Sayılı ülkelerde şubeleri bulunan, kar amacı gütmeyen, sivil bir
toplum örgütü ve ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından
biri olan Freedom House, Türkiye'ye yönelik yaptığı yazılı basın
açıklamasında, ''Freedom House olarak, Türk
liderleri, izledikleri bu politikayı değiştirmeye ve medya
kuruluşlarının bağımsızlığını koruyacak kurumsal adımlar
atmaya, kendilerine karşı elle tutulur, gözle görülür
kanıtlar bulunmayan, haklarında sabit bir suç açıklaması yapılmayan
tutuklu gazetecileri bir an önce serbest bırakmaya
çağırıyoruz'' dedi.
Türkiye'de yetkili makamlarca, AKP hükümetine karşı darbe girişimi
hazırlamak ve 'Ergenekon Terör Örgütü' üyesi
olma savıyla, son operasyonlarda 13 gazetecinin tutuklandığını dile
getiren Freedom House, "Tutuklamalar, basın
özgürlüğüne karşı giderek yayılan uygulamalara karşı yurt çapında
protestoları tetikledi" görüşünü savundu. Türkiye'de,
cezaevlerinde 50 gazeteci bulunduğuna değinen Freedom House,
"Bu rakam gazetecilerin hapiste oldukları ülkeler içinde
Türkiye'yi ilk sıralara taşımakta" açıklamasını yaptı.
Türk polisinin, çoğu tutuklamaların Odatv operasyonunda ve dört
gazetecinin evinde ele geçirilen sözde belgeler ardından
yapıldığını açıkladığını dile getiren Freedom House,
“Tutuklanan bütün gazeteciler, AKP hükümetini eleştiren
haberler ya da yorumlar yazıyordu" dedi.
Freedom House açıklamasında, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün bile, sivil özgürlüklerin tehdit altında olduğunu
itiraf etmekten kaçınmadan, söz konusu uygulamalara değinerek,
"Türkiye'nin ulaştığı ve herkesçe takdir edilen gelişiminin
üzerine gölge düşürüyor" dediğini, buna karşın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın tutuklamaları savunduğunu
yazdı.
Gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmalarını özellikle ön
plana çıkarmak istediğini vurgulayan Freedom Hosue, açıklamasında
şu görüşlere yer verdi: “Ülkenin önde gelen iki araştırmacı
gazetecisi yakınlarda tutuklandılar. Hükümetin politikalarını
eleştiren medya kuruluşlarına ve gazetecilere karşı uyguladığı
bezdirici politika, açıkça eleştirici sesleri ve farklılığı yok
etmeye yönelik bir girişim"
Ergenekon soruşturması kapsamında, gazeteci Mustafa
Balbay'ın, kendisine yöneltilen sabit bir suçlama
bulunmaksızın iki yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğuna da
değinilen Freedom House açıklamasında, "Süregelmekte olan
bu tutuklamalar, gazeteci haklarına açık bir saldırıdır ve
tutuklular ya yargılanıp suçları belirtilmeli, ya da serbest
bırakılmalıdır. Ucu açık, sonu açık ve transparan yoksunluğundaki
Ergenekon davası, Türk demokrasisinin bulunduğu konuma ilişkin çok
ciddi sorulara yol açmaktadır. Onun da ötesinde, medya
bağımsızlığına karşı yürütülen, şiddeti giderek artan bu savaş,
Türkiye'nin kendisini örnek olarak gösterdiği model Müslüman ülke
imajıyla da çelişmektedir" görüşlerine yer verdi.
Freedom House, Türkiye'de, tutuklamaların yansıra, gazetecilere
karşı açılmış 4000 davanın gerekçelerinden kaygı duyduklarını da
dile getirerek, "Türkiye, 2010 Freedom House Basın
Özgürlüğü raporunda 'kısmen özgür basın' olarak yer aldı"
dedi.
Namık Tan'dan Washington Post'a mektup
Bu arada, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ergenekon
soruşturması kapsamında gazetecilerin tutuklanmasıyla alakalı
olarak, Washington Post'ta geçen hafta yayımlanan
"Türkiye'nin Demokrasi ve Otoriterlik Konusundaki Kötü
Örneği" başlıklı başyazıya cevaben kaleme aldığı mektupta,
Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne bağlı olduğunu vurguladı. Gazetenin
"Editöre Mektuplar" başlıklı bölümünde yayımlanan
mektubunda Tan, davaya bakan başsavcının, gazetecilerin,
gazetecilik mesleğiyle ilgisi olmayan sağlam kanıtlara dayanarak
gözaltına alındıklarını açıkladığına işaret etti.
"Her özgür, demokratik toplumda olduğu gibi, Türkiye'nin
hukuki sisteminin, 'suçlu olduğu kanıtlanana kadar herkes
masumdur' şeklindeki ana ilkeyi benimsediğini ve yargı
sürecinin, bu davada suçlanan herkese net ve gizlilik içermeyen
biçimde uygulandığını belirten Tan, "hukukun üstünlüğünün,
Türk demokrasisinin temel prensibi olduğunu" vurgulayarak,
"Türkiye'nin adli sistemi, Avrupa hukuki yapılarına tamamen
entegredir ve bizim sistemimizde yargılanan bireyler, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'ne başvurma hakkına sahiptir" ifadesini
kullandı.
Büyükelçi Tan, mektubuna şöyle devam etti: "İfade özgürlüğü
ve medya, Türk yasaları tarafından korunmaktadır. Türkiye bu
korumaların sadece sürdürülmesini değil, gereken durumlarda olası
eksikliklerin üzerine gidilmesi amacıyla boyutlarının
genişletilmesini de taahhüt altına almıştır. Temel özgürlükleri
garanti altına almayı devam ettirmenin, Türkiye'nin demokrasisinin
ve dünyadaki birçok kesime ilham kaynağı olma konumunun daha da
güçlendirilmesi için gerekli olduğunu kabul ediyoruz. Bununla
birlikte, ilgili davalar karara bağlanmamışken aceleci sonuçlara
varmak basiretsizce bir davranış olur."
Washington Post gazetesi, geçen hafta yayımladığı başyazıda,
"Ergenekon soruşturması kapsamında gazetecilerin
tutuklanmasını" eleştirerek, "Türkiye'nin,
Müslüman dünyanın öncü demokrasisi olma iddiasının tehlikede
olduğu" yorumunu yapmıştı.
Cumhuriyet Haber Portalı/AA