Bu kanal İZ bırakacak
Coşkun Aral, başında olduğu 'İZ'i şu sözlerle özetliyor:
"Biz her şeyi bilen değiliz, biz bilenleri buluşturan kanal
olacağız".
Radyo Televizyon ve Üst Kurulu'nun (RTÜK) ceza olarak TV kanallarına belgesel yayınlattığı bir ülkede öncelikle 'belgesel nedir?' sorusuna yanıt vermeli. Türk Dil Kurumu; "belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı" olarak açıklıyor kelimenin anlamını. Kısacası ceza olarak 'belgeler' izletiliyor bize. Birçok şeyin anlamım yitirdiği, karmakarışık olduğu bir dönemde, Coşkun Aral ve arkadaşları öncelikle Türkiye'de televizyonculuğun gelişimi adına cesur bir adım atıyor. Ve Türkiye'nin ilk ve tek yerli bilgi ve belge kanalı 'ÎZ'i kuruyor. Kanal, Aral'ın genel koordinatörlüğünde 6 Şubat Pazartesi'den itibaren DIGITURK'ün 88 numaralı kanalından yayına başlıyor.
Yaşama dair ipuçları
Coşkun Aral ve kanalın bir diğer kurucusu Vedat Atasoy ile 'İZ'in
Kabataş'daki binasında bir araya geldik. Aral ve Atasoy'un
heyecanına ortak olduk. Sohbet yalnızca İZ ile sınırlı kalmadı.
Coşkun Aral'ın medyadan toplumsal sorunlara kadar anlatacak çok
şeyi vardı. Bir haber-belgesel 'usta'sını dinlerken, dünyaya,
yaşama dair birçok ipucu da yakaladık. Bazılarını cebimizde saklı
tutuyoruz, bazılarını da bu röportajda okuyacaksınız. Çok gezen,
çok okuyan, çok araştıran bir adamın bir saatte bize kattıklarıyla
İZ'den ayrıldık. İşte Coşkun Aral'ın anlattıkları...
* Türkiye'nin bir belgesel kanalına ihtiyacı var mıydı?
İnsan olma özelliğini koruyan, merak sahibi, bilgiye ihtiyaç duyan
kişilerin bir belgesel kanalına ihtiyacı vardı. Bakın size dün
telefonuma gelen bir mesajdan örnek vereyim. Mesaj Kosova'dan.
Haberci'nin TRT INT'ten yayınlanan bölümlerinde Kütahya'daki gümüş
takıları yapan insanları seyreden bir izleyiciden. Şimdi
Kütahya'dakilere ulaşıp Kosova'ya bunun ticaretini yapmak
istiyor.
* Kanal fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?
4-5 yıldır hayalimizdi. Bir gün 'yapabiliriz' diye kendimizde bir
güven hissettik. Sonra bu düşüncemizi DIGITURK ile paylaştık.
Onlardan da destek alınca çalışmaya başladık. Mart ayında konuşuldu
bunlar. Asıl hummalı çalışmamız Ağustos'ta başladı. DIGITURK'ün
desteği olmasa bu iş ortaya çıkmazdı.
* Belgesel pahalı bir iş. Bütçeniz nedir?
Dünyadaki diğer belgeselcilerle karşılaştırdığımızda bizim bütçemiz
çok düşük. DIGITURK'ten teknik destek alıyoruz. Ama kanaldaki
çalışmalarımızı ilişkilerimizle ve çevremizle götürüyoruz. Yakın
zamanda reklam ve sponsorluk açısından destek geleceğine eminiz.
Ekibimiz Türkiye'yi çok iyi tanıyor. Bir işe 4 kişi gidiyoruz ve
nereden baksanız bir hafta orada kalıyoruz. Yeri geliyor bizden
konaklama ücreti almıyorlar. Gittiğimiz şehirlerde valilikten
üniversitesine kadar herkesten, her kurumdan destek alıyoruz.
Medyadaki bazı arkadaşlarım 'yoğun ilgiden halk arasına
çıkamıyorum' diye şikayet ediyor. Ama benim böyle bir problemim
yok. Geçen gün Karaköy'den geliyorum. Çok trafik vardı,
taksideydim. Bir motokurye durup beni arkasına aldı. Ve trafikten
sıyrılıp buraya geldim. Kırsal kesimde de herkes tanıyor ve kendi
gibi görüyor. Bu yüzden işlerimiz kolaylaşıyor.
AİDS' li hastayı öptü
* İZ'e başka kimler destek oluyor?
Türkiye'de belgeselle uğraşan herkese gittik ve görüş aldık. Can
Dündar, Nebil Özgentürk ve Tayfun Talipoğlu gibi isimler. Tolga
Örnek bize bütün belgesellerini verdi. Bazıları da 'başlayın,
görelim bakalım' dedi. Can Dündar, bunlardan biriydi; "Yürekten
destekliyorum ama umarım ilerde bir şeyler yaparız" dedi.
* Bilindik klasik belgesel kanalı anlayışından biraz farklı bir
formatmız olacak sanırım....
Biz bilgi ve belge kanalıyız. Bunun içine haber de gireriz.
Yapılmayanları yapacağız. AİDS üzerine bir çalışmamız olacak.
TRT'de yayınlanan Haberci'de AIDS'lilerin yaşadığı bir tapınağı
görüntüledik. AİDS dokunmakla geçmez. Bunu kanıtlamak için ölmek
üzere olan bir AİDS hastasının elini tutup öptüm. Programda bunu
göstermek istedim. Bu hastalık kan ve cinsel yolla geçer.
Görüntülerken bilgi de vermek gerek.
* Peki Türkler özellikle hangi belgeselleri ilgiyle izliyor?
Bugüne kadar 165 Haberci programı yapıldı. 40 bölüm de TRT'ye
yaptığımız iş var. Gördük ki insanlarımızın en çok yemek üzerine
sorular soruyor. Amazon'da yemiş olduğum maymun örneğin. Bugüne
kadar bana en çok sorulan soruydu. İkinci en çok konuşulan konu
yamyam olarak tanımlanan bir kabileye girme anım.
Kanal 'belgeselciyim' diyen herkese açık
11 yıllık Haberci geleneğinden gelen Vedat Atasoy:
* Yayın saat 14.00'te başlayacak ve 12 saat sürecek. Ana yayınımız
saat 22.00'den sonra başlayacak ve dört saat sürecek. Çünkü bu
saatten sonra belgeseller daha çok izleniyor. Çocuklar yatıyor ve
kumanda babaların eline geçiyor.
* Kurucu ekip 5 kişi. Kanal, kendine 'belgeselciyim' diyen herkese açık. Yeter ki etik olarak bize uysun. Haber, tartışma programı da olabilir. İnsanı insan yapan şey, merak ve bilgidir.
* Örnek aldığımız bir kanal yok. Örneğimiz bu ekibin 11 yıl boyunca yapmış olduğu Haberci programıdır. O programda izlediğiniz her şey olacak bu kanalda. 11 yıl boyunca Haberci'de köpek balığından Türkiye'deki afetlere kadar her şeye yer verdik. Bunların hepsine bakıldığında ortaya birçok kuşak çıkıyor zaten.
* Türkiye' de belgesellerini yayınlamak isteyen bir grup varmış meğer. Bunların çoğu genç. Kayseri'den bir belgesel geldi. Al bu belgeseli, dünyanın her yerinde yayınla.
* Bize iyi projelerle geldikleri zaman herkese destek oluruz,
yönlendiririz. Gerekirse yanlarına bir yönetmen, bir kameraman
verebiliriz. Bize destek olan hocalar da var. Çetin Altan'a haber
verdik mesela. Bize hemen 'babalar ve oğullar yapacaksınız' dedi.
Fikir ve malzeme bazında inanılmaz destek alıyoruz.
Neslihan AKDAŞ-VATAN/GÜLÜMSE