İsmet Berkan/RADİKAL
Radikal'e veda ve teşekkür
Elinizde tuttuğunuz Radikal’in 5 bin 71’inci nüshası. Yani 5 bin
71 gündür yayımlanıyor bu gazete. Bundan sadece 43 gün sonra 15.
yaşına basacak Radikal.
İlk gününden itibaren burada çalışıyorum, bu köşede yazıyorum,
neredeyse tamı tamına on yıldır da yönetiyorum bu gazeteyi. Bu yazı
ise Radikal’de son yazım. Bir veda yazısı.
***
15 yıl önce Mehmet Yılmaz’ın liderliğinde Radikal’i çıkarmaya
hazırlanırken bize sorulan ‘Nasıl bir gazete yapacaksınız’ sorusuna
‘Gazete gibi gazete’ cevabını veriyorduk.
Bu gazete, gazete gibi gazete olmaya çalıştı hep. Bundan sonra da
eminim öyle olacak.
***
1978 yılının son aylarından beri, yani neredeyse 32 yıldır
gazetecilik yapıyorum. Son onbeş yılım Radikal’de geçti. Bu onbeş
yılın onunda da genel yayın yönetmenliği yaptım.
İşin gazetecilik kısmı değil ama yöneticilik kısmı yordu, yıprattı.
On yıl da, bence kısa bir süre değil yöneticilik için.
***
Gazeteciler zor insanlardır, hepimizin egosu olması gerekenden bir
hayli fazla şişiktir. Bunca şişik egolu insanı yönetmeye çalışmak,
onlardan ortak bir hedef için maksimum kapasiteyle çalışmalarını
istemek, inanın bana, dünyanın en yıpratıcı işlerinden biri.
Bir yanıyla çok zevkli, çok tatmin edici, bir yanıyla cehennem
azabı gibi.
Şimdi ben de, yıllardır her fırsatta dalgasını geçtiğim ‘Düşmüş
Genel Yayın Yönetmenleri Kulübü’nün üyesiyim.
***
Gazete nedir, gazeteci kimdir, gazeteci okuyucusuna bir görüşü, bir
haberi, bir önceliği bildirirken ehliyetini nereden alır?
Bu sorular mesleğe başladığım ilk günden beri kafamda olan sorular.
Cevaplarını bulabilmiş değilim, bulunacağını da sanmıyorum ama bu
soruları kendime sormadan tek bir günüm bile geçmedi.
Soruları soruyor olmanın kendisi bence cevaplardan daha önemli.
Çünkü bu soruları sık sık kendinize sormazsanız, o zaman gazetenizi
ve köşenizi sadece sizin egonuzun veya kişiselliklerinizin
hizmetçisi sanmaya başlayabilirsiniz.
***
Hergün bir gazete yapmak demek, onlarca yüzlerce belki binlerce
karar vermek demektir.
Elbette bu kararların hepsini genel yayın yönetmeni vermez, veremez
ama en önemli, en kritik kararlar sonunda yayın yönetmenince
verilen kararlardır.
Bu kararlarınızı verirken elinizde bir terazinizin olması gerekir.
Bu terazi, sizin aklınızdır, ahlakınızdır, doğruluk
anlayışınızdır.
Bunca yıl hergün gazete yapınca, ister istemez hatalar da yapar
insan. Bu hataların hepsi benimdir, hepsinin sorumluluğu bana
aittir.
Bu gazetede çok komik, hatırladıkça kahkahalarla güldüğüm hatalar
da yaptık, çok vahim, insanların hayatlarını bire bir etkileyen
hatalar da.
Hatalarımızın hiçbiri kasıtlı değildi, sırf kötülük olsun diye
yapılmamıştı. Hata yaptığımızı gördüğümüz anda çıkıp özür diledik,
kendimizi saçma sapan biçimlerde savunmaya kalkmadık, kibirlilik
yapıp hatamızı görmezden gelmeye yeltenmedik.
Hatalarımızın sayısını onlarca, yüzlerce defa katlayan olağanüstü
iyi gazetecilik işleri de yaptık Radikal’de.
Oradaki başarı da, bu gazeteyi gazete yapmak için gece gündüz
çalışan iyi gazetecilerindir. Benim bu başarılardaki olsa olsa tek
rolüm, o iyi gazetecilerle aynı anda aynı gazetede çalışma onuruna
sahip olmaktır.
Radikal, bu ülkenin tarihinin akışında önemli dönemeç noktalarında
çok önemli, çok radikal roller üstlendi. Bu ülkede insan haklarının
ve demokrasinin yücelmesinde minicik bir rolümüz olduysa bile bu
bana yeter.
Onbeş yıl önce insan haklarından söz etmek sizin komünist, yıkıcı,
bozguncu, bölücü olarak algılanmanız için yeterliydi. Bugün bu algı
değiştiyse, Radikal’in bu değişimde ciddi bir rolü olduğu içindir,
hiç tevazuya gerek yok.
***
Radikal, bundan sonra yoluna bensiz devam edecek. Görevimi Eyüp
Can’a devrederken, onun bu gazeteyi bugün bulunduğu yerden alıp çok
daha yukarılara taşıyacağına inanıyorum.