Yargıtay, Neslihan Acu'nun yazdığı 04.01.2011 tarihinde Medyatava'da yayınlanan "2011 'in Loser Gazetecisi Kim Olacak?" başlıklı yazısıyla ilgili açılan davada verilen tazminat cezası kararını bozdu.
Yargıtay kararında basın özgürlüğüne vurgu yaparak bu ifadelere yer verdi:
"Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. ımddesi ile 5187 sayılı Basın
Yasasının 1. ve 3. maddelerinde
düzenlemniştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapımsının
güvence altına alındığı görülmektedir.
Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve
güvenlik içinde yaşayabilmesini
gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde
yaşadığı toplumda meydana gelen ve
toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması üeolanaklıdrr.
Basın, olayları izleme, araştrrma,
değerlendirme, yayım ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme,
aydınlatma ve yönlendirme de yetkili ve' aynı
zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu
bulunmaktadrr. Bunun içindir ki, bu tür davaların
çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak
aranması, genel durumlardaki hukuka aykrrılık teşkil
eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi
gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki
davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul
edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir
yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında
Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü
ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine
özel yasalarla güvence altına alınmış
bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve
hukuki bir zorunluluktur. "
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği
durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki
değeri aynı zaımnda koruım altına alması düşünülemez. Bu iki
değerden birinin diğerine üstün tutulması
gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok
üstün tutulması gereken yarar karşısında o
olayda ve o an için koruımsız kalmasının uygunluğu kabul
edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır.
Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken,
özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı
bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini
gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki
dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak
suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve
görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların
yayınından da basın sorumlu
tutulmamalıdır.
Dava konusu yazının içeriği bir bütün olarak incelendiğinde;
davalının, davacının Bilgi Üniversitesi'ndeki
bir öğrencinin bitirme tezi olarak çektiği filimle ilgili
yazılarının ve tarzının eleştirildiği, yazı içeriğinden
davacıya
yönelik hakaret içerir bir beyan olmadığı, yazının tümünün eleştiri
sınırları içinde kaldığı anlaşılınaktadır. ,
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden
reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan
yazılı gerekçeyle, davalıların bir miktar manevi tazminat ile
sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın
bozulması gerekemiştir."
Medyatava vekili Avukat Hayati Şahin, Yargıtay'ın bu kararının basın, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından önemli olduğunu ve kararın diğer davalar açısından bir örnek teşkil edeceğini açıkladı.
2011 yılında Bilgi Üniversitesi'nde yapılan bir bitirme tezinde porno film çekilmesi üzerine Radikal gazetesindeki köşesinde olayı skandal olarak değerlendiren Cüneyt Özdemir'e karşı Neslihan Acu Medyatava'da Özdemir'in eleştiren bir yazı kaleme almıştı.
Yazıda eleştiri sınırlarının aşıldığını öne süren Özdemir, Medyatava ve Neslihan Acu aleyhine dava açmıştı.