TÜRKİYE'DE DERGİCİLİK NE DURUMDA?

MT: Haftalık, dergi sektöründe 2. yılını geçtiğimiz günlerde tamamladı. Genel olarak Türkiye'de dergiciliğin, özelinde ise Haftalığın bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Haftalık, 2 yılın sonunda amaçladığı yere ulaşabildi mi? Özgür Yici (Vatan Dergi Grubu Yayınlar Direktörü): Türkiye'de dergicilik yeni bir ivme bekliyor. Bizim VDG olarak bu ivmeyi kazandırma amacımız var. Erkek dergisi kulvarına Boxer'ı çıkartarak hareket getirdiğimiz kuşkusuz...

Google Haberlere Abone ol
TÜRKİYE'DE DERGİCİLİK NE DURUMDA?

... çünkü aynı kulvardaki diğer dergiler kendilerini poşetlere sokmaya, farklı ekler verip uzun yıllardır yapmadıkları televizyon reklamlarını yapmaya başladı. Keza gençlik dergimiz Mix'in çıkışıyla da aynı kulvarın dergileri reklam ve promosyon atağına başladı.

 


Söz konusu dergi Haftalık'sa, evet bir hareket getirdi. Hatta bu öyle boyutlara geldi ki işin ucu paraya dayanmaya, dergiler için asla kendini çıkartamayacakları promosyon vermeye vardı iş. Haftalık, promosyonsuz birebir satışlarda birkaç ikincilik dışında sürekli en çok satan haber dergisi oldu. Diğer dergileri televizyon ve gazete reklamları yapmaya zorladı. Tempo dergisi bu sektör için uçuk sayılacak bir işe girişti. Kapak konusu veya haberleri ikinci planda ele alarak herkese bedava DVD vermeye başladı. Keza Yeni Aktüel dergisi de Tempo'yu örnek alarak bu hafta DVD ile satış arttırma yoluna gitti. Haftalık, dergi kalitesini ön planda tutmak yerine kolay yola kaçılıp piyasanın sübvanse edilmesinden mutlu değil tabii ki. Çünkü bu durumda ne onların ne de bizim dergimizin kara geçmesi bu şekliyle mümkün gözükmüyor. İşin haber dergiciliği olduğunun unutulması memnunluk verici değil.


Ki sorarım size, yıllar önce Tempo ve Aktüel dergisinin yaptığı haberler basında ses getirirken yıllardır birkaç istisna örnek dışında kamuoyu yaratmışlıkları var mı? Keza Haftalık, zaten küstürülen bir sektöre girmiş ve rakiplerinde gereksiz bir aksiyon yaratmıştır. Çünkü iki bin tane fazla satan "ben birinci oldum" diye gezmektedir. Biz birinci dahi olsak, bin -ikibinlik düşük farklar yüzünden bunu söylemeye utanıyoruz.


Çıkış yolu okurun cebine değerinin çok altında bir maliyetle para koymak gibi görüldükçe, hep birlikte ihanet içinde olduğumuzu söylemeliyim. Çünkü kadrolar kendi içlerinde delicesine rekabet yapmakta, oysa dışarıdan bakınca dağ fare doğurmuş durumunda "takılındığı" es geçilmekte.


Haftalık, 2 yılın sonunda asla amaçladığı yerde değil. Ha eğer imaj olarak derseniz, evet piyasada çok kaliteli, enerjik ve farklı algılanıyor. Ancak küsen okurun bırakın enerjik veya kaliteli haberlerle, DVD'lerle bile piyasaya dönmediğini görüp de hangi birimiz kendimizi başarılı hissedebiliriz ki... Ha şunu yapabiliriz: Yalan söyleriz. 2000'lik farkın arkasına sığınır, başarılı dergi numaraları yaparız.


Haftalık'ın amacı öncelikle promosyonsuz 20 binlik satışlar. Ve bunun için çok kaliteli haberler yapmak yetmez. Eş zamanlı üç hareket gerekir diye düşünüyorum: Kaliteli haberlerle dolu ve her hafta sekmeden aynı başarıyla yıllarca dergi yapmak, tüm dergilerin bunun için çabalaması ve okuru "bir şey veriyorsa alırım" düşüncesinden panikleyip uzaklaşmaması ve dergilerin artık iyi olduğunu ve küskünlüğün kalkması gerektiğini bas bas bağıran kaliteli reklam kampanyaları.


İmaj olarak amaçladığımız yere gelişimiz, dergilerin saygınlığı ve satış olarak garipliği yüzünden sevinmemizi engelliyor.


Tamamı gerçekleşmeden engellemesinde de mutluyuz.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin