'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok'

Sayım Çınar, iki yıl önce İsveç’in Stockholm şehrine yerleşen, birlikte çeşitli etkinlik ve organizasyonlar gerçekleştirdiği Esra Zarakol ile internet üzerinden bir röportaj yaptı.

Google Haberlere Abone ol
Medyatava Özel 'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok'

Asıl mesleği olan turizm ve otelcilik sektörünü doğum nedeniyle bırakan ve İstanbul’da uzun yıllar PR sektöründe başarılı organizasyonlar gerçekleştiren Esra Zarakol, ani bir kararla iki yıl önce İsveç’in Stockholm şehrine yerleşti.

Birlikte çeşitli etkinlik ve organizasyonlar gerçekleştirdiğimiz arkadaşım Esra Zarakol ile Internet üzerinden bir röportaj yaptım. Dünyanın refah düzeyi en yüksek ülkelerinden biri olan İsveç’teki yeni yaşamından popüler hastalık Korona virüsünün İsveç’te sosyal yaşama, ekonomiye ve insanların psikolojilerine etkilerine kadar pek çok konuyu konuştuk.

Sayım ÇINAR / sayimcinar@gmail.com

'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok'

Esracığım, yeni durağın Stockholm, İstanbul’dan Stockholm’e gittin. Çok özel bir yer, Nobel ödüllerinin verildiği şehir ama şimdi bu şehir aynı zamanda bütün dünyada olduğu gibi Korona virüsü ile uğraşıyor. Öncelikle senin Stockholm’le olan hikayenle başlayalım istiyorum.

Yaklaşık iki sene evvel Stockholm’e taşındım. Eşim İsveçli, onun işleri burada. Onun yanında olabilmek için İstanbul’dan taşınma kararı aldım. Burada sakin ve düzenli bir hayatım var. Şehir merkezine 30 kilometre uzakta, orman, göl ve denizin arasında bir arazi içinde evimiz. Her sabah geyikleri, sincapları, çeşit çeşit kuşları seyrederek kahvemi içiyorum. Okula gidiyorum ve İsveççe öğreniyorum, bu çok vaktimi alıyor. Düzenli yoga ve yürüyüş yapıyorum. Sosyal hayatım da fena sayılmaz, bir sürü yeni arkadaş edindim. İstanbul’un parıltılı ama çok yorucu hayatından emekli oldum.

'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok'

'150 KİŞİ YOĞUN BAKIMDA, 36 DA ÖLÜ VAR!'

Biraz da Korona virüsünü konuşalım. Korona virüsüyle ilgili birçok hasta ve ölümler var. Orada durumlar nasıl, biraz anlatabilir misin?

Korona virüsü tüm dünyayı olduğu gibi burayı da vurdu. 24 Mart akşamüzeri verilerini söylüyorum; 2.272 vaka, ki bunun 150’si yoğun bakımda, 36 da ölü var. Ancak şunun altını çizerek söylemeliyim ki, ciddi solunum sıkıntısı çekmeyen hastalara Korona testi yapmıyorlar. Hafif atlatan ve sayıları bilinmeyen daha çok vaka olduğunu düşünüyorum. Stockholm bölgesinde yaşanan 15 ölümden altısının Somalili olduğu bilgisi var. Aslında bu tarz milliyetle ilgili bilgilere burada çok rastlanmaz çünkü ırkçılık gibi gözükmesinden endişe ederler ama bu sefer ulusal gazeteler bu bilgiyi verdiler. Hatta devlet televizyonu ve ulusal gazeteler Korona hakkındaki haberleri artık Arapça ve Somalice de yapmaya başladı. İsveççe bilmeyen ve bu virüsten en çok etkilenen halkların da haberleri takip etmesini ve bu işin ne kadar ciddi olduğunu anlamalarını istiyorlar.

'SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI YOK AMA DIŞARIDA DA KİMSE YOK GİBİ…'

Stockholm yalnızlık şehri bir yandan da... Kendinle daha fazla baş başa kalıyorsun. Korona virüsüne karşı devlet nasıl davranıyor, insanlar nasıl davranıyor? Biliyorsun, bu virüsten korunmanın yolu karantinaya girmek. Orada buna uyuyorlar mı? Biraz bahsetsene, neler oluyor?

Şu an resmi bir sokağa çıkma yasağı ya da karantina yok ama dışarıda da kimse yok gibi. Mecbur olmayan kimse iş yerine gitmiyor, herkes evden çalışıyor. Sadece lise ve üniversiteler kapandı ve online eğitime geçti. Anaokulu, ilk ve ortaokullar açık. Bu karara bir sürü İsveçli itiraz ediyor zira şu an AB’de okulları açık tek ülke İsveç. Hükümetin bu konudaki açıklaması ise bazı çocukların okulda evlerinde olduğundan daha güvenli ve mutlu olabileceği, evde oturmanın psikolojilerine iyi gelmeyebileceği şeklinde. Ayrıca çalışması gereken ana babaların okula gitmeyen küçük çocuklarını bırakabilecekleri başka yerler yok. Yani bizdeki gibi anneanne, babaanne bakar mantığı olmadığı için o ebeveynleri zora sokmak istemediklerini açıkladılar. Fakat okula gitmeyen çocuk için de bir yaptırım yok, öğretmenleri bilgilendirmek ve evde eğitimlerine devam ettirmek kaydıyla çocuğunu okula yollamayabiliyorsun. Kapatılan hiçbir tiyatro, sinema yok; 500 kişinin altında kapasitesi olan tüm halka açık merkezler işlevsel durumda ancak giden yok. Restoran ve kafelerde sadece masada oturan kişilerden garson sipariş alıyor, ama oralar da tamamen boş gibi. İşçilik burada çok pahalı olduğu için küçük işletmeler zaten bir haftadır hiç açmadılar.

İnsanların yalnız yaşadığından bahsettin, Korona açısından bir avantaj olarak düşünülebilir zira hastalanan Arap ve Somalili kişilerin küçük alanlarda çok kalabalık şekilde yaşadıkları biliniyor.

'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok' - Resim : 2

'BU SÜREÇTE İYİ Kİ CARL YANIMDA…'

Biz, 10 gündür kendi kendimizi karantinaya aldık ve Carl’la birbirimizden başka kimseyle görüşmedik. Kendi adıma konuşayım, bir miktar mesafe insan ilişkilerine iyi gelir tabii ama bu süreçte yalnız olduğumu düşünemiyorum. İyi ki Carl yanımda ve yaptığı yemeklerle beni şımartıyor, şakalarıyla güldürüyor. Bu sürecin sonunda tombul olma riskim büyük ama yalnız ve hastalanmış olmaktan iyidir.

Korona virüsünden sonra ayrılıklar mı daha çok olmaya başladı, yoksa bekarlar daha çok evlenmeye mi başladı?

Bu soruna cevap vermek için biraz erken sanki, çünkü henüz daha çok başındayız. Bence her iki dediğin de karşımıza çıkacak. Umarım birleşme yüzdesi ayrılma yüzdesinden daha fazla olur.

'EĞİTİM SEVİYESİ DIŞINDA İSVEÇ’TE HERKES HER ALANDA EŞİT'

Ünlüler Korona virüsü kapınca bu çok önemli bir haber haline geliyor. Hastalık daha da bir önem kazanıyormuş gibi oluyor. İsveç’te de bir takım ünlülere bulaşmış olabilir, açıklamalar var mı bilmiyorum ama… Burada Fatih Terim pozitif çıktı, Merkel negatif çıktı. Bu hastalık popüler bir hastalık oluyor bir taraftan da… Pekala, Korona virüsü sayesinde fark ettiğimiz gerçekler neler?

Şu an burada duyduğum Korona’ya yakalanmış bir ünlü yok fakat İsveç’te magazin anlayışı Türkiye’dekinden çok farklı; varsa bile büyük ihtimalle haberini yapmıyorlardır. Ben virüsten çok daha önce fark etmiştim ama virüs biraz daha farkında olmamı sağladı; insanlar din, dil, etnisite, zenginlik ayrımı olmaksızın eşit. Tek eşit olmadıkları ya da daha avantajlı – dezavantajlı oldukları alan eğitim seviyesi.

'ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE İŞSİZLİK EN ÖNEMLİ PROBLEM OLACAK!'

Bütün dünya koronaya kenetlendi. Trump, Merkel, Macron, Erdoğan… Dünya düzenine ilişkin yeni politikalar üretiliyor. İsveç halkının tepkileri nasıl? Yaşam orada da felç oldu mu?

Burada hayat ciddi felce uğradı, özellikle ekonomik olarak. İsveç genelinde 50.000 kişiye işlerine son verileceği ve devlet yardımı yapılacağı açıklandı ki buna VOLVO, SAAB gibi şirketler de dahil. Yeme-içme ve konaklama sektöründen zaten bahsetmiyorum. Özellikle işsizlik önümüzdeki dönemde çok ciddi bir problem olacak burada.

EN ÖNEMLİSİ GIDA VE UYKU DÜZENİNE ÖZEN GÖSTERMEK

İnternet üzerinden bir sürü ilaçlar öneriliyor. Aşı bulununca olaylar değişecek. Dünyayı sardı ve çok tartışılan bir virüs. İsveçliler bunu yeterince ciddiye alıyor mu, yoksa dünyada insanlar virüsün rolünü biraz abartmaya mı başladı?

Aşı bulunup da bizlere ulaşana kadar çok canlar yanacağını düşünüyorum. Birkaç ay daha hayatı yavaş ve kısıtlı sürdüreceğiz, yeter ki devamlı artan vaka ve ölüm sayısı kişileri iyice karamsarlığa sürüklemesin. İnternette ya da whatsapp gruplarında devamlı paylaşılan ilaç ve korunma yöntemlerini artık ciddiye almıyorum çünkü gına geldi. Dakika başı birinden bir öneri geliyor. Bağışıklık sistemini kuvvetli tutmak için gıda ve uyku düzenine özen göstermek yeter bence. Bir de yapabileceğimizin en iyisi, topluluk içinde mümkün mertebe olmamak. Evet, İsveçliler ciddiye alıyor. Çok ciddiye almak gerektiğini artık fark ettik sanırım.

Eğitim seviyesi yüksek olanların hastalığa daha az yakalandıkları görülüyor. Çünkü bilinç seviyeleri yüksek ve bu sayede daha iyi korunabiliyorlar.

'ASIL MESLEĞİM OTELCİLİK SEKTÖRÜNE GERİ DÖNDÜM'

Bir süre sonra virüsle savaşın sonuçları alınacak ve normal hayata döneceğiz. Sen orada neler yapıyorsun? Bildiğim kadarıyla İsveççe öğrenmeye çalışıyorsun, bir taraftan bir yerde çalışmaya başladın. Orada yeni bir hayatın var. İsveç’te yaşamak sende ne gibi duygulara yol açıyor? Orayla nasıl ilişki kurdun?

Bir an önce normale dönelim… Burada devlet okulunda İsveççe öğreniyorum. İlkokul seviyesini bitirdim, ortaokul ikinci sınıf seviyesindeyim. İkisi çok iyi, üç tane yabancı dil öğrenmiştim, İsveççe dördüncüsü. Anormal zor bir lisan, çok fazla kural ve istisna var. Fakat çok ciddiye alıyorum ve okula gitmek dışında evde çok fazla çalışıyorum bu da vaktimin büyük kısmını dolduruyor. Hoş bir haftadır biz de online eğitime geçtik ama yine de günün yarıdan fazlasını ders yaparak geçiriyorum. Yogaya başladım, zaten kadim nefes tekniklerini Ebru Şinik’ten öğrenmiştim; her gün düzenli yoga ve nefes egzersizleri yapıyorum. Bol bol ormanda yürüyorum, bahçemle ilgileniyorum. Ve burada şahane arkadaşlar edindim, onlarla bol bol buluşuyorum ve kaliteli vakit geçiriyorum. İsveç Dayanışma Derneği’nin vakit buldukça toplantılarına katılıyorum. Türkiye gündemini değerlendirip buradan karınca kararınca destek ve yardım yollamaya çalışıyoruz. Bir de asıl mesleğim olan otelcilik sektörüne geri döndüm. Virüs vurmadan evvel, 5 yıldızlı bir otelde yarı zamanlı olarak çalışıyordum, şimdi haliyle gitmiyorum.

'İSVEÇ RUHUMU BESLİYOR, BANA İYİ GELİYOR'

Bir zaman üzerine güneş ışıkları eğik açılardan düşen bir yer de geliyor. Uzun boylu insanların kenti. Alışabildin mi?

Güneşin açısı yılın yarısı çok dik, yarısı çok eğik. Özellikle bu kış, kar da yağmadığı için karanlık çok zorladı. Geçtiğimiz Kasım ayında son yüzyılın yeni rekoru kırılmış; bütün ay boyunca toplam altı saat güneş görmüşüz. Şimdi günler çok hızlı aydınlanmaya başladı, benim de içim aydınlanıyor fakat Haziranın sonunda o da fazla gelmeye başlıyor çünkü bu sefer de uyanık olduğun zaman neredeyse hiç karanlık olmuyor. Fiziksel olarak çok kolay bir coğrafya değil ama düzen, kurallara uyma, karşılıklı saygı ruhumu besliyor ve bana iyi geliyor.

'Sokağa çıkma yasağı yok ama dışarıda da kimse yok' - Resim : 3

''A YUMURTA BİTMİŞ TELEFON AÇAYIM GETİRSİNLER' GİBİ BİR LÜKS BURADA YOK'

Baktığımızda Stockholm çok sakin bir şehir. Şehrin çok farklı bir mimarisi var. Ayrıca her tarafta bakkal, market, avm yok, düzenli bir hayat var. Orada insan çok düzenli yaşamayı öğreniyor ya, bu sende ne gibi değişimlere yol açtı?

Stockholm yaklaşık 26.000 tane ada üstüne kurulmuş bir şehir. Birbirlerine o kadar yakınlar ki, çoğu zaman adadan adaya geçtiğini anlamıyorsun; tabii köprüler var. Haliyle kendine has bir mimari ve şehir düzeni oluşmuş. Zaten İskandinav mimarisi ve tasarımı yalınlığıyla ünlüdür, şehrin her yerinde bu yalınlığı hissetmek mümkün. İsveç sosyalist bir ülke, halkın yaşam tarzı oldukça sade.Tüketim çılgınlığı burada nispeten yok. Bakkal, market, avm falan da öyle adım başı yok. Bu da en basitinden eve yiyecek alırken daha planlı olmanı gerektiriyor, “a yumurta bitmiş bi koşu alayım” ya da telefon açayım getirsinler gibi lüks burada yok.

İnsanlar biran önce bu salgının bitmesini ve normal hayatlarına geçmek istiyor. Sence ne zaman normal hayata geçeriz?

Sayımcım, ben bu konuda biraz pesimistim galiba; en az üç ay daha hastalıktan korkarak yaşayacağız gibi hissediyorum. Ekonomik olarak ise birkaç yıl olumsuz olarak etkileyeceğine eminim. En kısa zamanda en az negatif sonuçla kurtulmayı diliyorum.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin