Çoğu araştırmacı, Covid-19 salgınının akut fazının artık sona erdiği gerçeğini kabul ediyor. Ocak 2021'de zirveye ulaşan küresel ölüm oranı haftada 100 binden fazla kişiye ulaşmıştı. Mayıs ayında ise bu rakam yaklaşık 3 bin 500'e düştü. Bununla birlikte, sağlık yetkilileri ve bilim insanları, hastalığa karşı bağışıklığın kısa ömürlü olduğunu ve bulaşmayı önlemek için daha önce uygulanan kısıtlamalarda önemli ölçüde “gevşeme” yaşandığını dile getirdiler. Hatta, yakın gelecekte enfeksiyon dalgalarının kaçınılmaz olduğu uyarısında bulundular.
"BİR DÜĞMEYE BASIP SALGIN BİTTİ DİYEMEZSİNİZ"
Leeds Üniversitesi'nden Profesör Stephen Griffin, "Kimse bir düğmeye basıp bir pandeminin, özellikle de bu kadar zarar verici bir pandeminin sona erdiğini ilan edemez" açıklamasında bulundu. Griffin’in görüşü University College London Davranış Değişikliği Merkezi Direktörü Profesör Susan Michie tarafından da desteklendi. Michie, "Covid-19 küresel bir pandemi olarak adlandırılsın ya da adlandırılmasın, dünyanın birçok ülkesinde önemli enfeksiyon dalgaları yaşanıyor ve her hafta binlerce kişi ölüyor. Covid-19'u ve dolayısıyla yeni varyantların zarar verme olasılığını azaltmaya yönelik küresel bir çaba olmadığı sürece bu durum öngörülebilir gelecekte de devam edecektir" yorumunu yaptı.
PANDEMİ SANDIĞIMIZDAN DAHA UZUN SÜRE YAŞAYACAK
Observer'a konuşan pek çok bilim insanı, pandeminin mirasının, zirve noktasını geçmiş olmasına rağmen, derin ve uzun süreli olacağını söylüyor. Salgının nedeni olan SARS-CoV-2 virüsü hâlâ her üç dakikada bir kişinin ölümüne neden olurken, hayatta kalan pek çok kişi uzun Covid'in aylarca iş göremez durumda bırakabilen zayıflatıcı etkisinden muzdarip.
Virüs aynı zamanda yaşlılar ve sağlık sorunları olanlar için de sürekli bir tehdit oluşturmakta ve kışın ortaya çıkan grip ve diğer solunum yolu hastalıkları gibi mevsimsel rahatsızlıklara yeni bir tehlike eklemeye devam ediyor.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'ndan Profesör Mark Jit, "Her yıl bakıma ihtiyaç duyan insanlarla başa çıkmak için sağlık sistemlerimize yatırım yapmamız gerekecek. Hepsinden önemlisi, ister Covid virüsünün ölümcül yeni bir varyantı, isterse daha önce hiç görmediğimiz tamamen yeni bir mikroptan kaynaklansın, gelecekte bu tür acil durumlara karşı daha hazırlıklı olabilmemiz için dünyanın birlikte çalışması gerekecek” diyor.
Bu uyarı, birçok bilim insanı için özel bir endişe kaynağı niteliğinde. Gezegen genelinde habitat tahribatı devam ettikçe ve hava yolculuğu dünyanın daha fazla bölgesini kapsadıkça, yeni virüslerin ortaya çıkması son derece muhtemel görünüyor.
DEVLETLER BİLİNÇSİZ
Covid-19'dan önce Ebola virüsünün yanı sıra şiddetli akut solunum sendromu (Sars) ve Orta Doğu solunum sendromuna (Mers) neden olan koronavirüsler endişe verici salgınları tetiklemiş olsa da hiçbiri Covid'in küresel etkisine sahip olmadı. Ancak bilim insanları bir sonraki yeni virüs farklı bir durumun söz konusu olabileceği görüşündeler. Ve ne yazık ki, çok az sayıda hükümet yeni salgınların büyük nüfuslara yayılmadan önce ne yapılması gerektiğine dair bir fikre sahip.