaratacak niteliktedir. Gerek içerik gerek kapsamı itibarıyla çok geniştir. Neyin temel milli yarar olduğu veya olacağı tartışmalıdır. Yayınlanan haberlerin temel milli yararları ihlal edeceği veya ettiği görüşüyle bir çok dava ile karşılaşılabilecektir. 


 


18.       MİLLİ SAVUNMAYA KARŞI SUÇLAR


18.1. Halkı askerlikten soğutma


Halkı askerlikten soğutma suçu Altıncı Bölüm “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. TCK Madde 318’e göre halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılacaktır. Gazeteci için verilecek ceza böylelikle dokuz aydan dört yıla kadar hapistir. Eski TCK’da bulunan ve suç olmaktan çıkarılması gerekirken yeniden Kanuna alınmıştır.


18.2. Savaşta yalan haber yayma


TCK Madde 323’deki düzenlemeye göre; savaş sırasında kamunun endişe ve heyecan duymasına neden olacak veya hâlkın maneviyatını sarsacak veya düşman karşısında ülkenin direncini azaltacak şekilde asılsız veya abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber yayan veya nakleden veya temel millî yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyette bulunan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.


19.       DEVLET SIRLARINA KARŞI SUÇLAR VE CASUSLUK


Sır, devlet sırrı ve sırların açıklanması hakkındaki düzenleme ifade özgürlüğüyle bağlantıları bakımından dikkate alınmalıdır. Kanunda düzenlenen suç tiplerine göre madde gerekçelerinde bazı açıklamalar bulunmaktadır. Madde gerekçelerine göre örneğin “Devletin güvenliği” kavramı, Devletin varlığının korunması, tehlikeyle karşı karşıya bırakılmaması olarak açıklanmaktadır. Bilgi sır niteliğinde olacaktır. Eğer bilgi, temin olunduğu sırada sır olma vasfını kaybetmiş ise, söz gelimi temin edilmeden önce açıklanmış veya herkes tarafından bilinen bir husus hâline gelmiş ise, artık sır olmaktan çıkacağından, bunun temininden dolayı faile ceza verilemeyecektir.  Sırdan maksat ise, yetkili bulunmayan kişilerin hakkında bilgi sahibi olmaları hâlinde “Devletin güvenliğinin, millî varlığının, bütünlüğünün, anayasal düzeninin veya iç veya dış siyasal yararlarının tehlikeye düşebileceği bilgiler”dir. Gerekçede suç olgusuna ilişkin bilgi ve belgelerin, bir hukuk toplumunda hiçbir surette devlet sırrı olarak koruma altına alınamayacağı vurgulanmaktadır.


TCK Madde 329’da “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçu bulunmaktadır. Maddeye göre devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suçtur ve cezası beş yıldan on yıla kadar hapistir. TCK Madde 330’da ise “Gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçu düzenlenmiştir.  Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye müebbet hapis cezası verilecektir.  Madde 334’e göre “Yasaklanan bilgileri temin”  suç olarak sayılmıştır. Madde 336’ya göre “Yasaklanan bilgileri açıklama” suçu; yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklamaktır. Cezası ise üç yıldan beş yıla kadar hapistir. Savaş zamanında işlenirse cezası artırılmaktadır. Devlet Sırları hakkında hazırlanan diğer yasa taslakları TCK’daki düzenlemelere göre yeniden gözden geçirilmelidir.







[1] 15.09.2004 TBMM Genel Kurulu



[2] 15.09.2004 TBMM Genel Kurulu



[3] 15.09.2004 TBMM Genel Kurulda yalpan değişiklikle

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin