Türkiye'ye gelen Merkel'e malum soru soruldu! İşte Merkel'in 'basın özgürlüğü' yanıtı...

Almanya Başbakanı Angela Merkel, dün Türkiye'ye geldi. Merkel, basın özgürlüğü sorusuna bakın ne yanıt verdi?

Google Haberlere Abone ol
Türkiye'ye gelen Merkel'e malum soru soruldu! İşte Merkel'in 'basın özgürlüğü' yanıtı...

T24'te yer alan habere göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, basın özgürlüğünün Avrupa Birliği (AB) için kaçınılmaz olduğunu söyledi ve “Burada hemen yüzde 100 hem fikir olmamız mümkün değil, diğer ülkelerle de aynı olmayabiliyor görüşmelerimiz” dedi. AB Konseyi BaşkanıDonald Tusk da Türkiye ile sürekli basın özgürlüğü konusunun gündemde olduğunu söyleyerek “Umarım ki gelecekte ifade özgürlüğü Türkiye ile ana konularımızdan biri olmaz” diye konuştu.



Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ortak basın toplantısı düzenledi. Merkel ve Tusk’un basın özgürlüğü konusunda yaptığı açıklamalar şöyle:

 



Merkel: Hemfikir olmamız mümkün değil



Merkel’in şu ifadeleri kullandı:



"Basın özgürlüğü gelişmeleriyle ilgili olarak endişeler dile getiriliyor. Belli bir bağımlığa girdiğimiz söyleniyor. Bu konuda cesaret edemediğimiz söyleniyor. Bu konu hakkında konuşuyoruz. AB anlaşması karşılıklıdır. Türkiye açısından baktığımız zaman da olumlu gelişmeler görülmekte.



Basın özgürlüğüyle ilgili sorun varsa, bir muhabir sorunu vardı, onu konuştuk. Çok açık ve samimi bir şekilde ele alıyoruz. Burada hemen yüzde 100 hem fikir olmamız mümkün değil, diğer ülkelerle de aynı olmayabiliyor görüşmelerimiz. Daha fazla ilerleme kaydetmemizi sağladı. Konuşmasaydık bu kadar ilerlemeyecektir. Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bizim için kaçınılmazdır. AB zirvesinde de konuştuk.



 



Tusk: Gelecekte basın özgürlüğü ana konu olmamalı



Tusk’un konuşması şöyle:



"Davutoğlu’nun da söylediği gibi aslında bizim toplantılardaki daimi konulardan birisi basın özgürlüğüdür. Tabii ki çok spesifik durumlar üzerinde yorumda bulunmayacağım. Şahsi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. 30 yıl kadar önce ben komünist hükümete karşı rejimi eleştirdiğim için hapse düştüm. Bildiğim kadarıyla Erdoğan da bundan 15 yıl sonra benzer bir deneyim yaşamış. Cezaevine konulmuş, yani bu konudaki düşüncelerimiz siyasi olarak, politikacı olarak ben kalın dilli olmayı öğrendim ve kabul ettim. Özel bir şekilde bunun ele alınması değil tam da tersini düşünüyorum. Hepimiz için iyi bir desr bu Türkiye’de, başka ülkelerde coğrafi olarak değişecek bir şey değil bu. Eleştiri ile hakaret arasındaki fark gerçekten göreli olabiliyor. Zaman zaman politikacılar farklı karar verebiliyorlar. Avrupa’da, Türkiye’de Rusya’da bu böyle. Umarım ki gelecekte ifade özgürlüğü ana konularımızdan biri olmaz."


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin